Dava sebebi devir niyeti olmadan hisse devrinin usul ve yasaya ve şekle aykırı olarak yapıldığı ve davacının tehdit ve baskı altında hisse devrinin gerçekleşmesi olarak dava dilekçesinde açıklanmıştır. TBK nın 39. maddesinde korkutma etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olunmadığının bildirilmesi şart koşulmuştur....
VEKİLİ DAVALILAR DAVA : Hisse Devrinin Hükümsüzlüğünün Tespiti DAVA TARİHİ : 07/04/2023 KARAR TARİHİ : 27/06/2024 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2024 Taraflar arasındaki hisse devrinin hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle talebin kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı/lı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 21/04/2020 tarihinde 2.925.000,00 TL bedel karşılığında ... Gıda Maden Pazarlama Nakliyat İnş. İth. İhr. San ve Tic. A.Ş'nin 29250 adet hisseni davalı ...'a devrettiğini, davalının müvekkilinin hisselerini devralır almaz diğer davalı şirket ile işbirliği halinde görüşmeler yaparak sakladığı görüşmeleri sonuçlandırıp şirketin esas sözleşme değişikliği ile davalı şirketin sermaye arttırımı yolu ile ......
CEVAP Davalılar vekili cevap dilekçesinde; 12.04.2018 tarihli şirket hisse devrinin geçersiz olduğunu, taraflar arasında hisse devri konusunda harici bir anlaşma yapıldığını, bu sözleşmeye göre hisselerin bedelinin 1.250.000,00 TL olduğu ve bu meblağın 15.04.2018 tarihine kadar ödenecek olmasına rağmen davacının bu edimini yerine getirmediğini, limited şirket hisse devrinde ... kurucu unsurlarının, genel kurul kararı, hisse devrinin tescil ve ilanı olduğunu, hisse bedelinin ödenmesi gerçekleşmediğinden limited şirket hisse devrinin gerçekleşmesinin kanuna aykırı olduğunu, davacının haksız hisse devri talebinin şirket genel kurulu kararı ile reddedildiğini, davalı hakkında başlatılmış bulunan Savcılık soruşturmalarının tamamının davacı, vekili ve akrabaları tarafından başlatılmış iftiralardan kaynaklı olduğunu, şirketin usulüne aykırı hiçbir işlemi olmadığını, ihtiyati tedbir kararında alınacak teminatın çok düşük olduğunu, teminat miktarının yükseltilmesi taleplerinin olduğunu, davacı vekilinin...
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, vekaletname altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığının anlaşıldığı, bu vekaletnameye dayalı olarak yapılan hisse devrinin de geçersiz olduğu gerekçesiyle, vekaletname altındaki imzanın davacının ürünü olmadığının ve hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmiştir. Kararı, davalı ... temyiz etmiştir. Dava, sahte vekaletnameye dayalı olarak düzenlenen hisse devri sözleşmesinin iptali, davacının şirket ortağı olmadığının tespiti ve davacı adı ile alınan şirket kararlarının iptali istemine ilişkin olup, sahte vekaletnamede vekil tayin edilen davalı ile işlemin gerçekleştirildiği noter aleyhine görülerek sonuçlandırılmıştır. Ancak, şirket ortağı olunmadığının tespiti ve davacı adı ile alınan kararların iptaline yönelik talepte husumetin şirkete tevcih edilmesi, hisse devri sözleşmesinin iptaline yönelik talebin ise hissesini devreden ortağa yöneltilmesi gerekir....
Somut olayda limited şirketteki hissesini noterden devreden davacı, hisse devrinin onaylandığına dair ortaklar kurulu kararı sunduğu,6102 sayılı TTK'nın 598/2. maddesi gereğince, şirket müdürü tarafından tescil yaptırılmaması halinde ayrılan ortak adının silinmesi için ticaret siciline başvurabilir hükmü uyarınca davacının devrettiği paylarla ilgili adının silinmesi yönünde ticaret siciline yaptığı başvurusunun reddedildiği, 6102 sayılı TTK’nın 595/Son. fıkrasına göre hisse devrinin tescili için yapılan başvuru, şirket genel kurulu tarafından 3 ay içerisinde red edilmediği takdirde onay vermiş sayıldığı, bu hüküm doğrultusunda hisse devrinin onay tarihinden itibaren şirkete karşı geçerli hale geleceği ve onay tarihi itibarıyla ortaklık devrinin gerçekleştiği, bu nedenle şirket ortaklar kurulu tarafından devre 11/01/2021 tarihi itibarıyla onay verildiğinden devrin 11/01/2015 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, davacı ... ’ın ......
ın kooperatif ortaklığının devrinin yasal düzenleme ve anasözleşmeye uygun olduğu, fakat ...'ın hisse devir sözleşmesi tarihi itibariyle kooperatife 160.321,82 TL borcu bulunduğu, kendisine düşen daireyi ise davacı dışı üçüncü kişiye sattığı, bunun karşısında davacının, ...'ın kooperatif hissesini ....000,00TL karşılığında birikmiş borçları birlikte devralmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, çünkü ödenen veya ödenecek aidatlar karşılığında kooperatiften elde edilmesi beklenen konutun hisse devrinden önce satıldığı, davacının elde etmeyi beklediği yararın ortadan kalktığı, davacının sadece borç devraldığı ve alacaklı durumda olan kooperatifin hisse (borç) devrine izin vermesi durumunda kooperatif ve diğer üyelerin zarar görmesi ihtimalinin söz konusu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İstinaf Sebepleri Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline geçerli bir hisse devri yapılmadığını, devre şirket genel kurulunun onayının bulunmadığını, şirketin borca batık olduğunun öğrenilmesi üzerine ise sözleşmeden dönüldüğünü, davacıya devir bedelinin ödenmediğini, davacının Ticaret Sicil Müdürlüğüne bir başvuruda bulunmadığını, devrin şirket pay defterine de kaydedilmediğini, davacının şirketin mali yükümlülüklerinden ve borçlarından kurtulmak için bu davayı açtığını, ancak hisse devrinin ticaret sicilinde ilan edilmesine kadar davacının şirket borçlarından sorumluluğunun devam edeceğini, davacının kendi hissesini daha sonra diğer ortağa devrettiğini, bu hisse devrinin tespitine ilişkin açılan davanın kabul edildiğini, kararın kesinleştiğini ve devrin ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiğini, dolayısıyla kesin hüküm itirazlarının olduğunu, bu şekilde her iki mahkeme kararı arasında açık çelişki oluştuğunu, dava zorunlu arabuluculuk şartına tabi olduğu halde bu şart...
sayılı ilamı ve kesinleşme şerhinin incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından dosyamız davalısı aleyhine işbu dava konusu Şirket hisse devri nedeni ile açılan Şirket hisse devrinin tespiti ve tiacret siciline tescil ve ilanına karar verildiği, 07/04/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı yan dava dışı şirketteki hisselerinin 15/10/2018 tarihinde devrettiğinin tespitini talep etmekte ise de; dava dilekçesinde belirtildiği üzere dava dışı Şirketin hisse devrini kabul ederek karar ve pay defterine işlediği, sözkonusu kararrn noter tarafından da tasdik edildiği, dosyamızda genel kurul tarafından hisse devrinin kabulüne yönelik bir karar alınmadığı ileri sürülmediğine göre genel kurul kararının sonrasında pay ve karar defterlerine kaydın gerçekleştiğinin kabulü gerektiiği, TTK 499.m....
Ayrıca davacı sadece hisse devrinin geçerli olduğunun tespiti için bu davayı açmıştır. Elbette davalı şirketin devri kabul zorunluluğu yoktur. Sadece usulüne uygun ( resmi biçimde devrin yapılması ve şirketin ana sözleşmesinde şahsi ya da fiili bir sınırlamanın bulunup bulunmadığı yönünden) tespitine ilişkindir. Yasa gereği şirket satın alanı kabul edebileceği gibi hisseyi ondan satın alabilir ya da 3. Kişinin alması için yönlendirebilir ya da şirketi feshe ve tasfiyeye götürebilir. Bu nedenle davalı savunmaları yerinde görülmeyerek geçerli hisse devrine binaen davanın kabulü ile----- kayıtlı olan davalı şirketteki davacıya ait %50 hissenin 14.03.2019 tarihi itibariyle dava dışı ---- devredildiğinin tespitine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili, şirket ana sözleşmesinin 6. maddesinde ortakların hisselerinin devrinin özel koşula bağlandığını ve hisselerin el değiştirmesi ile şirket dışında .... şahıslara geçmesinin engellenmesinin amaçlandığını, hisse devrinin ana sözleşmeye ve yasaya uygun bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından bu sebeple hisse devrinin kabul edilmediğini, davacının şirkette ortaklık sıfatına haiz bulunmadığını, hisse devir işleminden sonraki tarihlerde yapılan genel kurula katılmadığını ve bu yöndeki iddiasını dile getirmediğini, bunun dışında nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere geçici ilmuhaber çıkarılmasına rağmen bu ilmuhaberler teslim alınmadığından yasada öngörülen ciro ve teslim koşulunun da oluşmadığını, dolayısıyla geçerli bir devirden bahsedilemeyeceğini, ayrıca hisseyi devreden ortak...'in hisseleri üzerinde hacizler bulunduğundan hisse devrinin uygulanabilmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....