nun istirdatına karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2)Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; İİK'nun 72/6. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında, dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur....
Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir.'' (.........., İtirazın İptali,Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007,s.803) Uyuşmazlık 42.800 Euro teminat bedeli yönünden menfi tespit davası olup, yargılama sırasında istirdat davasına dönüşmüştür. Davacı ödeme sonrası yargılama aşamasında, ödenen bedelin faizi ile birlikte istirdadını istemiş olup bu durumda mahkemece, 42.800 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması HUMK' nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir....
Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir.'' (..., İtirazın İptali,Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007,s.803) Uyuşmazlık 42.800 Euro teminat bedeli yönünden menfi tespit davası olup, yargılama sırasında istirdat davasına dönüşmüştür. Davacı ödeme sonrası yargılama aşamasında, ödenen bedelin faizi ile birlikte istirdadını istemiş olup bu durumda mahkemece, 42.800 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması HUMK' nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir....
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir" hükmü düzenlenmiştir. 05/04/2023 tarih, 32154 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7445 sayılı Kanunun 31. maddesi ile 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde eldeki dosya incelendiğinde, davacı tarafından davalı aleyhine açılan davadaki talebin 6037927 numaralı çek yönünden istirdat ve bedel iadesi, 6037928 numaralı çek yönünden ise menfi tespit davası talebine ilişkin olduğu görülmektedir....
Yukarıda bir vesileyle belirtmiş olduğumuz gibi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 4. maddesinde ve diğer Kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır....
Mahkemece, davacı tarafından açılan menfi tespit davasının ödemeyle birlikte istirdat davasına dönüştüğü, İİK’nın 72/4. maddesine göre menfi tespit davalarında yetkili mahkeme icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ya da davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu, davalı aleyhine icra takibi yapılmadığı, davalının adresinin ... olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İİK'nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa, açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (İİK m. 72/6). Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur....
nin hisseleri üzerine dava sonuna kadar tedbir konulmasma, hisse devir işleminin iptaline ve müvekkili adına tesciline, bunun kabul edilmemesi halinde hisse değerinin tespitine ve davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. ISLAH:Davacı vekili 10/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, hisse devrinin iptali taleplerine havi devir işlemlerinin davacının imzası ile yapılmadığını, bunun en açık örneğinin ise dosya içerisinde bulunan 21.07.2015 tarihinde hukuka aykırı olarak müvekkilinin rızası ve bilgisi dışında hissesinin el değiştirildiğini belirterek davanın kabulüne kara verilmesini talep etmiştir....
İtirazın iptali davaları alacak talebi ile dava açılması yerine öncelikle icra takibi başlatılması ve açılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine alacağın ve icra takibinin devamının hüküm altına alınmasına yönelik, istirdat davaları ise ödeme tehdidi altında haksız yapılan ödemelerin iadesine ilişkin davalardır. Yargıtay 9 . Hukuk Dairesinin 2021/ 2740 Esas - 2021/ 6513 Karar sayılı 18.03.2021 tarihli bozma ilamında; " Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
a ait 21 adet olmak üzere toplam 51 adet 51.000,00.TL değerindeki hisseyi satın aldığını, ancak davacının hissesini devir aldığı Dört M Mühendislik İnşaat Ticaret Limited Şirketinin pay defterinin olmadığını öğrendiklerini, 17/02/2009 tarihli yoklama fişi ile de durumun tespit edildiğini, pay defterinin olmaması ve hisse devrinin pay defterine işlenmemiş olmasının hisse devrinin geçersizliğini gerektiği gibi Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlanmasına ve tesciline engel olduğunu, bu durumun Türk Ticaret Kanununun 520. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, hata ve hile ile hisse devrinin yapılmasına çalışıldığını, hissesi devir alınacak şirketin mali durumu hakkında yanlış ve yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, gerçek mali durumun saklandığını, müvekkiline şirketin ihale ile yüksek meblağlı işler aldığı belirtilmek suretiyle hataya düşmesine hile ile kandırılması sonucunu doğuracak bilgi ve belge sunularak hisse devrine ikna edildiğini ileri sürerek, hisse devrinin gerçekleşmediğini ve aynı...