Davalı Bankanın, kredi borçlusunun hayat sigortası yapılmasındaki asıl amacının, kredi borcunun teminat altına alınması olduğu muhakkaktır. Belli bir prim ödeme borcu getirmekle birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında, sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Böyle bir uyuşmazlıkta, açıkça sözleşme ile hangi tarafa ve taraflara hangi yükümlülüklerin getirildiği hususunda önemle durulmalıdır. Sözleşmenin 9.maddesindeki düzenlemede, hayat sigortası ile ilgi olarak davalı Bankaya değil, kredi borçlusuna bir yükümlülük getirildiği açıktır. Davalı Bankanın, kendisi için zorunluluk getirmeyen ve kredi borcunun teminatlarından ilke olarak her zaman vazgeçilebileceğinin kabulü gerekir. Ancak somut olayda davalı Banka, kredi borçlusunu 01.05.2007-01.05.2007 ve 01.05.2007-01.05.2008 arasındaki süreler için iki defa sigortalatmış olup, artık bundan sonraki yıllar için kredi borçlusuna, sigortayı yenileceği hususunda bir güven vermiştir....
Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Davalıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kendi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Poliçenin dain (alacaklı) ve mürtehini (rehin) bankadır....
hayat sigortası yapılamayacağının açıkça vurgulandığını, kanunsuzca uygulanan bu zorunlu hayat sigortasını politikasının iptaline ve zorunlu hayat sigortası için kesilen miktarın iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ün müvekkilinin müşterisi olduğunu, müteveffa tarafından 60.000-TL tutarlı işyeri kredi kullanıldığını ve kredi tutarının hesabına aktarıldığını, müteveffanın kredi kullandırım aşamasında herhangi bir hayat sigortası poliçesi bulunmadığını, kredi dosyası içerisinde hayat sigortası yapılması yönünde herhangi bir talimat olmadığı gibi, muris müvekkili bankadan hayat sigortası yaptırmak istemediğini kredi sözleşmesini akdederken bildirdiğini, davacılar tarafından müvekkilinin hayat sigortası yapma ve yenileme yükümlüğü bulunduğu ifade edilmişse de, talimat bulunmayan ihtiyari hayat sigortası için bu durumun söz konusu olamayacağını, hayat sigortasının isteğe bağlı bir sigorta olduğunu, müteveffanın böyle bir talimatı ve isteği olmadığından hayat sigortası yapılmadığını, bu nedenle müvekkilinin müteveffanın iradesine ve talimatına aykırı bir işlemi bulunmadığını, davacıların vefat eden müşterinin yasal mirasçıları olmaları nedeniyle kredi borcundan sorumlu oldukları ve istirdat taleplerinin...
A.Ş arasında ... nolu sözleşme ile 21.03.2018 – 21.03.2019 vadeli kobi hayat grup hayat sigortası ile sigortalandığını, davacıların iddia ettiği şekilde davacılar murisi adına müvekkili şirket nezdinde vefat tarihinde başkaca bir sigorta sözleşmesinin bulunmadığını, sigortalı ... , hayat sigorta sözleşmelerinin kurulmasından evvel mevcut olan rahatsızlıklarını gizlediğini, müvekkili şirkete beyan etmediğini, sigortalı ... gerek hayat sigortası genel şartları ve gerekse TTK hükümlerine aykırı davranışı nedeniyle ... nolu kobi hayat sigorta sözleşmesinin hükümsüz hale geldiğini, bu nedenlerle müvekkili şirketçe tazminat ödemesi yapılmamasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, bu nedenlerle davacıların soyut ve açık olmayan beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, haksız ve yersiz açılan davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılması yönünde karar verilmesinini talep etmiştir....
ın 23.01.2011 tarihinde kullandığı 15.000,00 TL tutarlı tüketici kredisi nedeniyle hayat sigortası yaptırdığı sabit olup, bu hususta bir ihtilaf bulunmamaktadır. Öncelikle, hayat sigortası ile güvence altına alınmış bir kredi nedeniyle, mirasçıların kime karşı ve hangi hal ve şartlarda sorumlu tutulacağının, başka bir söyleyişle bankanın, hangi şartların gerçekleşmesi halinde mirasçılara yönelebileceğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 1487/1. maddesi "Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir." düzenlemesini 1493/7. maddesi ise "Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir." düzenlemesini içermektedir....
Mahkemece; davalı bankanın hayat sigorta poliçesinin tarafı olmadığı gibi hayat sigorta poliçesi yapmak gibi bir sorumluluğunun da bulunmadığı, davacının ödediği kredi bedelini davalıdan istirdadını isteyemeyeceği, muris ...'nin Garanti Emeklilik Hayat A.Ş. ile hayat sigortası düzenlediği, böylelikle poliçeden dolayı sorumluluğun davalıya ait olmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13....
un banka nezdinde bireysel kredi, hayat sigortası olmadığı, muris ...'a banka nezdinde ... Bankacılık Şubesinde ... müşteri nolu hesabına ..., Kredi Mevduat Hesabı ve Pos üye iş yeri ürünleri kullandırılmış olup hayat sigortası görülmemiştir. Sadece 21/07/2015 - 21/07/2016 tarihleri dönemi için kredisiz iş yeri sigortası yapılmış borcu bulunmamaktadır şeklinde cevap verilmiştir. Her ne kadar davacılar vekili davalı bankaya ait kredi kartı geri ödeme dekontu sureti sunulmuş olup bu kartın sahibinin muris ... olduğu ödemeyi yapanın ise davacı ... olduğu anlaşılmış ise de ...'ın 20/04/2021 cevabi yazısında ise davacıların iddia ettiği gibi bu krediler için hayat sigortası olmadığı anlaşılmıştır. Davacıların mirası ret ettiklerine dair bir iddia yoktur. Hayat sigortası olmadığına ilişkin cevap karşısında davacıların sigorta kapsamında şeklindeki iddialarını destekler bir durum olmadığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir....
İstinaf sebeplerinin değerlendirilmesi, Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacılar murisinin 11.04.2005 tarihinde davalı bankadan 125.000 TL tutarında konut kredisi kullandığı, sözleşme kapsamında kendisine hayat sigortası poliçesi tanzim edildiği, murisin 23.09.2008 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır....
Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması Türk Medeni Kanunu 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralana aykırılık oluşturur. Bu nedenle tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları hakkında dava açılabilmesinin de ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir....