Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi'nin 09/02/2017 tarih, 2014/14577 Esas ve 2017/1239 Karar sayılı ilamında " 14.06.2007 tarihinde 26552 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında, “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse hakemin verdiği kırk bin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir” hükmü mevcuttur....

    etmiştir.Davalı vekili, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; dava konusu uyuşmazlığa ilişkin daha önce Sigorta Tahkim Komisyonu'nun 2018/40408 esas, 2018/73079 karar sayılı, 01/11/2018 tarihli ilamı ile davacının başvurusu esastan incelerek reddine karar verildiği, söz konusu komisyon kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturduğu görüşünden hareketle, davanın HMK'nın 114/1-i ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri;Uyuşmazlık hakem kararında, ispat külfetinin davacı tarafta olması, sunulan özel mahiyetteki raporun kusur oranlarının tespite yeterli görülmemesi nedeniyle davanın ispat edilemediği gerekçesi ile usulden reddine karar verildiği, uyuşmazlık tutarının yasal sınır olan 5.000,00 TL altında olması sebebiyle kesin olarak karar verildiği, hakemin...

      görüleceği üzere, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından atanan hakemin, taraflara iddia ve savunmaları açıklama ve ispat hakkını vermesinin gerektiğini, somut olayda, hakem tarafından bu hakkın taraflarına tanınmadığını, başvuru dosyalarına ilişkin 29/05/2018 karar tarihli 2018/......

        Bu kapsamda tarafların sıfatı gereği aralarındaki “haksız olarak davacı hakemin statüsünü düşürmesi ve bundan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine” yönelik uyuşmazlığın kanundan kaynaklanan zorunlu tahkim usulüne göre çözümlenmesi gerektiği, AİHM kararı gereğince ihlalin giderilmesi için de TFF Merkez Hakem Kurulunun davacıyla ilgili klasman düşürülmesi kararının incelenerek karar verilmesi gerektiğinden bu konunun da yine zorunlu tahkimin görev alanına girdiği anlaşıldığından, bu konuda adli yargı yerlerinin görevli olmadığı açık olup ilk derece mahkemesi tarafından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.(Yargıtay 4....

        Burada kanun koyucu tarafından mahkemenin yetkisine ilişkin kastedilen husus tahkim yargılaması icra edilirken Adli Yargı Mahkemelerinin tahkim hakem heyetine yardımcı merci olarak ve gerektiğinde denetim ya da reddi hakim veyahut yeni hakem atanması gibi işleyen süreçte kanunda sayılan bir kısım işler yönünden mahkemenin görevi ve yetkisi düzenlenmiştir. Örneğin; HMK'nın 414/2 maddesi uyarınca tedbir kararının mahkemece icra edilebilirliğine hükmedilmesi, 416. maddesinde hakem seçiminde taraflar ihtilafa düşmüşse mahkemece gerekli hallerde hakem ataması yapması, 426/2 maddesinde mahkemeden tedbir veya ihtiyati haciz kararı alınması, 418/3-4 maddelerinde reddi hakem taleplerinin mahkemece karara bağlanması, 427/2 maddesinde tahkim süresinin mahkemece uzatılması gibi sınırlı sayıda belirtilen bir takım işlerde merci sıfatıyla görevli mahkeme hareket eder....

          Nitekim 4857 sayılı Kanun'un iş güvencesi (işe başlatmama) tazminatını düzenleyen 21'inci maddesinin gerekçesinde; “Mahkemenin veya özel hakemin yapılan feshi geçersiz bulması, dolayısıyla işçinin işe iadesine karar vermesi durumunda, işveren karar tarihinden itibaren bir ay içinde işçiyi işe başlatmak zorundadır. İşveren, mahkemenin veya özel hakemin kararına rağmen işçiyi öngörülen süre içinde işe başlatmaz ise, işçiye tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. Bu tazminat, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi ve işverenin işçiyi işe başlatmama sebepleri göz önünde tutularak, en az altı aylık ve en çok bir yıllık ücret tutarında olmak üzere, mahkeme veya özel hakem tarafından takdir edilecektir. Dava, seri muhakeme usulüne göre görülecek olmakla birlikte, sonuçlanması uygulamada öngörülen dört aylık süreyi aşabilecektir....

            Nitekim 4857 sayılı Kanun'un iş güvencesi (işe başlatmama) tazminatını düzenleyen 21'inci maddesinin gerekçesinde; “Mahkemenin veya özel hakemin yapılan feshi geçersiz bulması, dolayısıyla işçinin işe iadesine karar vermesi durumunda, işveren karar tarihinden itibaren bir ay içinde işçiyi işe başlatmak zorundadır. İşveren, mahkemenin veya özel hakemin kararına rağmen işçiyi öngörülen süre içinde işe başlatmaz ise, işçiye tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. Bu tazminat, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi ve işverenin işçiyi işe başlatmama sebepleri göz önünde tutularak, en az altı aylık ve en çok bir yıllık ücret tutarında olmak üzere, mahkeme veya özel hakem tarafından takdir edilecektir. Dava, seri muhakeme usulüne göre görülecek olmakla birlikte, sonuçlanması uygulamada öngörülen dört aylık süreyi aşabilecektir....

              Nitekim 4857 sayılı Kanun'un iş güvencesi (işe başlatmama) tazminatını düzenleyen 21'inci maddesinin gerekçesinde; “Mahkemenin veya özel hakemin yapılan feshi geçersiz bulması, dolayısıyla işçinin işe iadesine karar vermesi durumunda, işveren karar tarihinden itibaren bir ay içinde işçiyi işe başlatmak zorundadır. İşveren, mahkemenin veya özel hakemin kararına rağmen işçiyi öngörülen süre içinde işe başlatmaz ise, işçiye tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. Bu tazminat, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi ve işverenin işçiyi işe başlatmama sebepleri göz önünde tutularak, en az altı aylık ve en çok bir yıllık ücret tutarında olmak üzere, mahkeme veya özel hakem tarafından takdir edilecektir. Dava, seri muhakeme usulüne göre görülecek olmakla birlikte, sonuçlanması uygulamada öngörülen dört aylık süreyi aşabilecektir....

                Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin davacı hakkında hükmedilen tazminata yönelik temyiz itirazlarının hükmün kesin olması nedeniyle reddi gerekmiştir. 3-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı ... şirketi vekilinin davacı ... hakkında verilen hükme yönelik yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin için hükmedilen tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin davacı ... için hükmedilen tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ve aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 10.6.2014 gününde Üye ...'...

                  A.Ş., davanın 17/06/2021 tarihinde açılan hakemin reddi davası olduğu, 20/10/2021 tarihinde davının kabulü ile, taraflar arasındaki 01/04/2013 tarihli hakem sözleşmesinde adı geçen hakemler ... ve ...'ın reddi taleplerinin kabulüne, hakem kurulu üyelerinin karar çoğunluğunu ortadan kaldıracak sayıda reddi kabul edildiğinden HMK 418/5 maddesi gereğince taraflar arasındaki tahkimin sona erdiğinin tespitine kesin olarak kanun yolu kapalı olmak üzere karar verildiği anlaşılmıştır. ... 10.İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklının ..., borçlunun ... ... A.Ş.olduğu, 07/08/2020 tarihli fatura 45.317 TL, acente sözleşmesi süresince teminat tutarı adı altında kesinti yapılan miktara ilişkin alacak 59.000 TL ve 30/06/2020 tarihli fatura 113.580,70 TL dayanak gösterilerek toplam 247.373,67 TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır. ... 1. ATM'nin ... esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının ..., davalının ......

                    UYAP Entegrasyonu