SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacı tarafın, şahsi hakka (kira sözleşmesi ve yapı kayıt belgesine) dayalı olarak zilyetliğinin korunması ile birlikte, müdahalenin önlenmesini de istemiş olması, 6100 sayılı HMK'nun 4/1- c maddesi ile, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda görevli olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, hakka dayalı zilyetliğin korunması talebi yönünden eldeki davaya bakmada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu; öte yandan maddi ve manevi tazminat taleplerinin, malvarlığı haklarına ilişkin olması nedeniyle 6100 sayılı HMK.nın 2/1 maddesi uyarınca bu talepler yönünden de görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olup, mahkemece taraflarca ileri sürülmese bile, davanın her aşamasında resen gözetilmesi zorunludur....
SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacı tarafın, şahsi hakka (kira sözleşmesi ve yapı kayıt belgesine) dayalı olarak zilyetliğinin korunması ile birlikte, müdahalenin önlenmesini de istemiş olması, 6100 sayılı HMK'nun 4/1- c maddesi ile, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda görevli olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, hakka dayalı zilyetliğin korunması talebi yönünden eldeki davaya bakmada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu; öte yandan maddi ve manevi tazminat taleplerinin, malvarlığı haklarına ilişkin olması nedeniyle 6100 sayılı HMK.nın 2/1 maddesi uyarınca bu talepler yönünden de görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olup, mahkemece taraflarca ileri sürülmese bile, davanın her aşamasında resen gözetilmesi zorunludur....
Tarafların hakka dayalı bir zilyetliği yoktur. Bu nedenle somut davada TMK. 683 vd. maddelerinin uygulanması söz konusu değildir. Mahkemenin her iki davayı da hakka dayalı bir zilyetlik varmış gibi değerlendirip, sonuca gittiği görülmektedir. Tarfların zilyetliğinin hakka dayanmadığının anlaşılmasına göre; mahkemenin incelemesini zilyetlik hükümlerine göre yapması ve buna göre karar vermesi gerekirdi. Mahkemenin kararı eksik incelemeye dayalıdır. O halde; temyiz edilen hükmün, gerek ilk dava gerekse birleştirilen dava yönünden, TMK. 981 vd. maddeleri uyarınca “zilyetliğin korunması” ve “zilyetliğe bağlı zararın giderilmesi” hükümleri uygulanarak, gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmek üzere bozulması gerektiğini düşünüyor; Değerli çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 26.03.2015...
Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, 01.04.2012 tarihli kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı şirket kira sözleşmesine dayanarak kişisel hakka dayanarak davalı kuruluşlara karşı açtığı davada, zilyetliğin tespiti ve iadesini isteğine göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (6.)...
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğinin korunmasını isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nin 25.11.2009 tarihli ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). TMK'nin 981. maddesinde; zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir, denilmektedir....
Çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı, yoksa TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Sulh hukuk mahkemesince, davanın zilyetliğin korunması davası olmayıp, aynî haktan kaynaklı taşınmaza elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. TMK'nin 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğinin korunmasını isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nin 25/11/2009 tarihli ve 2009/8- 518 Esas, 573 Karar)....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, tescil harici taşınmaz malı uzun süredir kullanan üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır. Somut olayda gelince; davacı, tapu kaydının oluşmasından sonra tapu kaydının beyanlar hanesinde yazılı olmayan kullanıcı şerhinin verilmesi ya da mevcut şerhin değiştirilmesi isteminin bulunması ve davalı yanın da dayandığı bir tapu kaydının bulunduğunu iddia etmesi nedeniyle salt zilyetliğin korunması istemi değil, temelinde bir hakka dayanır....
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı ...’nin 745 parsel sayılı taşınmaza yönelik davasının kabulüne, davacıların ve müdahillerin ...,...,... parsel sayılı taşınmazlara yönelik davalarının reddine, 745 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına, 1078 parsel sayılı taşınmazın ... adına, 1295, 1296, 1298, 1299, 1300, 1301, 1302, 1303 parsel sayılı taşınmazların ise Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 1295 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının ve zilyetliğinin ...’ye; 1296 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının ve zilyetliğinin ...’ye; 1298 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının ve zilyetliğinin ...’ye; 1299 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının ve zilyetliğinin ...’ya; 1300 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının ve zilyetliğinin ...’a; 1301 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının ve zilyetliğinin ..., ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilliyetliğin tesbiti KARAR Davacılar vekili, imarın 8631 ada 1 sayılı parselin öncesi olan 701 sayılı parselde tapu tahsis belgesine dayalı olarak vekil edenlerine yer verildiğini, buna ilişkin tapu tahsis belgesi bulunduğunu açıklayarak vekil edenlerinin taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Yerel Mahkeme de 05.12.2012 tarihli kararının hüküm fıkrasına yaptığı gerekçede," davacıların murisi ...'e dava konusu taşınmazın (önceki 25 pafta 701 parsel) üzerinde bulunan bir kat yığma mesken nitelikli gecekondu nedeniyle 24.07.1986 tarihli tapu tahsis belgesi verildiğini, davacıların yine aynı taşınmaz üzerindeki bir kat yığma mesken nitelikli gecekonduları için 05.02.1987 tarihli tapu tahsis belgesini aldıklarını, ......
Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka [dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Diğer taraftan, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....