A.Ş.’ne satıldığının tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, ... Holding A.Ş.'nin, ... Pamuklu Mensucat A.Ş.’nin sermayesinde bulunan %99.99 oranındaki hissesinin satışına ilişkin 12.7.2005 tarihli hisse satış sözleşmesinin feshi ile, söz konusu hisselerin ... Holding A.Ş.’ne iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı; hisse satış sözleşmesinin, 12.7.2005 tarihinde imzalanması ve fiili hisse devrinin de 13.7.2005 tarihinde gerçekleşmiş olması nedeniyle, dava tarihi itibariyle talebin zamanaşımına uğradığını, satışa ilişkin ihalenin hukuka uygun olarak yapıldığını, hisse devri sözleşmesi ile üstlenmiş oldukları tüm yükümlülükleri yerine getirdiklerini, sözleşmenin, iki yıl geçtikten sonra feshinin talep edilmeyeceğini, kaldı ki Özelleştirme Yüksek Kurulunca alınan, 1.5.2007 tarihli idari işlemin iptali için idari yargıya başvurduklarını savunarak, davanın öncelikle zamanaşımı, kabul edilmediği takdirde ise, esastan reddini dilemiştir....
Bu kapsamda; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması 01 Eylül 2023 tarihinden itibaren dava şartıdır. Somut olayda dava tarihi 11/06/2024 olup, davacının menfi tespit istemine ilişkin arabuluculuğa başvurmamış olduğu, ara buluculuk anlaşamama tutanağının sunulması için kesin süre verilmesine rağmen aynı gün sunulan dilekçede menfi tespit davalarının ara buluculuk dava şartına tabi olmadığı yönünde dilekçe sunduğu görülmekle, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A.2.maddesinde "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." açık düzenlemesi karşısında davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıda hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili, davaya konu taşınmazın davacıya satışı konusunda taraflar arasında anlaşma yapıldığını ancak taşınmazın bulunduğu mevkide tapulaştırma çalışmaları bulunduğundan hisse devrinin mümkün olmaması sebebiyle tapu devrinin mümkün olmadığını, müvekkilinin sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacıya noterden alım satım, ipotek tesis de dahil olmak üzere hisseye ilişkin tüm yetkilerini devrettiğini, davacının satılan hazır tapu üzerinde tasarruflarda bulunduğunu, banka borcuna karşılık taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir....
''Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir.'' (... İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, ..., 2007, s.803) O halde mahkemece, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu öğrenmesi ile davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam edilmesi gerekirken, davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146)....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar dava açmadan önce müvekkili ödeme yapmış ise de, müvekkilinin dosya borcunu ödeme amacı bulunmadığını, müvekkilinin sadece yapılan ihtiyati haczin durdurulması ve ticari itibarını korumak için İİK 'nın 263. maddesi çerçevesinde teminat olarak ödeme yaptığını, Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararının (İİK m. 72/2-3) verilmemiş olması sebebiyle, takibe devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse, menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edileceğini, (İİK m. 72/6), yani mevcut davaya artık istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini, Borçlunun menfi tespit davasında takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı talep etmemiş olması ya da tedbir talebinin mahkemece reddedilmesi durumunda, menfi tespit davası devam ederken takip konusu borç ödenmişse, menfi tespit davasının artık istirdat davasına dönüşeceğini, menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar dava açmadan önce müvekkili ödeme yapmış ise de, müvekkilinin dosya borcunu ödeme amacı bulunmadığını, müvekkilinin sadece yapılan ihtiyati haczin durdurulması ve ticari itibarını korumak için İİK 'nın 263. maddesi çerçevesinde teminat olarak ödeme yaptığını, Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararının (İİK m. 72/2- 3) verilmemiş olması sebebiyle, takibe devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse, menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edileceğini, (İİK m. 72/6), yani mevcut davaya artık istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini, Borçlunun menfi tespit davasında takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı talep etmemiş olması ya da tedbir talebinin mahkemece reddedilmesi durumunda, menfi tespit davası devam ederken takip konusu borç ödenmişse, menfi tespit davasının artık istirdat davasına dönüşeceğini, menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya...
Taraflar arasında düzenlenen 04.09.2009 tarihli protokolde, dava konusu senedin teminat amacıyla verildiği ve '' 187 m2'lik hisse bedelsiz verilmezse teminat senedi yine geçerlidir'' şeklinde bir anlaşmaya yer verildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Esasen bu husus davalının icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesi içeriği ve cevap dilekçesi içeriği ile de sabittir. Öte yandan taraflar arasında aynı senetten dolayı görülen menfi tespit davası sonucunda davanın reddine dair verilen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen... .../... Nitekim davalı vekili de, takibe itirazında ve davaya cevabında davacının ancak 187 m2 taşınmaz hissesinin devrini veya rayiç bedelini isteyebileceğini çünkü senedin bunu teminat altına aldığını belirtmiştir....
DEĞERLENDİRME : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. ... tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ve 7445 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 6102 sayılı yasanın 5/A. maddesinde; " (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır....
Bilindiği üzere borçlunun, alacaklının kendisine karşı bir hak veya alacak doğuran bir hukuki ilişkinin varlığını ileri sürmesi halinde, bu hukuki ilişkinin hiç doğmadığını veya doğduktan sonra ortadan kalktığını tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Maddi hukuk açısından ödemekle yükümlü olmadığı bir borçla karşı karşıya kalan borçlunun, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Öte yandan borçlu, menfi tespit davası açmış ve bu dava sonuçlanmadan borcu ödemişse menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam olunur. İstirdat davası normal eda (tahsil) davasıdır. İstirdat davasının amacı kesinleşen icra takibi dolayısıyla, cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı ve fakat gerçekte borçlu olmadığı bir paranın geri verilmesidir. Davacı bu davayı kazanırsa icra harç ve giderleri ile birlikte ödemek zorunda kaldığı tüm paranın davacı borçluya ödenmesine karar verilir....