Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP: Davalı vekili, davacı şirketin yetkilisinin müvekkiline olan borçlarını açıkça ikrar ettiğini, davacı şirketin hisselerini tehdit baskı sonucunda ele geçirildiği için hisse devrinin iptali için dava açılmak üzere arabulucuya başvuruda bulunulduğunu, değerli gayrimenkule sahip olan davacı şirketin hisse devrinin bila bedel yapılması ve müvekkilinin şirket yetkilisinden alacaklı olması dahi menfi tespit talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ispata yeterli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Dava, icra kefilliğinden kaynaklanan kefaletin iptali ile menfi tespit -istirdat isteminden kaynaklanmakta olup, tarafların sıfatına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 07.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Mahkemece genel yetki kuralı gereğince davalı savunmasının yerinde olduğu, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olacağına ilişkin menfi tespit davalarında uygulanan İİK.nun 72/7.maddesinin istirdat davalarında uygulanmasının mümkün olmadığı, kaldı ki, icra takip dosyasında ödeme emrinin iptaline karar verilmesi nedeniyle ortada geçerli bir takibinin de bulunmadığı gerekçeleri ile yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava; İİK.nun 72/7.maddesi uyarınca açılmış istirdat davasıdır. Aynı yasanın 72/son maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda Konya’da icra takibine girişildiğine göre bu yer mahkemesi de yetkilidir. Ödeme emrinin iptal edilmiş olması icra takibinin de iptali sonucunu doğurmaz....

        Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, vekaletname altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığının anlaşıldığı, bu vekaletnameye dayalı olarak yapılan hisse devrinin de geçersiz olduğu gerekçesiyle, vekaletname altındaki imzanın davacının ürünü olmadığının ve hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmiştir. Kararı, davalı ... temyiz etmiştir. Dava, sahte vekaletnameye dayalı olarak düzenlenen hisse devri sözleşmesinin iptali, davacının şirket ortağı olmadığının tespiti ve davacı adı ile alınan şirket kararlarının iptali istemine ilişkin olup, sahte vekaletnamede vekil tayin edilen davalı ile işlemin gerçekleştirildiği noter aleyhine görülerek sonuçlandırılmıştır. Ancak, şirket ortağı olunmadığının tespiti ve davacı adı ile alınan kararların iptaline yönelik talepte husumetin şirkete tevcih edilmesi, hisse devri sözleşmesinin iptaline yönelik talebin ise hissesini devreden ortağa yöneltilmesi gerekir....

          e, müvekkiline ait olmayan, ancak müvekkilinden sadır olduğu iddia edilen imzalı vekaletnameye istinaden hisse devir sözleşmesi ile devredildiğinin tespit edildiğini, vekalet ilişkisinin kötüye kullanılarak ve sahte belge ile hisse devri yapıldığını ileri sürerek hisse devrinin iptali ile müvekkili adına ticaret siciline tesciline; vekaletnamenin sahte olmadığının tespiti halinde ise, devir işleminin müvekkilinin iradesine aykırı olması sebebiyle, hisselerinin gerçek bedelinin tespiti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ile .... Noterliği'nin 26.07.2010 tarihli 15494 yevmiye sayılı vekaletname aslındaki ve davalı şirkete ait .... Noterliği'nce 19.07.2010 tarihinde 15116 yevmiye sayı ile onaylanmış karar defterindeki, 20.07.2012 tarihli 2012/5 sayılı karar aslındaki imzaların davacı ...'...

            Defterinin incelemeye sunulmadığından raporumuzun 4.5 maddesinde bahsi geçen hisse devirlerinin pay defterine işlenip, işlenmediği tarafımızdan tespit edilmemekle birlikte ilgili hisse devirlerin Sayın Mahkemeniz tarafından pay defterine işlendiği yönünde karar verilmesi durumunda ise davaya konu pay devrine ilişkin davalı şirket'in 16.07.2019 tarih ve 2019/3 Karar sayılı Yönetim Kurulu kararının eşit işlem ilkesine ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu bildirilmiştir....

              Eldeki davada; davacılar anılan hisse devir sözleşmesi ile devraldıkları paylar yönünden ortaklığın tespitini talep etmektedirler. Ancak, daha evvelinde davalılardan ... ...'in ... ...Noterliği'nin 18.12.2009 tarih ve 15417 yevmiye numaralı “anonim şirket hisse devri sözleşmesi”' ile ... Madencilik San. ve Tic. A.Ş.'deki 25 hissesini bütün aktif ve pasifiyle 250.000,00.TL.sına ...'e devir ve temlik ettiği belirlenmiştir. Davalı ... ... ise, aralarında inanç sözleşmesi bulunduğunu, ...'e yapılan 18.12.2009 tarihli hisse devrinin geçersiz olduğunu, daha sonra davacılar ... ve ...'na yaptığı 16.09.2011 tarihli hisse devrinin geçerli olduğunu savunarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmektedir. Bu durumda; Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için, davalı ... ... tarafından davalı ... San. ve Tic, A.Ş.'deki %25 hissesinin davalı ...'...

                Ortaklar kurulu 19/02/2016 tarih ve 5 nolu kararı ile ... ve ... arasındaki şirket hisse devri işleminin kabulüne karar vermiştir. Usulüne uygun şekilde noterde düzenlenen Limited Şirket Hisse Devri ve hisse devrinin ortaklar kurulu tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen yine şirket yetkilileri tarafından Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına tescil edilmesi gereken bu karar uzun süre şirket yetkilileri tarafından yerine getirilmediği için davacı ... Ankara .... Noterliği'nin 08/01/2019 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarnamesiyle hisse devrinin tescil ve ilan edilmesi istemiş, ihtarnamenin 10/02/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen hisse devrinin tescil ve ilanı yapılmadığı için mahkememizde yasal koşulları bulunan bu dava açılmıştır....

                  Somut olayda davacı tarafından zayi nedeniyle açılan çek iptali davasında henüz çeki elinde bulunduranın bilinmediği zamanda ödeme yasağı verildiği, daha sonradan çekin ... tarafından icra takibine konulduğunun ortaya çıkması üzerine davacıya istirdat davası açmak üzere mehil verildiği, davacının da birleşen davada çek istirdadı davası açtığı, zayi nedeniyle iptal davasında verilen ihtiyati tedbir kararının, istirdat davası kesinleşinceye kadar geçerli olduğu, menfi tespit davası sırasında takibin durdurulması için verilen ihtiyati tedbir kararından farklı olduğu halde davalı yararına tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir....

                    Mahkemece, ihtiyati hacze konu kararın 150.000 TL'lik kısmının istirdat, 300.000 TL'lik kısmının ise menfi tespit istemine ilişkin olduğu, menfi tespite ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konamayacağı, yargılama giderleriyle ilgili bölümün hem istirdat hem de menfi tespit davasından kaynaklanması nedeniyle 32.855.40 TL'lik miktar açısından ihtiyati haczin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmedilmiş, karar muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüşen alacak kalemleri için karar kesinleşmeden ihtiyati haciz talep edilemez....

                      UYAP Entegrasyonu