Dosya kapsamından, eldeki davanın açılabilmesi için vesayet makamından izin alınmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece öncelikle davacının vasisi ...'a, 4721 sayılı TMK’nın 462/8. maddesi uyarınca vesayet makamından husumete izin kararı almak üzere süre verilmesi, vesayet makamınca husumete izin verildiği takdirde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yargılamaya devam edilerek karar verilmiş olması isabetsiz olup, davalı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594-390 sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ....’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, ancak eldeki dava yönünden vasiye husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2 maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür....
Ne var ki ehliyetsize tayin edilen vasi bakımından vesayet makamından Türk Medeni Kanunu'nun 462/8. maddesi gereğince husumete izin olmaksızın yargılamaya devam edilmesine olanak yoktur. Bu durumda öncelikle sözü edilen yasa hükmü gereğince husumete izin belgesinin alınması, gerekmektedir. Diğer taraftan, ticari senetler bakımından ehliyet TTK.nun 582. maddesinde hükme bağlanmış olup, buna göre akit ile borçlanmaya ehil olan kimsenin poliçe, çek ve bono ile de borçlanmaya ehil olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, bononun düzenlendiği tarihte aval veren davacının hukuki tasarrufta bulunmak yönünden ehliyetsiz olduğunun belirlenmesi halinde, yapmış olduğu hukuki işlem ve dolayısıyla bonodaki aval verme işlemi geçersiz olacaktır....
Sayılı ilamından belli bulunduğu halde, anılan davacının vasisi tarafından düzenlenmiş vekaletname ile vesayet makamının davaya izin verdiğine ilişkin kararın dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, davacı ... vasisi tarafından düzenlenmiş vekaletname ile 4721 sayılı Yasanın 462/8 maddesi gereğince vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verildiğine ilişkin kararın eklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 22/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
TMK'nın 462/1- 8 maddesine göre kısıtlı adına iş bu davanın açılabilmesi için vesayet makamından izin alınması gerekmekte olup, dosya içerisinde vesayet makamından alınan bir husumete izin kararı bulunmamaktadır. HMK'nın 54/1 maddesine göre dava açılırken husumete izin kararı ibrazı zorunluluğu bulunmaktadır. Husumete izin kararı sunulmadığı takdirde HMK'nın 54/2 maddesi gereğince vasiye kesin süre verilmelidir. Kesin süre içerisinde husumete izin kararı ibraz edilmediği ya da bu amaçla vesayet makamına başvurulmadığı takdirde HMK'nın 54/3 maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir....
-K A R A R- Davacılar vekili, davalı yüklenici ile müvekkili arsa sahipleri arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yapının süresinde teslim edilmediğini, yapı kullanma izin belgesinin halen alınmadığını, binada bir çok eksiklik bulunduğunu ileri sürerek, arsa sahiplerine ait bağımsız bölümlerdeki ve binanın ortak yerlerindeki eksik ve ayıplı işlerin tamamlanması ve yapı kullanma izin belgesi alınması için BK’nın 97. maddesi uyarınca ifaya izin verilmesi, ifasına izin verilecek işlerin bedelinin avans olarak tahsili, bu bedelin karşılanabilmesi için yükleniciye ait ... nolu bağımsız bölümün satışına izin verilmesi, ayrıca arsa sahiplerine ait bağımsız bölümler için eksik ..., değer kaybı ve gecikme tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur....
Bu durumda mahkemece, yukarıda özetlenen yasal düzenleme karşısında yüklenicinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçları ve diğer sorumluluklarının şahsi borcu olduğu gözetilip, yapı kullanma izin belgesinin yapı sahibi davacı tarafça alınıp alınamayacağı yönünde davacıya gerekli süre verilerek, bunlar için yapı sahibinin ödeme yapmasının gerekip gerekmeyeceği belirlenerek, yapı kullanma izin belgesi alınması halinde ifasına izin istenen ödemeler davacı tarafça yapılmışsa ifaya izin verilmesi değil, talepleri dikkate alınarak alacağın tahsiline karar verilmesi gerekir. Mahkemece, ifasına izin istenen işlerin bedeli ile satışına izin istenen taşınmazın bedeli arasında aşırı oransızlık bulunmamasına dikkat edilmeli, satışa izin talebinin TMK'nın 2. maddesindeki dürüst davranma ilkesine ve hakkaniyete aykırı olmaması gerekir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin davalı asile tebliğ olunmadığını, TMK 342.maddesi velayet altındaki çocuğun temsili ile ilgili yasal düzenlemeleri içerdiğini, buna göre velayet altındaki küçüğe husumet yöneltilebilmesi husumete izin alınması ön koşuluna bağlı olduğunu, Kamu düzenini ilgilendiren bu husus dikkate alınarak husumete izin alınmadan açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, küçük adına gayrimenkul satış vaadinde bulunulması, mallarının satılması gibi hususlarda da mahkemeden izin alınması gerektiğini, somut olayda küçük ile velisi arasında gayrimenkul satış vaadinde bulunulması sırasında menfaat çatışması söz konusu olacağından dolayı öncelikle çocuğa kayyum atanmasının gerekli olduğunu, bu gerekliliğin de davanın dayanağını oluşturan satış vaadinde mevcut olmadığını, sözleşmenin zamanaşımına uğradığını belirterek husumete izin alınmadan velayet altındaki çocuğa karşı dava açılamayacağından davanın reddine, bu talebi kabul olmadığı takdirde...
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/08/2021 NUMARASI : 2021/43 D.İŞ - 2021/43 KARAR DAVA KONUSU : Husumete İzin (TMK 462/8) KARAR : Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/43 D.İş - 2021/43 Karar sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/685 Esas - 2013/1196 Karar sayılı kararı ile kısıtılı Çiğdem Ulum'a vasi atandığını, kısıtlıya Antalya ili Muratpaşa ilçesi Şirinyalı Mahallesi 5801 ada 1 parsel sayılı taşınmazın miras kaldığı, taşınmazlara kamulaştırmasız el atmada bulunulduğundan Antalya 4. İdare Mahkemesi 2021/102 esas sayılı dosyada dava açıldığı, bu davada kısıtlıyı temsil etmek üzere husumete izin talebinde bulunmuştur....
4. maddesinde; "Çevre İzni: Çevre Kanunu uyarınca alınması gereken; hava emisyonu, çevresel gürültü, atıksu deşarjı ve derin deniz deşarjı konularından en az birini içeren izni, Çevre İzin Belgesi: Alıcı ortamları korumak amacıyla ilgili mevzuat uyarınca işletmelere verilecek belge, Çevre İzin ve Lisans Belgesi: Bu Yönetmelik kapsamında verilecek çevre izin ve çevre lisanslarını kapsayan belge, Geçici Faaliyet Belgesi (GFB): İşletmelerin faaliyette bulunabilmeleri için çevre izni ve lisansı öncesi verilen belge, olarak tanımlanmış, "Çevre izni veya çevre izin ve lisansına tabi işletmeler" başlıklı 5. maddesinde; bu Yönetmelik kapsamında çevre iznine veya çevre izin ve lisansına tabi işletmelerin, çevresel etkilerine göre Ek-1 ve Ek-2 listelerinde sınıflandırıldığı, Ek-1 ve Ek-2 listelerinde yer alan işletmelerin, faaliyette bulunabilmeleri için, öncelikle geçici faaliyet belgesi almalarının zorunlu olduğu, geçici faaliyet belgesi alan işletmelerin belge tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde...