-ETL bedelli ipoteklerin fekki ile tapu kaydından terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde 0,5 ve 0,5 TL ipotek bedellerinin davalı bankaya verilmesine ve tapuya da ipoteğin kaldırılması ile ilgili yazı yazılmasına..." şeklinde hüküm kurulmuştur. Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Karar Düzeltme Sebepleri Davalı-karşı davacılar vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; ipoteğin 27.01.2020 tarihinde terkin edildiği ve ipotek bedelinin taraflarınca ödendiği belirtilerek davanın konusuz kaldığının gözetilerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, asıl davada idare adına tesis edilen borç ipoteği bedelinin güncellenmesi, karşı davada ipoteğin terkini istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi. 2. 3290 sayılı Kanun ile değişik 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun'un (3290 sayılı Kanun ile değişik 2981 Sayılı Kanun) 9 ve 10 uncu maddeleri. 3. Değerlendirme 1....
1.derecede ipotek tesis ettiklerini, kendi lehine ancak 2.derecede ipotek tesis edildiğini, davalılar arasındaki 1.derecede tesis edilen ipoteğin muvazaalı olduğunu, kaldı ki ipotek bedelinin ipotek alacaklısı davalı ...’e ödendiğini, davalılar arasındaki ipotek akti terkin edilirse, lehlerine olan 2.derecedeki ipoteğin 1.dereceye ilerleyeceğini belirterek 27.09.2007 tarihli ipoteğin terkinine karar verilmesini istemiştir....
Mahkemece, ipotekli alacağın zamanaşımına uğramayacağı gerekçe gösterilmek ve bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle 30.294 TL nın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanunu'nun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı terkin taahhüdüne rağmen iradesiyle terkin talebinde bulunmazsa taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Somut olayda; 23.02.1987 tarihli ipotek akdinin çerçevesini tayin eden resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, 3.000.000 TL karşılığı faizsiz ve 05.11.1987 vade tarihi belirlenmek suretiyle tesis edildiği görülmektedir....
Mahkememizce tapu müdürlüğüne yazılan müzekkereye istinaden gönderilen tapu kaydı incelendiğinde, davalı banka tarafından 11403 yevmiye numarası ile 17/08/2011 tarihinde tesis edilen ipoteğin, 05/06/2018 tarihinde terkin edildiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK.nın 114/1-h.maddesi hükmüne göre davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak kabul edilmiştir.Davacının dava hakkına sahip olması dava açabilmesi için yeterli olmayıp dava açmakta korunmaya değer bir yarar olması gerekir. Dava konusu ipoteğin dava tarihinden önce terkin edildiği anlaşıldığından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından davanın HMK 114/1-h ve 115/2 maddesi gereğince hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Hukuk Dairesi'nin 2015/38057 esas ve 2016/6148 karar sayılı ilamında; "Bankaların ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu makul ve belgeli masrafları tüketicilerden isteyebileceğinin kabulü gerekir, dava konusu edilen ipotek fek harcı zorunlu bir gider olarak kabul edilemez, hal böyle olunca davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir." şeklinde hüküm kurduğu görülmektedir. Yine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin benzer konulu 2018/6579 Esas ve 2018/12161 karar sayılı ilamında , ipoteğin sadece konut kredisinin teminatı olarak verildiği, kredi borcunun ise davacı tüketici tarafından tamamen ödenmiş olması nedeniyle bağımsız bölüm üzerine tesis edilen anapara ipoteğinin fek edilmesi ve bunun için tapu sicil müdürüne yazı yazılmasının davalı bankanın yükümlülükleri arasında bulunduğu yönünde karar verildiği anlaşılmıştır ....
İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki; lehine ipotek tesis edilen davalının hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalının, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....
İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Nevarki; lehine ipotek tesis edilen davalının hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalının, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....
İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptaliyle kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki; lehine ipotek tesis edilen davalının hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalının, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar ipoteğin fekkine karar verilmiş ve 01.03.2017 tarihinde ipotek terkin edilmiş ise de davacının sahibi olduğu dava dışı .... ile davalı şirket arasında halen ticari bir ilişki bulunduğu, davacının sahibi olduğu şirketin doğmuş ve doğacak borçlarından dolayı maliki olduğu taşınmaz üzerinde davalı lehine ipotek tesis ettirdiği, bu itibarla ipoteğin müspet ve menfi neticelerini ipotek tesisi ile birlikte kabul etmiş olduğu, kaldı ki tapu kayıtlarında tesis edilen ipoteğin taşınmazın satışı dışında malikin tasarrufuna engel teşkil etmediği, davacının sahibi olduğu dava dışı şirketin de Antalya 2. İflas Müdürlüğünün 2008/1 sayılı dosyası ile müflis durumda olduğu, bu nedenle davacı tarafın ticari itibarında bu işlemden kaynaklı bir zedelenme olmasının mümkün olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....