Bu nedenledir ki sigorta primine esas kazancın tespiti davaları genel anlamda hizmet tespiti davalarının bir türü olarak nitelendirilebilir. Sigortalılığa ilişkin “hizmet tespiti” davaları, Sosyal Güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalardır. Yasal dayanağını 506 sayılı Yasa'nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.) maddelerinden almaktadır. Sözü edilen 6.maddede, çalıştırılanların, işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği belirtilmiştir. Anılan yasanın 79/10. maddesinde ise, sigortalıların, çalışmalarının tespiti ile ilgili dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu bakımdan, hizmet tespitine ilişkin davalar sosyal güvenlik hakkı ve kamu düzeni ile ilgili olup, kişi iradesi belirleyici etkiye sahip değildir. İçerisinde bulunduğu yasal statünün belirlediği durum doğrudan dikkate alınır. Bu nedenle hakim, kendiliğinden araştırma yapma yetkisine sahiptir....
K A R A R Davacı, sigorta primine esas kazancının tespiti ile işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davacının sigorta primine esas kazancın tespiti ve işçilik alacakları davasını birlikte açtığı ortadadır. Hizmet tespiti davaları 506 sayılı Yasa'nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/8.) maddelerinde düzenlemiş olup hizmet tespiti kararı ile sigortalının Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaları ile bu dönemdeki sigorta primine esas kazancı belirlenmektedir. Bu nedenledir ki sigorta primine esas kazancın tespiti davaları genel anlamda hizmet tespiti davalarının bir türü olarak nitelendirilebilir. Sigortalılığa ilişkin “hizmet tespiti” davaları, Sosyal Güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalardır. Yasal dayanağını 506 sayılı Yasa'nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.) maddelerinden almaktadır....
Davacı tarafından hizmet tespiti davasının açıldığı Malatya 1.İş Mahkemesinin 2013/190 E-2015/418 K sayılı kararı ile davacının davalı işyerine ait 40426 sicil numaralı işyerinde 30/04/1995- 31/12/2000 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, 02/01/2001- 30/04/2004 dönemine ilişkin çalışmaları bildirildiğinden hizmet tespitine gerek olmadığına karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 10.HD nin 2018/3605 E-2019/2281 K sayılı ilamıyla Malatya 1.İş Mahkemesinin 2013/190 E-2015/418 K sayılı ilamının hak düşürücü süre yönünden bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra hizmet tespiti dosyasının Malatya 1.İş Mahkemesi 2019/474 E no ile görüldüğü, 03/10/2019 tarih ve 2019/474 E-2019/385 K sayılı karar ile “ davacının hizmet döküm cetvelinde yer alan bildirimlerin yapıldığı işyerlerinin İstanbul ilinde bulunması ile davalı şirkete ait organik bağın bulunmadığının anlaşılması ile dava tarihinin 16/02/2009 olması karşısında davanın hak düşürücü süre nedeniyle hizmet tespiti davasının...
‘Çalıştıran’ olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen ‘işvereni’ ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa'nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir. İncelenen dosyada; davacı murisi Ali Hançer’in garson olarak davalılara ait işyerinde 20.8.1993-25.1.2011 arasında çalıştığının tespiti talep edilmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
Mahkeme Kararının Özeti : Mahkemece, hizmet tespiti yönünden tefrik kararı verilmiş, hizmet tespit davasında red kararı verilmesi üzerine işçilik alacaklarına yönelik iş bu davanın da reddine karar verilmiştir. Temyiz : Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe : Taraflar arasında sözleşmenin haklı olarak feshedilip edilmediği ve buna bağlı olarak davacının işçilik alacaklarının mevcut olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Her ne kadar davacı tarafından hizmet tespiti ve işçilik alacakları için tek dava dilekçesi ile dava açılmış ise de, Mahkemece tefrik kararı verilmiş ve davacının hizmet tespiti yönünden talepleri tefrik olunan davada yapılan yargılama neticesinde reddedilmiştir. Ancak dosya kapsamından ve Hizmet Döküm Cetvelinden de anlaşılacağı üzere davacı, davalı şirkette 12.11.2008 tarihi itibarıyla kayıtlı olarak çalışmaya başlamış ve kayden gözüken çalışması 02.02.2012 tarihine kadar devam etmiştir. Dinlenilen tanıklar da bu çalışmayı doğrulamaktadır....
