Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin de içinde bulunduğu ve sorumlu olduğu bir durum sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir. Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir....
Yine aynı kanunun 4-A maddesinde ''Sağlayıcı, bayi, acente ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz." hükmü düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Eldeki davada davacılar, imalatçının ayıplı ifadan kaynaklanan zararlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebine yönelik eldeki davayı açmıştır.Somut uyuşmazlıkta, davalı imalatçı-üretici olup, davacılarda tüketicidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir....
Maddesinden kaynaklanan sorumluluk kusura dayalı bir sorumluluk olmayıp işveren istihdam ettiği kişinin verdiği zarardan kendi kusuru olmasa bile sorumlu olacağı yasanın amir hükmü olup, istihdam edilen kişinin kusur nedeniyle işverenden tazminat talebinde bulunulurken ayrıca müteselsil sorumluluğa dayanılması da zorunlu değildir. Kaldı ki Yargıtay HGK 15.05.1996 gün 1996/21-140E–1996/342K, 1996/21-104E-1996341K, sayılı kararlarında da açıklandığı biçimde dava dilekçesinin yorumundan davacının müteselsil sorumluluğa dayalı olarak dava açtığı da bellidir. Hal böyle olunca istihdam eden sıfatıyla davalı işverenin çalıştırdığı işçinin kusurundan kaynaklanan zarardan dolayı da sorumlu olduğunun kabulü gerekirken, kusuruyla sınırlı olarak zarardan sorumlu kabul edilmesi isabetsiz olmuştur....
Maddesinden kaynaklanan sorumluluk kusura dayalı bir sorumluluk olmayıp işveren istihdam ettiği kişinin verdiği zarardan kendi kusuru olmasa bile sorumlu olacağı yasanın amir hükmü olup, istihdam edilen kişinin kusuru nedeniyle işverenden tazminat talebinde bulunulurken ayrıca müteselsil sorumluluğa dayanılması da zorunlu değildir. Kaldı ki Yargıtay HGK 15.05.1996 gün 1996/21-140E–1996/342K, 1996/21-104E-1996341K, sayılı kararlarında da açıklandığı biçimde dava dilekçesinin yorumundan davacının müteselsil sorumluluğa dayalı olarak dava açtığı da bellidir. Hal böyle olunca istihdam eden sıfatıyla davalı işverenin çalıştırdığı işçinin kusurundan kaynaklanan zarardan dolayı da sorumlu olduğunun kabulü gerekirken, davalı şirketin kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
Maddesinden kaynaklanan sorumluluk kusura dayalı bir sorumluluk olmayıp işveren istihdam ettiği kişinin verdiği zarardan kendi kusuru olmasa bile sorumlu olacağı yasanın amir hükmü olup, istihdam edilen kişinin kusuru nedeniyle işverenden tazminat talebinde bulunulurken ayrıca müteselsil sorumluluğa dayanılması da zorunlu değildir. Kaldı ki Yargıtay HGK 15.05.1996 gün 1996/21-140E–1996/342K, 1996/21-104E-1996341K, sayılı kararlarında da açıklandığı biçimde dava dilekçesinin yorumundan davacının müteselsil sorumluluğa dayalı olarak dava açtığı da bellidir. Hal böyle olunca istihdam eden sıfatıyla davalı işverenin çalıştırdığı işçinin kusurundan kaynaklanan zarardan dolayı da sorumlu olduğunun kabulü gerekirken, davalı şirketin kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/61 Esas KARAR NO : 2023/20 DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 11/11/2019 KARAR TARİHİ : 17/01/2023 Mahkememizde görülmekte olan alacak (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı asil dava dilekçesinde özetle; ----- plaka nolu -----model ----- model tek katlı aracın 11.09.2018 tarihinde tarafından davalılardan ----- satın alındığını. aracın periyodik bakımlarını zaman geçirmeden yaplırdığını....
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yukarıda belirtildiği üzere; idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/11/2019 NUMARASI : 2018/118 ESAS-2019/655 KARAR DAVA KONUSU : SATIM SÖZLEŞMESİNE KONU MALIN AYIPLI OLMASINDAN KAYNAKLANAN KARAR : Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/118 Esas, 2019/655 karar sayılı 28/11/2019 tarihli kararı aleyhine davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; Davalıya ait davaya konu 34 XX 167 palakalı aracın davacı tarafından satın alındığını, ancak bir süre sonra şanzıman arızası meydana geldiğini, şanzıman arızasının gizli ayıp niteliğinde bulunduğunu, gizli ayıptan davalı satıcının sorumlu olduğunu beyanla, 14.561,50 TL arıza giderim bedeli ile 8.000,00 TL araçtaki değer kaybı bedelinin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/10/2020 NUMARASI : 2019/18 ESAS - 2020/305 KARAR DAVA KONUSU : SATIŞA KONU ARACIN AYIPLI OLMASINDAN KAYNAKLANAN SÖZLEŞMENİN FESHİ, BEDEL İADESİ VE YAPILAN ONARIM MASRAFLARININ TAHSİLİ TALEBİ KARAR : Antalya 12....
Usulünce yemin ettikten sonra beyanda bulunan davalı şirket temsilcisi, taraflar arasında bir dönem danışmanlık ilişkisi bulunduğunu ancak bundan kaynaklanan tüm borçların ödendiğini, bir kısım ödemelerin çekle yapıldığını, hizmetin karşılığının tam olarak verildiğini, davacının alacağı kalmadığını söylemiştir. Bilindiği gibi yemin kesin delildir. İspat külfeti üzerinde olan davacı taraf iddiasını yeterince ispat edememiş, karşı tarafa yemin teklif etmiş, davalı ise davacı iddiasının aksine yeminli beyan vermiştir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı taraf yeterli delil gösteremediğinden davayı kaybetmiştir. Alacağın var olabileceğine dair bazı işaretler de vardır. O halde davacı takip yapmakta kötüniyetli kabul edilemez....