"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı verilen verilen görevsizlik kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalının hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen kaza sonucunda davacının oğlunun yaralandığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat istemine bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın davalı ...'nın hizmet kusuruna dayandığı, idari yargının görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Anayasada ve Yasada yer alan emredici kurallar karşısında, idarenin maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan kaçınmasının "ağır hizmet kusuru" oluşturacağı açık bulunduğundan, kişinin hizmet kusuru nedeniyle mal varlığında, meydana gelen eksilmenin ve bu nedenle duyduğu her türlü sıkıntı ve üzüntüden kaynaklanan manevi zararın giderilmesi gerekir. Olayda, davacıya ... Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevinden ayrıldığı tarih ile dava açma tarihi arasındaki süreye ilişkin parasal haklarının ödenmesi gerekmektedir. Davacı tarafından hakkında verilen yargı kararının yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan maddi zarar miktarı ...- lira olarak istenmiş olduğundan; Dairemizin 29.3.2004 günlü ve E:2000/3316 sayılı ara kararıyla; davacının ......
Tazminat hukukunda asıl olan, ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması olup, hizmet kusuru nedeniyle idarenin sorumluluğuna gidebilmek için ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması şarttır. Zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabildiği hallerde öncelikle idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkesine göre zararın tazmin edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple, hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır....
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır....
yapılacak ödemeler'' başlıklı 21. maddesinde anılan hallerde maddi zararların nasıl hesaplanıp karşılanacağının özel olarak düzenlendiği, bu düzenlemeyle, idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmayan terör olaylarında ödenebilecek maddi tazminat tutarının gösterildiği, genel hükümlere dayalı maddi tazminat isteminde bulunulmuş olsa dahi maddi tazminat hesabında 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği açıktır....
Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, idarenin ağır hizmet kusuru halinde sorumluluğunun bulunduğu, dava konusu patlamaların miting için belirlenen saatten önce ve miting alanı dışında meydana geldiği, olayın bir terör olayı olduğu, bu nedenle 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminat ilgili Kanunda düzenlenmediğinden manevi tazminat sorumluluklarının bulunmadığı, idarelerinin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir. Davalı Ankara Valiliği tarafından, öncelikle manevi tazminat yönünden husumet itirazlarının bulunduğu, manevi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğu, olayın bir terör olayı olduğu, bu nedenle 5233 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği, olayda hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk halinin bulunmadığı, ilgili Kanun kapsamında manevi tazminat düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı, idarelerinin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir. TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı vekili tarafından savunma verilmemiştir....
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, bilirkişi raporu uyarınca hizmet kusuru bulunmadığının tespit edildiği ve meydana gelen olay ile sağlık personelinin eylemi arasında uygun nedensellik bağının bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği reddi gerektiği savunulmuştur. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Temyize konu kararın davacının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanması, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir....
Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır. Bu dosyalarda maddi tazminat hesaplamasında; sosyal risk ilkesine uygun olarak tazminat ve sorumluluk dengesi sağlanması açısından hesabın % 50'sinin kabul edilmesinin hem davacı ve davalı yönünden adil, hem de hukuki gerekçeye uygun bir çözüm olduğu düşünülmektedir. Bu nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi kararının maddi tazminatın hukuki gerekçesi ve hesaplaması açısından bozulması, manevi tazminatın onanması gerektiği düşünülmektedir....
Davalı ... vekili, müvekkilinin kazanın oluşumunda kusuru olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, müvekkilinin kazanın oluşumunda kusuru olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, hizmet kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalı ... ve ...'ne hizmet kusuru nedeniyle dava açmıştır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler....
Sosyal risk ilkesinin idarenin herhangi bir kusuru bulunmayan, davacınında toplumun bir ferdi olarak zararlarının karşılandığı dosyalarda uygulanmasına rağmen tazminatın hizmet kusuru hesaplama yöntemiyle karşılanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu açıktır. Bu dosyalarda maddi tazminat hesaplamasında; sosyal risk ilkesine uygun olarak tazminat ve sorumluluk dengesi sağlanması açısından hesabın % 50'sinin kabul edilmesinin hem davacı ve davalı yönünden adil, hem de hukuki gerekçeye uygun bir çözüm olduğu düşünülmektedir. Bu nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi kararının maddi tazminatın hukuki gerekçesi ve hesaplaması açısından; manevi tazminatın ise aynı olaya ilişkin dosyalarla uyuşmaması nedeniyle nedeniyle miktar yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir....