Davaya konu sözleşme ile tapusuz ancak miras yoluyla davacının hissedar olduğu hissesine isabet eden yerin davalıya harici taşınmaz senedi ile satıldığı,aslında zilliyetliğin devir sözleşmesi niteliğinde satış işlemi yapıldığı,bunun için şekil şartı olmadığı,ancak bu yerin daha sonra 2B kapsamına alınarak davacı hissesinin davacı adına tapuda tescil edildiği görülmüştür. Davacının sözleşmeyi inkar etmediği, fakat içeriğini ve cezai şartı kabul etmediği,toplam 18.000 TL satış bedelini davalıdan aldığı ve iadeyi kabul ettiği,cezai şart ve temerrüt oluşmadığı için işlemiş faizi kabul etmediği hususunu davacı açıkca dava dilekçesinde bildirmiştir.Sözleşmede %300 cezai şart öngörülmüştür. Taşınmaz satışı resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.Davada zilliyetliğe dayalı harici satış sözleşmesi gereği davacının kendisine ödenen bedel yönünden yapılan takipte 18.000 TL dışındaki cezai şart ve işlemiş faiz yönünden borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir....
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır....
Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir. Menfi tespit davasında da anılan Yasa hükümlerindeki ispat yüküne ilişkin kuralın uygulanması gerekir. Buna göre, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davalıya düşer. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3521 Esas 2019/1844 Karar sayılı ilamı)....
Davalı vekili, yapılan kontrolde davacının sayaç harici hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davacının harici hat çekerek kaçak elektrik kullandığı, kaçak enerji bedelinin 28.243.03 YTL olması gerekirken davalı kurumca fazladan 5.558.67 YTL tahsilat yapıldığı, fazladan yapılan bu tahsilatın iadesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 5.558.67 YTL'nin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Başka bir anlatımla borcun ödenmesi üzerine menfi tespit davası kendiliğinden (kanundan ötürü) istirdat davasına dönüşür. Ancak, mahkemece belirtilen yasa kuralı gözetilmeden menfi tespite karar verilip istirdat yönünde bir hüküm kurulmaması ve menfi tespit davasının da davacı lehine sonuçlanıp, kesinleşmesi halinde ayrı bir istirdat davası açılması mümkün olup, daha önce verilip kesinleşen menfi tespit ilamı, istirdat davasında kesin delil (HUMK.nun 295/1 md.) teşkil eder.Bu durumda istirdat davası, borcunda tamamen ödenmesinden itibaren bir yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra açılmış olsa bile (İİK.md.72/7’ye göre) süre aşımından dolayı reddedilmez; çünkü, bu istirdat davası ayrı görülse bile daha önce sonuçlanmış olan ve İİK.nun 72/6.maddesine göre kendiliğinden (kanundan ötürü) istirdat davasına dönüşmüş bulunan menfi tespit (daha doğrusu istirdat) davasının devamı niteliğindedir....
Davalı vekili, borçtan kurtulanın dava dışı....olduğunu, bu nedenle husumetin takip borçlusuna yöneltilmesi gerektiğini, İİK.nun 72.maddesi uyarınca menfi tespit, istirdat davası açma hakkının sadece borçluya ait olduğu, açılacak davanın davacısının borçlunun olması gerektiğini, üçüncü kişi olamayacağını, davacı ile takip borçlusu arasında organik bağ bulunduğunu, yapılan devir işleminin muvaazalı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından yapılan ödemenin takip borçlusunun borcunu ifa niteliğinde olduğu, menfi tespit ve istirdat davasında davacı sıfatının takip borçlusuna ait bulunduğu, borcu ödemiş olan 3.kişinin takip alacaklısına karşı menfi tespit ve istirdat davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle bonondan kaynaklanan menfi tespit, ardından icra tehdidi altında ödeme nedeniyle istirdat istemine ilişkindir. Davaya konu ----- bedelli bono nedeniyle takip başlatılmış, davacı tarafından bahse konu bononun yazı ve rakam kısmının boş ve imzalı bir şekilde saklandığı ve kasasında muhafaza edildiği, davalının eline geçtiği, davalıya kesinlikle borcunun olmadığı senedi kabul etmediği bildirilerek menfi tespit talep edilmiş, yargılama sırasında borcun icra tehdidi altına ödenmek zorunda kalınması nedeniyle dava istirdat davasına dönmüştür. ---- vade tarihli ---- ettiği bono nedeniyle takibe geçildiği anlaşılmıştır. Bonoda şekil şartları --- maddesinde sayılmıştır. ---- Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir....
Davacılar vekili ...’ye karşı açtığı davada ise; dava konusu 8328 ada 15 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi olan Melahat tarafından 02.03.1987 tarihinde ...’den haricen satın alındığını, bedelinin ödendiğini belirterek, tapu iptali ve davacılar adına tescilini talep etmiş, 16.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile, davalarını tamamen ıslah ettiklerini belirterek, tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde Borçlar Kanunu 49. ve devamı maddeleri gereğince zararın tahsilini, bu talebin de kabul edilmemesi halinde sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde sözleşme ile ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre davalıdan tahsilini, olmadığı takdirde menfi zararın tazminini talep etmiştir. 2.CEVAP 2.1. Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde, ...’nin davalıların murisi olmaması nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, harici yapılan taşınmaz satışının geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. 2.2....
Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. İİK'nın 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur....
İLK DERECE MAHKEMESİ MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkeme, borcun davadan önce ödenmiş olması sebebiyle açılan davanın istirdat davası niteliğinde olduğu, zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden açıldığı, borcu ödedikten sonra istirdat davası açan davacının ayrıca menfi tespit talep etmesinde hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle, menfi tespit davasının hukuki yarar bulunmadığından, istirdat davasının zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden açılmış olması sebebiyle usulden reddine, ".. karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 131.223,68....