İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava konusu taşınmaz üzerinde kişisel hak sahibi olduğu, davalıların dava konusu taşınmaza yönelik elatma fiilinin hakka dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri İstinaf dilekçesinde; Müvekkilerinin 40 yıldır taşınmazda zilyet olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, Mahkemece zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, Davacı tarafça yanlış taşınmazın ecrimisil bedelinin ödendiğini, Hazineye işgal tazminatı ödenmesinin mülkiyet hakkı kazandırmayacağını, Tanıklarını taşınmaz başında dinlenmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. C....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU KANUN YOLU: TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece, çekişmeli taşınmazın yargılama sırasında 6292 sayılı Kanun uyarınca satılarak, dava dışı ... adına tescil edildiği ve bu nedenle zilyetliğe dayalı taleplerin ileri sürülmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi, davacının zilyetliğinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararının mevcut olduğu belirtilerek, Mahkemece, öncelikle davacı tarafa, ...'...
Yargılama sırasında ... ve ..., miras yolu ile gelen hakka dayanarak çekişmeli taşınmazın kök muris... adına tescili istemiyle davaya katılmışlardır. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddine, müdahil davacıların davalarının kabulüne ve çekişmeli taşınmazın... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve çekişmeli taşınmazın taraflarının murisi ...'den intikal ettiği, terekesinin taksim edilmediği ve davacı tarafın taşınmaz üzerinde zilyetliğinin bulunmadığı anlaşıldığına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 18.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....
İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nın 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....
Buna göre davalı tarafın 2002 yılında başlayan fiili zilyetliğinin hakka dayalı olmadığı, ... tarafından davacı ...' a 01.04.2002 tarihli senet ile zilyetliği devir ve teslim edilen yeri zaptetmek suretiyle zilyetliğin başladığı anlaşılmıştır. Yine davalılar ile satıcı ... arasında düzenlenen sonraki tarihli sözleşme, satıcı... tarafından, kendisinin önceki beyanlarıyla çelişki oluşturacak şekilde, davacı ...' a ihbarname gönderip akabinde (haklı sebebe dayanmadığı temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen) senet iptali istemiyle dava açması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde de, davalı tarafın zilyetliğinin haklı bir sebebe dayanmadığı ve senet satıcısı ... ve davalıların yargılama sırasındaki tutumlarının kötü niyetli olduğu kuşkusuzdur....
miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 249 ada 56 ve 64 parsel sayılı taşınmazların komisyon tespiti gibi, 249 ada 53, 54, 55, 61, 62 ve 63 parsel sayılı taşınmazların ise tespit gibi tapuya tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece; davacıların çekişmeye konu taşınmazların anneleri ... terekesinden mi yoksa babaları ... terekesinden mi geldiği hususundaki çelişkiyi tam olarak gideremedikleri, ayrıca aynı mevkide hem hükmen hem de kadastro tespiti sonucu adlarına taşınmaz tescil edilmiş olması nedeniyle terekeden gelen haklarının kalmadığı gerekçesi ile karar verilmiştir....
Köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 209 parsel sayılı 426.45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz satın alma, ölünceye kadar bakma kaydıyla hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak 8/28 payı davalı ..., 10/28 payı dava dışı...., 5/28’er payı dava dışı ... ve ... ... adlarına olmak üzere, 106 ada 222, 238, 291, 300, 115 ada 82, 118 ada 210, 228, 235 parsel sayılı ve sırasıyla 1.158.77, 3.722.31, 266.40, 1.363.99, 2.724.29, 35.91, 232.04, 8.671,90 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise ölünceye kadar bakma şartıyla hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki taşınmazın zilyetliğinin tespiti davasının reddine dair Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 18.09.2013 gün ve 576/447 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
tan intikalen kalıp kalmadığı, diğer mirasçılara taşınmaz verilmiş ise nereden verildiği ve verilen taşınmazların akıbetlerinin ne olduğu, taşınmazların kim tarafından ne suretle kullanıldığı, ayrıca çekişmeli taşınmazlar üzerinde uzun süredir davalıların zilyetliğinin hangi sebeplere dayalı olduğu etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişilerin beyanlarına başvurularak aykırılığın giderilmesine çalışmalı; mirasçılık ilişkisi devam ettiği süre zarfında, mirasçı ya da mirasçıların zilyetliğinin taşınmaz üzerindeki zilyetliklerinin tereke adına olduğu, zilyetlik ile iktisap hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeli; usulüne uygun paylaşma yapıldığının ispatlanması halinde ise uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği hususu düşünülmeli, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller hep birlikte değerlendirilip sonucuna...