Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra İflas Hukuku, s.156- 164). Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/535 Esas KARAR NO : 2021/987 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 27/05/2019 KARAR TARİHİ : 23/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ / DAVA/TALEP ; Davacı vekili, vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili .......

      Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz." hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere, menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu'nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir....

        Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. İİK'nın 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007, s. 803)....

        Dava, paydaşlar arasında ecrimisil alacağından kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nin 297/2. maddesine göre, Mahkeme kararında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur. Somut uyuşmazlıkta dava, İİK'nin 72. maddesi gereğince menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, bu durumda mahkemece kurulacak hükmün olumsuz, bir başka deyişle borçlu olunmayan kısmın tespiti şeklinde olması gerektiği gözetilerek, HMK’nin 27. maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralı gereği davacıların borçluluk durumu saptanarak menfi tespit hükmü kurulması gerekmektedir....

          Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; İİK 72. son maddesinde "menfi tespit ve istirdat davalarının, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir" hükmü gereği, davalının adresinin İstanbul olduğu ve icra takibinin de İstanbul da yapıldığı, şu halde yetkili Mahkemenin ... (...) Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 03/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki sebebiyle icra takibine maruz kalan veya kalması muhtemel olan bir kimsenin borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava menfi tespit davasıdır. Anılan Maddenin 1. fıkrasında; "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı taraf, davalı tarafa dava tarihinden önce, icra takip dosyasına dava konusu borcu ödemiş, davayı menfi tespit davası şeklinde nitelendirip açtıktan sonra da menfi tespit istemini istirdata dönüştürdüğünü beyan etmiştir....

              Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur. '' İİK 72/2. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasına ilişkin eldeki davada esasa girmeden önce öncelikle hukuki yarar konusunda değinmek de fayda bulunmaktadır.Ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlu cebri icra tehdidi altında olacağından menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.Her ne kadar dava dilekçesi ile gecikmiş itiraz yoluna başvurulduğu beliritlmiş ise de dava açıldığı sırada hukuki yarar mevcuttur....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin çiftlik sahibi olduğunu, davalıdan tanesi 1.000,00.-TL'den yüz adet erkek buzağı alınması hususunda anlaştıklarını, davalıya 15.000,00.-TL ve 85.000,00.-TL bedelli iki adet çek verdiğini, hayvanların 34 adedinin teslim edildiğini, 66 adedinin ise teslim edilmediğini, bu nedenle bu çekler nedeniyle davalıya 66.000,00.-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında 34 adet hayvan ile yem satışı konusunda anlaşıldığını, hayvanlar ile ürünlerin teslim edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

                  Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de mevcuttur; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6)....

                  UYAP Entegrasyonu