WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir. Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir....

    Ancak, patlamaların meydana geldiği veya sulhnamenin imzalandığı tarihler itibarıyla olayda hizmet kusuru bulunduğu ve davalı idarelerin faaliyeti ile olay arasında nedensellik bağının var olduğu hususları henüz net olarak bilinmediğinden, daha sonra resmi belgelerle olayın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğu ortaya konulduğundan ve hizmet kusuru ilkesi idarelerin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturduğundan, 5233 sayılı Kanun'a göre sulhname imzalanarak ödeme yapılmış olmasının, hizmet kusuru nedeniyle genel ilkelere göre tazminat ödenmesine engel oluşturmayacağı, söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan davalarda artık 5233 sayılı Kanun ve sosyal risk ilkesi kapsamından çıkılarak; davacıların, davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklanan gerçek zararlarının tespit edilerek maddi ve manevi tazminat istemlerinin hizmet kusuruna dayanılarak tazminat hukukunun genel ilkelerine göre değerlendirilmesi gerektiği, uyuşmazlığın 5233 sayılı Kanun'un...

      Davalı İstanbul Valiliği tarafından, idare aleyhine manevi tazminata hükmedebilmek için idarenin hizmet kusuru/kusursuz sorumluluk hali olması gerektiği, olayda idarenin hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk halinin bulunmadığı, olayın terör olayı olduğu ve 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminat 5233 sayılı Kanun'da düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı, manevi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğu, idarelerinin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir. TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacılar vekili tarafından, savunma verilmemiştir. Davalı idareler tarafından ayrı ayrı, davacıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur....

        TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar vekili tarafından, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, Bölge İdare Mahkemesi kararında hizmet kusuru hususunun dikkate alınmadığı, olayın oluş şekli ve müvekkillerin yaşadıkları dikkate alındığında talep edilen manevi tazminatın tamamının kabul edilmesi gerektiği, hükmedilen tazminat miktarının tatmin edici ve caydırıcı olmadığı ileri sürülmektedir. Davalı … Bakanlığı tarafından, idarenin ağır hizmet kusuru halinde sorumluluğunun bulunduğu, olayın bir terör olayı olduğu ve bu nedenle 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminat ilgili Kanunda düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı, belirlenen manevi tazminatın düzenlenme amacına aykırı yüksek belirlendiği, bu nedenle diğer tazminat dosyaları ile eşitsizliğe yol açtığı, manevi tazminata faiz yürütülmesinin temerrüt söz konusu olmadığından hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir....

          ın 02.11.2011 tarihinde meydana gelen kaza sonucu ölmesi nedeniyle davalı idarenin hizmet kusuru olduğundan bahisle meydana geldiği ileri sürülen maddi ve manevi zararların tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesi'nce, davanın görev yönünden reddine ilişkin ısrar kararının İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 26.02.2015 tarih ve E:2014/4072, K:2015/558 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyulduktan sonra, olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığı ve kimin hangi oranda kusurlu olduğu hususunun tespiti amacıyla dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi sonrası hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davalı belediyenin %25 oranında kusurlu olduğu, davacılar tarafından dava konusu olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi istemiyle Emniyet Genel Müdürlüğü'ne karşı açılan davada ......

            Bu halde dava konusu olayda olduğu üzere, genel hükümler kapsamında açılan davanın talep gereği olayda hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk hali de olmadığı tespit edilirse sosyal riskten incelenmesi hukuka uygundur. İdare Mahkemesi kararında maddi tazminata ilişkin hesaplamanın idarenin kusurlu olduğundan hareketle davacıların maddi tazminat talebi hakkında hesaplama yapılmıştır. Bu durumda terör olaylarında, sosyal riske dayalı olarak incelenen dosyalarda, tazminat hesabının hizmet kusuru hukuki gerekçesinin hesaplama yöntemiyle karşılanması hali ortaya çıkmaktadır. Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır....

              a isabet etmesi sonucu hayatını kaybetmesine sebebiyet verildiği olayda, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu grup içerisinde yer almaktan öte herhangi bir kusuru bulunmayan davacılar yakınının ise müterafik kusurundan bahsedilemeyeceği, davacıların oluşan maddi zararlarının hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği oyuyla Daire kararının maddi tazminat miktarının müteveffanın olaydaki müterafik kusuru dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği yönündeki kararına katılmıyoruz....

                in de aynı olay nedeniyle hayati tehlike yaşayarak (1) hafta süreyle tedavi görmesiyle neticelenen olayın, tamamen davalı idarenin hizmet binasının yapım, bakım ve kontrollerindeki ihmali ve yürütülen hizmetle ilgisi olsun veya olmasın meskun mahalde hayatını sürdüren insanların üzerlerine bina çatısının düşmesine mani olacak fiziki tedbirleri almamak suretiyle hizmet gereklerine aykırı davranışlarından kaynaklandığı, bu itibarla, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle davacılardan ... ile oğlu ...'in işgücü kaybı nedeniyle uğramış olduğu maddi zarar miktarının tespiti için Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda, davacılardan ...'in işgücü kaybından kaynaklanan maddi zararının 377.520,57 TL olarak hesaplandığı, ...'...

                  Davacı, terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen …'nun korunamadığı ya da korunmak istenmediği, bu nedenle idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğu, gerek olayın niteliği gerekse idarenin ağır hizmet kusuru dikkate alındığında takdir edilen manevi tazminatın çok düşük olduğu, maddi tazminata maddi tazminat başvurusunun reddi tarihi itibariyle, manevi tazminata da hiç faiz uygulanmaması suretiyle tazminata hükmedilmesinde isabet olmadığı, ayrıca maddi ve manevi tazminat için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken maddi ve manevi tazminatın toplamları üzerinden avukatlık ücretine hükmedilmesinin de yanlış olduğu iddiasıyla anılan mahkeme kararının davanın reddine ilişkin kısmı ile avukatlık ücretine ilişkin kısmının temyizen incelenip bozulmasını istemiştir....

                    HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın ve aynı olaya ilişkin temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 13/03/2016 tarihinde Ankara, Kızılay, Güvenpark’ta meydana gelen patlama nedeniyle zarara uğrayan davacı/davacılar tarafından, olayda davalı idarenin / idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin / idarelerin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varılmış, davacılar tarafından dosyalarda bulunan olaya ilişkin bilgi ve belgelerin değerlendirilmediği, temyiz aşamasında da hizmet kusuruna ilişkin iddiaları devam ettiğinden Dairemizce öncelikle bu hususa ilişkin olarak davacıların temyiz iddiaları doğrultusunda dava konusu olay değerlendirilmiştir. Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu açık olmasına rağmen, bu terör olayında idarenin hizmet kusuru/ kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir....

                      UYAP Entegrasyonu