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-)Hüküm fıkrasının 2. ve 3. bentlerinin silinerek yerine “ 2- Davacının hizmet tespiti isteminde hukuki yarar bulunmadığından, davacının hizmet tespiti istemine yönelik davasının HMK.’nun 115/2. Hükmü gereği usulden reddine,” 2-) Hüküm fıkrasının 4 numaralı bendi bent numarası dahil silinerek, yerine, “3-Davacının davalı işverene ait işyerinde 01.06.1999 – 30.09.2008 tarihleri çalışmasında, sigorta primi ödenmiş günleri x 0,25 formülüyle hesaplanan 3.360 gün x 25 =840 gün itibari hizmet süresi bulunduğunun ve bu sürenin davacıya ait sigortalılık süresine itibari hizmet süresi olarak eklenmesi gerektiğinin tespitine,” cümlesinin yazılmasına, 3) Hüküm fıkrasının diğer bentlerinin buna göre teselsül etmesine ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacı ve davalı ...Ş.'den alınmasına, 02.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
E) Gerekçe: Taraflar arasındaki uyuşmazlık öncelikle hizmet süresinin tespiti noktasında toplanmaktadır. Davalı işveren, davacı işçi ve S.G.K. aleyhine davacının iş akdi ile çalışmadığı yönünde menfi hizmet tespiti davası açmıştır. Öncelikle çözülmesi gereken dava resen araştırma ilkesine tabi kamusal nitelikteki menfi hizmet tespiti davasıdır. İşbu menfi hizmet tespiti davası bu davayı doğrudan etkileyeceğinden öncelikle menfi hizmet tespiti davasının yürütülüp, o dosyanın işçilik alacaklarına yönelik bu davada bekletici mesele yapılması gerekirken mahkemece bu davanın sonuçlanıp kesinleşmesi beklenmeden eldeki davada yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle “hizmet tespiti” ve “iş kazası tespiti” ile ilgili davaların, taraflarının ve dava şartlarının farklı olduğunu dikkate alarak; iş kazası tespitine ilişkin ıslah ile yapılan talebin usulüne uygun olup olmadığını, talebin ayrı bir dava ile istenilip istenilmeyeceğini ya da davaların tefrik edilip edilmeyeceğini değerlendirmek, hizmet tespiti davasına ilişkin olarak; davalı tanığının beyanlarından komşu işyerlerinin bulunduğu anlaşıldığından; yeniden zabıtaya, fer'i müdahil Kurum'a ve ilgili Belediye'ye yazı yazılarak talep tarihindeki komşu işyerlerinin ve talep tarihindeki işyeri sahipleri ile bu işyerlerinden çalışmaları kayıtlara geçmiş kişilerin tespit edilmesini istemek, tespit edilen komşu işyeri tanıklarını dinlemek, davalı tanığının beyanında geçen Sefa Kütük'ü dinlemek, 26.04.2019 Tarihli denetmen raporunda; davacının 11.07.2017 Tarihinde çalıştığının kabulünün gerektiği bildirildiği halde davacının hizmet cetvelinde bu çalışma görünmediğinden, fer'i...
Mahkemece; 8.4.2008 tarihli oturumda (bu yönde bir talep olmamasına rağmen) “davacının 1000,00 TL sigorta primi talebinin hizmet tespiti davası olarak değerlendirildiği, hizmet tespiti davası ile işçilik alacaklarına ilişkin dava birlikte görülemeyeceğinden her iki davanın tefrikine ve SSK’nın davaya dahil edilmesine karar verildiği, alacak davasının bu oturumda sonuçlandırıldığı, hizmet tespiti davasının ise ayrı bir esasa kaydedildiği, davacı vekilinin 15.4.2008 tarihinde ...'nın davaya dahil edilmesi için dilekçe ibraz ettiği görülmüştür. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı işyerinde 18.7.2002 - 30.5.2005 tarih aralığında asgari ücret ile 1032 gün süre ile çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de bu sonuç doğru olmamıştır....
Sigortalı tarafından açılan hizmet tespiti davasında her türlü delille kanıtlanabilen çalışma olgusunun usulünce belirlenmesinden sonra, bu çalışmanın sigortalı çalışma olup olmadığı ve çalışılan zaman üzerinde durulmalıdır. 27. Sosyal güvenlik hukukunun hem kamu hukuku hem de özel hukuk alanında kalan özellikleri dikkate alındığında, özellikle hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesinin ağır bastığı görülür. Gerçekten hizmet tespiti davaları, taraflarca hazırlama ilkesi kapsamı dışında olup, kendiliğinden araştırma ilkesi söz konusudur. 28. Sigortalılık başlangıç tarihi ve hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği Yargıtay’ın yerleşmiş içtihadı gereği olduğundan, kamu düzenini ilgilendiren hizmet tespiti davalarında, hâkimin özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplaması ve sonucuna göre karar vermesi gerekir....