TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, idarenin ağır hizmet kusuru halinde sorumluluğunun bulunduğu, olayın bir terör olayı olduğu ve bu nedenle 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminat ilgili Kanunda düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı, belirlenen manevi tazminatın düzenlenme amacına aykırı yüksek belirlendiği, bu nedenle diğer tazminat dosyaları ile eşitsizliğe yol açtığı, manevi tazminatta temerrüt söz konusu olmadığından faiz yürütülmemesi gerektiği ileri sürülmektedir....
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz olduğu, hükmedilen tazminata olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, olayda hizmet kusuru bulunduğu, kararın bu gerekçeye dayanması gerektiği iddialarıyla kararın aleyhine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, idarenin ağır hizmet kusuru halinde sorumluluğunun bulunduğu, olay terör eyleminden kaynaklandığından 5233 sayılı Kanun kapsamında çözümlenmesi gerektiği, 5233 sayılı Kanun'da manevi tazminata yer verilmediği, hükmedilen manevi tazminat tutarının yüksek olduğu iddialarıyla kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir....
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir....
Böyle bir durumda, zarara uğrayana ve yakınlarına ödenecek tazminat miktarları müterafik kusur oranında azaltılmalıdır. Dava, 29/09/2009 tarihinde davacıların yakını …'ın da karıştığı kavgayı ayıran polis memurunun silahından çıkan kurşunun …'a isabet etmesi sonucunda hayatını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek 30.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 305.500,00 TL) maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) ve 95.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 400.500,00 TL tazminatın davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır....
Uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, sağlık hizmetinin kuruluşunda ve işleyişindeki eksiklik ve aksaklıklar nedeniyle hizmetin gereği gibi yürütülmediği ve bu durumun da hizmet kusuru oluşturduğu fakat Adli Tıp Kurumu 1....
Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır. Bu dosyalarda maddi tazminat hesaplamasında; sosyal risk ilkesine uygun olarak tazminat ve sorumluluk dengesi sağlanması açısından hesabın % 50'sinin kabul edilmesinin hem davacı ve davalı yönünden adil, hem de hukuki gerekçeye uygun bir çözüm olduğu düşünülmektedir. Bu nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi kararının maddi tazminatın hukuki gerekçesi ve hesaplaması açısından; manevi tazminatın ise düşük olması nedeniyle miktar yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir....
Bir idari işlemin yasalara ve hukuka aykırılığı kural olarak hizmet kusuru sayılmakta ise de, her aykırılığın tazminat sorumluluğuna yol açmayacağı da idare hukuku ilkelerindendir. Nitekim idari işlemlerin iptalini gerektiren nedenlerle hizmet kusurunu doğuran nedenler arasında tam bir özdeşlik yoktur. Bir işlemin herhangi bir yönden yasalara ve hukuk kurallarına aykırı görülerek iptal edilmiş olması hizmet kusurunun varlığını kabule yetmez. İdare işleminin yapılması ve uygulanmasında hizmet kusuru işlenmiştir diyebilmek için saptanan hukuki sakatlığın ağır ve önemli olması gerekmektedir. ... İdare Mahkemesince iptal edilen öğretim görevliliğine atamasının yapılmaması işleminin tesisinde güvenlik soruşturması sonucunda hataya düşülmüş olması, hizmet kusuru sayılabilecek ve maddi tazminat ödenmesi sonucunu doğuracak ağır ve önemli bir hukuki sakatlık niteliğinde değildir....
ilkesi kapsamında değil, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturan hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği, söz konusu patlamalarda davacıların kızı / kardeşi olan …'ın hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararların, olayda hizmet kusuru bulunan davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği, davacı anne tarafından talep edilmiş olan 40.000,00 TL manevi tazminat miktarı zenginleşmeye yol açmayacak, hakkaniyetli ve Dairemiz içtihatlarına uygun bulunarak, Mahkemece davacı anne yönünden manevi tazminat isteminin kabulü yolunda verilen kararda sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiş, bununla birlikte söz konusu patlamalarda hayatını kaybeden …'ın kardeşleri tarafından açılmış olan ve Dairemizde E:2017/3713, K:2018/1318 nolu dosya ile temyiz incelemesi yapılmış olan davada davacı kardeş için 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi yolundaki ......
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir....
Bu halde dava konusu olayda olduğu üzere, genel hükümler kapsamında açılan davanın talep gereği olayda hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk hali de olmadığı tespit edilirse sosyal riskten incelenmesi hukuka uygundur. Ancak tazminatın hesaplanması noktasında; idare mahkemelerince sosyal riske dayanılması halinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve aktüerya hesabı ile idarenin tam kusurlu kabul edilerek maddi tazminatların hesaplandığı görülmüştür. Bu durumda terör olaylarında, sosyal riske dayalı olarak incelenen dosyalarda, tazminat hesabının hizmet kusuru hukuki gerekçesinin hesaplama yöntemiyle karşılanması hali ortaya çıkmaktadır. Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır....