Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olaya gelince; geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince geçit hakkının davacının taşınmazından genel yola ulaşacak şekilde kesintisiz olarak kurulması gerekir. Ne varki mahkemece 314 parsel sayılı taşınmaz lehine 313 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan “ B” alternatifinden geçit kurulmuş ise de 314 parsel sayılı taşınmaz kesintisiz şekilde bu alternatife bağlanmamıştır. Bu şekilde 314 parsel sayılı taşınmazın kesintisiz şekilde genel yola ulaştığı kabul edilemez. Diğer yandan, geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü daha büyük olan parsel üzerinden geçit hakkı kurulması gerekir. Kuzey doğuda bulunan 326 parsel sayılı taşınmaz ve kuzeyde bulunan 312 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünün, aleyhine geçit hakkı kurulan 313 parsel sayılı taşınmazdan daha büyük olduğu açıkça anlaşılmaktadır....

    Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; düzenlenen bilirkişi rapor ve krokisinde dava konusu 153 ada 8 parsel sayılı taşınmaz lehine 153 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinden kurulan geçit hakkının "..." ismi ile gösterilen tescil harici bırakılan yere bağlandığı görülmektedir. Ancak, bilirkişi raporunda geçit hakkının bağlandığı tescil harici bırakılan bu yerin veya devamının kadastrol yol olduğuna ilişkin herhangi bir gözlem ve belirtme bulunmamaktadır. Diğer yandan; komşuluk hukukundan kaynaklanan geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi gereğince, davacı taşınmazı yararına genel yola ulaşmak için en kısa ve ekonomik yerden, ayrıca aleyhine geçit kurulacak parseller bölünmeden geçit kurulması gerekir....

      Somut olayda; hükümle kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca tapu sicilinin beyanlar hanesinde yer alan özel sütuna şerhine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

        Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Dosya içerisindeki hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ekindeki krokiye göre 1016 ve 1022 parselin ortak sınırından 3 metre genişliğinde geçit kurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Aleyhine geçit kurulan parsellerden 1016 sayılı parselin yüzölçümü 370 m2, 1022 parselin yüzölçümü ise 1900 m2'dir. Geçit hakkının tesisi davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü daha büyük olan taşınmazdan geçit kurulması gerektiğinden yukarıda parsel numaraları belirtilen iki parselin ortak sınırından geçit tesis edilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....

          Davacı her ne kadar dilekçesinde geçiş için en uygun parselin müvekkile ait olan 2892 sayılı parsel olduğunu bildirse geçit hakkının komşuluk hukukuna aykırı olmaması gerekmektedir. Dava tahkikat aşamasında işbu talep edilen geçit hakkının alternatif yollardan alınabileceği bildirilmişse de raporlarda bu hususun neden olmadığı detaylandırılmamıştır. Zira müvekkile ait arazi uzun kısmından bölünerek geçit hakkı tesis edilmiştir. Müvekkilin arazisinden sonra zaten yola değil yine kamuya ait araziye çıkılmaktadır. Kamu arazisi yol mahiyetinde değildir. Bu hali ile zaten davacı yola değil kamu arazisine ulaşmaktadır. Bilirkişi sadece davlının beyanı ile buranın herkese ait bir alan olduğunu varsayarak uygun geçit hakkının müvekkilin arazisinden kurulmasına kanaat getirmiştir. Ardından ayrı bir bedel olarak belirlenen müvekkile ait geçit hakkı bedeli çok düşük belirlenmiştir....

          Davacının geçit güzergahının değiştirilmesine ilişkin talebinin dinlenebilmesi için öncelikle geçit hakkının kurulduğu tarihten sonra güzergahın değişmesini gerektiren koşullarda objektif değişikliklerin ortaya çıkmış olması gerekir. Mahkemece, geçit hakkının tesisinden sonra koşullarda ne gibi değişiklik olduğu araştırılmadan ve kanıtlanmadan davanı kabulü doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Kabule göre de; Mahkemece yetersiz bilirkişi raporu, keşfi izlemeye ve infaza elverişli olmayan bilirkişi krokisine dayanılarak karar verilmesi de yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2.bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.06.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılardan ......’ın diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...... temyiz itirazının kabulü ile hüküm sonucuna beşinci ve altıncı bent eklenerek “5- Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline”, “6-Geçit bedeli olarak depo edilen 1.270,15 TL’nin karar kesinleştiğinde aleyhine geçit kurulan taşınmaz maliklerine ödenmesine” ibarelerinin eklenmesi suretiyle düzeltilmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin harcın talep halinde yatıranlara iadesine, 20.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava geçit hakkının terkini istemine ilişkindir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir....

              Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir. Mahkemece kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı gereklidir. Zorunlu geçit hakkı, mülkiyet hakkının kanundan doğan dolaylı bir sınırlaması olduğundan bu tür sınırlamalar, ancak mülkiyet hakkına konu taşınmazlar için söz konusu olabilir Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda, davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır....

                Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir. Somut olaya gelince; mahkmece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre 3.alternatif olarak belirtilen güzergah üzerinde geçit hakkı tesis edilmiş ise de; bu güzergah Marmaris-Bozburun karayolu ile sınır olup geçit güzergahının anılan karayoluna bağlandığı görülmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu