Sayılı kararın kesinleşmesi nedeniyle davacıların, dava konusu yapılan genel kurul tarihleri olan 01/10/2010 ve 15/03/2011 tarihi itibariyle davalı kooperatifin üyesi oldukları anlaşılmıştır. Davacıların gerek 01/10/2010, gerekse 15/03/2011 tarihli olağan/olağanüstü genel kurul toplantılarına çağrılmadıkları ve toplantıya katılmadıkları sabittir. Çağrının bulunmamasının yaptırımı çağrı bulunmaksızın alınan genel kurul kararlarının yok hükmünde olmasıdır. Bu nedenle gerek 01/10/2010 tarihli olağan genel kurul kararları, gerekse 15/03/2011 tarihli olağanüstü genel kurul kararları yok hükmünde bulunmaktadır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak davacı tarafça açılan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davanın KABULÜNE, davalı ...'...
Ancak; Türk Medeni Kanununun 72.maddesinde, derneklerin zorunlu organlarının, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu olduğu, bu zorunlu organların dışında başka organlar da oluşturabilecekleri ancak bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumluluklarının devredilemeyeceği; 83.maddesinde ise, toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan üyenin, karar tarihinden başlayarak bir ay, toplantıda hazır bulunmayan üyenin kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay ve her halde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebileceği, diğer organların kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamayacağı, genel kurul kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlar saklı olduğu; 5253 sayılı Dernekler Kanununun 32/b maddesinde de, genel kurulu süresinde toplantıya çağırmayan, genel kurul toplantılarını kanun ve tüzük hükümlerine aykırı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacılar vekili; müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi olduklarını, kooperatifin 12.04.2014 tarihli genel kurulunda alınan 11 ve 23 no.lu kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek anılan genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kooperatifin merkezinin adresi itibariyle bu davaya bakma yetkisinin ... Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, iptali istenilen genel kurulda alınan kararlara muhalif olunup, muhalefetin zapta geçirilip imzalanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını savunarak yetki ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddini talep etmiştir....
Dava, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53. maddesine dayalı olarak kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, 01.03.2009 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların iptaline karar verildiği, buna göre 08.11.2009 tarihinde yapılan genel kurulun da yetkisiz kişilerce yapılan çağrı ve hazırlanan gündemle toplandığından iptalinin gerektiği, aynı şekilde temsil yetkisi olmayan kişilerin çağırısı ile toplanan 12.12.2010 tarihli genel kurulda alınan kararların da baştan itibaren batıl ve geçersiz olduğu, ayrıca alınan kararların Kooperatifler Kanunu'na, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddia edilerek genel kurulun ve alınan kararların mutlak butlan ile geçersizliğinin tespitine ve tüm kararların iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Genel kurulun toplantıya çağrılmasındaki usulsüzlük tek başına, o toplantıda alınan kararların iptalini gerektirmez....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, dernek genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davacının genel kurul taplantısına katıldığı, ancak alınan kararlara karşı çıkmadığı, bu nedenle de TMK'nun 83. maddesi gereğince dava hakkının bulunmadığı gerekçesiyle red kararı verilmiştir. TMK'nun 83.meddesinin 1. fıkrasındaki düzenleme iptal edilebilir kararlarla ilgilidir. Aynı maddenin son fıkrasında ise yok hükmünde olan veya mutlak butlanla hükümsüz sayılan kararlar açısından 1.fıkradaki dava şartı aranmamaktadır. Somut olayda dava dilekçesinde genel kurul toplantısına katılma hakkı olmayanların katılımı ile toplantının yapılıp kararlar alındığı ileri sürülmüştür. Böyle bir durumun varlığının tespiti halinde 83. maddesinin 1.fıkrasındaki dava şartını aramaya gerek bulunmamaktadır. Davalı derneğin tüzüğünün 32. maddesinde genel kurula katılma hakkı olanlar sınırlı olarak sayılmıştır....
Hâkim butlanın ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı veya hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığını her olayda re’sen ve ahval ve şartların heyeti umumiyesini göz önünde tutarak serbestçe takdir edecektir (Moroğlu, Erdoğan: Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2017, s. 194). Oysa yokluk durumunda, ortada şekli bakımdan dahi bir genel kurul kararı bulunmadığından bunun yokluğunun tespit edilmesinin istenmesi hiçbir şekilde hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilemeyecektir (Moroğlu, s. 37). Yokluğun bir hukukî işlemin kurucu unsurlarındaki eksikliği ifade etmesinden hareketle genel kurul kararlarının yokluğunun tespitine karar verilmesi için öncelikle kurucu unsurlarının neler olduğunun belirlenmesi gerekir. Genel kurul kararlarının kurucu unsurları “genel kurul” ve “karar”dır....
defterler ve mali yazışmaları inceleme konusunda davacının korunması gereken bir menfaatinin bulunmadığı; davacının bilgi alma hakkının sınırlanmadığı, bu kapsamda bu yönde alınan genel kurul kararlarının butlanını şartlarının oluşmadığı; genel kurul toplantısı öncesi ve toplantı sırasında davacının ve diğer pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme haklarının kanunun izin verdiği ölçü dışında sınırlandıran nitelikte bir genel kurul kararının bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir....
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının talepleri arasında anataşınmazın genel kurul toplantısının iptali de olduğu anlaşılmakla dosyada bulunan hükme ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporunda anataşınmaz genel kurul toplantısına ilişkin inceleme ve değerlendirmenin bulunmadığı ayrıca gerekçeli kararda da buna ilişkin değerlendirmenin yer almadığı anlaşılmakla davacının dava dilekçesindeki tüm talepleri yönünden işin esası hakkında tüm deliller toplanıp, iptali istenen kat malikleri kurulu toplantıların olağan toplantı mı yoksa olağanüstü toplantı mı olduğu, davanın süresinde açılıp açılmadığı, davacının iptali istenen toplantılara katılıp katılmadığı, uyuşmazlık konusu kat malikleri kurulu kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlara ilişkin olup olmadığı, iptali istenen 14.12.2013 tarihli anataşınmaz genel kurul kararının ve ticari seçenekli genel kurul kararının içinde bulunduğu karar defterleri ile bu kararların alındığı tarihteki...
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde, davalı derneğin 25.07.2010 tarihli genel kurul toplantısının iptalini istemiş, mahkemece işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 83. maddesinde, toplantıda hazır bulunan ve kanun veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan üyenin, karar tarihinden başlayarak bir ay, toplantıda hazır bulunmayan üyenin kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay ve her halde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebileceği, diğer organların kararlarına karşı dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davasının açılamayacağı, genel kurul kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumların saklı olduğu düzenlenmiş olup ancak dernek genel kurul toplantılarının iptali konusunda hangi mahkemenin görevli...
Buna karşılık, mutlak veya nisbi emredici hükümleri ilerisi için kaldıran veya değiştiren kararlar ise, m. 437/6 örneğinde görüldüğü gibi batıldır. (MOROĞLU, s. 57, 196 vd; M. BAHTİYAR, Ortaklıklar Hukuku, s. 201-202). Yargıtay uygulaması da benzer şekildedir: Bir genel kurul kararının yokluğu (Nicht- oder Scheinbeschlüsse), başlangıçtan itibaren bir genel kurul kararının mevcut olmadığını ifade eder.Bir işlemin ve bu arada genel kurul kararının kurucu unsurlarının mevcut olmaması halinde, hukukî işlemin veya genel kurul kararının yokluğu, eski deyimle “keenlemyekûn” veya mutlak butlan ile malûl olduğundan bahsedilmektedir. Örneğin bir genel kurul kararının alınabilmesi için,mutlaka usulüne uygun davet ve buna uygun toplantı yapılması şarttır,toplantı yapılmadan “elden dolaştırma usulü” veya “mektup” ile GK kararı alınmışsa, bu GK kararı kurucu ve şeklî noksanlıklar nedeniyle hukukî anlamda hiç bir etki ve sonuç doğurmaz ve dolayısıyla “yok” sayılır....