İcra Müdürlüğü'nün 2002/1384 sayılı dosyası olması nedeniyle dosyaların birleştirilmelerine karar verildiğini, satış isteme sürelerinin itirazın iptali davası süresince işlemeyeceğini, bu ilam icra dairesine verilerek taşınmazın satışının talep edildiğini, borçlu tarafın ihtiyati haczin düştüğü yönündeki şikayetinin reddine dair bir çok karar verildiğini savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; şikayet olunan alacaklının itirazın iptali davası sırasında aldığı 05.03.2003 tarihli ihtiyati haciz kararına istinaden konulan haczin itirazın iptali davasının lehine sonuçlanması nedeniyle kesin hacze dönüştüğü ve geçerliliğini koruduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi, davacı şirket yetkilisi ...’ın icra kefili olmayı kendi adına kabul ettiğinden davacı şirketin icra emrinin iptalini talep etme hakkı olmadığı; hacizde İİK'nin 97. maddesi hükmünün uygulanmasına yönelik icra müdürlüğü işleminin şikayet yolu ile iptali istemine ilişkin kararın da İİK'nin 363. maddesinde sayılan kesin nitelikte kararlardan olduğu gerekçesi ile İİK'nin 97. maddesinin uygulanmasına ilişkin istinaf başvurusunun İİK'nin 363. maddesi uyarınca reddine; icra emrinin iptali istemine ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından bu kez temyiz yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince 08.12.2017 tarihli ek kararla, miktar itibari ile karar kesin olduğundan bahisle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, ek karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Hukuk Dairesi, davacı şirket yetkilisi...’ın icra kefili olmayı kendi adına kabul ettiğinden davacı şirketin icra emrinin iptalini talep etme hakkı olmadığı; hacizde İİK'nin 97. maddesi hükmünün uygulanmasına yönelik icra müdürlüğü işleminin şikayet yolu ile iptali istemine ilişkin kararın da İİK'nin 363. maddesinde sayılan kesin nitelikte kararlardan olduğu gerekçesi ile İİK'nın 97. maddesinin uygulanmasına ilişkin istinaf başvurusunun İİK'nin 363. maddesi uyarınca reddine; icra emrinin iptali istemine ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından bu kez temyiz yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince 08.12.2017 tarihli ek kararla, miktar itibari ile karar kesin olduğundan bahisle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, ek karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Hukuk Dairesi, davacı şirket yetkilisi ...’ın icra kefili olmayı kendi adına kabul ettiğinden davacı şirketin icra emrinin iptalini talep etme hakkı olmadığı; hacizde İİK'nın 97. maddesi hükmünün uygulanmasına yönelik icra müdürlüğü işleminin şikayet yolu ile iptali istemine ilişkin kararın da İİK'nin 363. maddesinde sayılan kesin nitelikte kararlardan olduğu gerekçesi ile İİK'nin 97. maddesinin uygulanmasına ilişkin istinaf başvurusunun İİK'nin 363. maddesi uyarınca reddine; icra emrinin iptali istemine ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından bu kez temyiz yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince 08.12.2017 tarihli ek kararla, miktar itibari ile karar kesin olduğundan bahisle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, ek karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İcra Müdürlüğü’nün 2010/4206 takip sayılı dosyasından, 14.04.2010 tarihinde yapılan haczin İİK 99. maddesine göre yapılması gerekirken İİK 97. maddeye göre yapılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğundan öncelikle İcra Memurluğu işleminin iptaline İİK 99. madde uygulanarak alacaklıya istihkak davası açmak üzere süre verilmesi için dosyanın icra müdürlüğüne iadesine haczedilen demir kesme makinasının müvekkile iadesine , şikayet kabul edilmediği takdirde 14.4.2010 tarihinde haczedilen demir kesme makinası açısından davaya istihkak davası olarak devam edilerek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasını dava ve talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili, davacının davalı borçlu şirketin eski hissedarı olduğunu haciz yapılan işyerini borçtan sonra açtığını davacıyla borçlunun haciz adresini birlikte kullandıklarını aynı konuda açılan şikayet davasının reddedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı borçlu savunma yapmamıştır....
Davalı vekili; şikayet üzerine mahkemece haczin kaldırıldığını ancak emekli maaşından usulsüz kesilip alacaklıya ödenen paraların iadesi talebinin istirdat davasının konusunu teşkil etmesi nedeniyle reddedildiğini, davacının doğrudan icra takibi yapmasının hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporu ve dosya içeriğinden davanın haklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, şartlar oluşmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda icra takibi, davalının davacı aleyhine başlattığı bir başka icra takibinde davacının emekli maaşından yapılan ve dosyadan çekilen kesintilerin iadesine ilişkin alacağın tahsiline yöneliktir....
Mahkemesi'nce iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, şikayetçinin ilk haczinin satış istenmemesi nedeniyle düştüğü, sonraki haczinin ise şikayet olunanların haczinden sonraki tarihi taşıdığı gerekçesiyle şikayetin reddine, şikayet reddedildiğinden konusu kalmayan karşı dava hakkında karar vermeye yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, şikâyetçi vekili temyiz etmiştir. ...- ... ve İflâs Kanunu'nun 142 nci maddesine göre alacağın esas ve miktarına ilişkin itirazların incelenmesi genel mahkemelerin görevine dahildir. ... ..., Gıda, Tük. Mad. San. Dış Tic. Ltd. Şti. vekili alacağın muvazaalı olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmek gerekirken, esasa girilerek hüküm oluşturulması doğru değildir. ...- Bozma nedenine göre şikayetçinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir....
İcra mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, İİK.nun 106. ve 110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmediğinden şikayet olunanın taşınmaz üzerine koyduğu hacizlerin düştüğü, ancak taşınmazın yeniden haczi için takibin yenilenmesine ve yenileme harcına gerek olmadığından şikayet olunanın satışa konu taşınmaz üzerindeki haczini yenilemesinin yasaya uygun olduğu, yenilenen haczin şikayetçinin haczinden önce olduğundan şikayetin bu yönüyle yerinde olmadığı, ancak şikayetçinin dosyasından yapılan satış için yatırılan avansın da satış bedeline eklenerek ödenmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle şikayetin kısmen kabulü ile şikayetçiye ait 2006/101070 Esas sayılı dosyada satış masrafı için yatırılan 886.30 TL nin satış bedeline eklenmesine ilişkin işlemin iptali ile bu miktarın şikayetçiye ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir....
İcra Mahkemesinin ilamından da anlaşılacağı üzere hangi icra dairesinin sıra cetveli yapacağı hususunun şikayet konusu olduğu davada mahkemenin .... İcra Müdürlüğü’nün 2007/13026 sayılı dosyasından konulan haczin öncelikli olduğu bu nedenle de dosyanın sıra cetveli yapılmak üzere mezkur dosyaya gönderilmesine kararı verildiği ve bu kararın Yargıtay’ca onanarak kesinleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ... İcra Müdürlüğü’nün 2005/2047 sayılı takip dosyasındaki alacağa; .... İcra Müdürlüğü’nün 2007/13026 sayılı dosyasından konulan ihtiyati haczin icraî hacze dönüşme tarihinin 18.2.2010 tarihi olduğu; .... İcra Müdürlüğü dosyasından konulan haczin ise 19.10.2009 tarihli olduğu, sıra cetvelinin düzenlendiği takip dosyasındaki haczin ilk icraî haciz olmadığı, şikayetçinin alacağının diğer alacağa göre rüçhanlı alacak konumunda bulunmadığı sonucuna varılarak şikayetin kabulüne karar verilmiştir....
Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin 21.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve süresi itiraz edilmeden takibin 27.08.2015 tarihinde kesinleştiği, haczin ise 28.08.2015 tarihinde koyulduğu, sıra cetveli yapılmamasına ilişkin şikayet incelendiğinde, alacağa mahsuben aracı alan alacaklının haczinin 28.08.2015 tarihli olduğu ve haczin takip kesinleştikten sonra usul ve yasaya uygun olarak koyulduğu, sıra cetveli yapılmasının pratikte bir yararı olmayacağı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Şikayet sıra cetvelinde sıraya ilişkindir....