TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde de; zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Orman idaresi ve Hazine davada taraf durumunu almamış bulunduğuna göre, davacı zilyetliği haksız olsa bile malik dışında saldırıda bulunan kişilere karşı anılan maddelerdeki zilyetlik davalarını açabilir. Zilyetlik hukuken korunmuş eylemli bir durum olduğuna göre, zilyetliğin bir hakka dayanıp dayanmaması önemli olmadığı gibi açılmış olan davanın dinlenmesine engel değildir. Bu tür davalarda, taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması, uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekmektedir....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 251 ada 1 parsel sayılı 6.788,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına, 251 ada 2 parsel sayılı 13.804,16 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise aynı sebebe dayanılarak paylı olarak davalılar ....... ve paydaşları adına tespit edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davacının davasının reddine, dava konusu 251 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir....
Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Diğer taraftan, ...'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki ...'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....
Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Somut olaya gelince; Davacı kira sözleşmesinden kaynaklanan şahsi hakka dayanarak elatmanın önlenmesini istemiştir. Davacı arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, talebi Hukuk Muhakemeleri Kanununun 4/c maddesinde yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır. Dava dilekçesinde dava olunan şeyin değeri 20.000 TL olarak gösterilmiştir. Dava konusunun değeri gözönünde bulundurulduğunda, davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: ... sırasında 198 ada 8 parsel sayılı 2.600,13 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ..., 198 ada 78 ve 206 ada 14 parsel sayılı 6.240,24 ve 4.491,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar davalı ..., 215 ada 52 parsel sayılı 550,84 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ..., 234 ada 31 parsel sayılı 505,17 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... tarafından davalı ...'a karşı açılan zilyetliğin tespiti davası davaya konu olan 234 ada 31 parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle ... Mahkemesine aktarılmıştır. Davacılar ..., ... ve arkadaşları askı ilan süresi içinde miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak miras payları oranında adlarına tescili istemiyle tüm taşınmazlar hakkında dava açmışlardır....
Temyiz Nedenleri Davacılar vekili, temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davalının zilyetliğinin söz konusu olmadığını, bu bölüm üzerinde müvekkillerinin zilyetliğinin geçmişten bugüne devam ettiğini, kadastro çalışmaları esnasında müvekkillerinin başka yerde yaşıyor olmalarından faydalanan davalının çekişmeli bölümü kendisine ait komşu parsele eklettiğini, bu hususun dinlenen tüm kişilerce doğrulandığını ve Mahkemece dinlenen kişilerin beyanlarına aykırı şekilde ret kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2021/1256 Esas, 2021/1748 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3.2....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir. SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacı tarafın, şahsi hakka (kira sözleşmesine) dayalı olarak zilyetliğinin korunması ile birlikte, davalının müdahalesinin önlenmesini de istemiş olması, 6100 sayılı HMK'nun 4/1- c maddesi ile, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda görevli olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, şahsi hakka (kira sözleşmesinden) kaynaklanan müdahalenin önlenmesi talepli eldeki davaya bakmada, 6100 sayılı HMK.nın 2/1 maddesi uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Maddi olayları bildirmek taraflara, davanın nitelemesi mahkeme hakimine aittir....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir. SONUÇ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacı tarafın, şahsi hakka (kira sözleşmesine) dayalı olarak zilyetliğinin korunması ile birlikte, davalının müdahalesinin önlenmesini de istemiş olması, 6100 sayılı HMK'nun 4/1- c maddesi ile, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalarda görevli olduğunun düzenlenmiş olması karşısında, şahsi hakka (kira sözleşmesine) dayanan müdahalenin önlenmesi talepli eldeki davaya bakmada görevli mahkemenin, 6100 sayılı HMK.nın 2/1 maddesi uyarınca, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır. Maddi olayları bildirmek taraflara, davanın nitelemesi mahkeme hakimine aittir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti KARAR Davada, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak baraj gölü altında kalan taşınmazların mülkiyetinin tespiti istenildiğine göre Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı kararı ile hazırlanan, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 nolu kararı ile kabul edilen ve 26.01.2003 tarih 28540 sayılı ...... Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 21.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ın iddia ettiği gibi tek başına 70-80 yıl kullanımının bulunup bulunmadığı, bu süre zarfında zilyetliğine tespit malikleri veya mirasçıları tarafından bir müdahalenin bulunup bulunmadığı yani zilyetliğinin malik sıfatıyla kesintisiz devam edip etmediği zilyetler arasında mirasçılık ilişkisi bulunup bulunmadığı davacılar ... ve ...'ın miras yoluyla gelen haklarının bulunup bulunmadığı, var ise kimden dolayı bu hakka sahip oldukları, haklarının tespiti halinde ise 70-80 yıldır ...'ın kullanımına hangi nedenle müsade ettiklerinin belirlenmesine davacılar ve davacıların murisleri ile tespit malikleri arasında irs ilişkisi bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde bütün tespit bilirkişileri dinlenerek, beyanların çelişmesi halinde ise yüzleştirme yapılarak çelişkiler giderilmeye çalışılmalı bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir....