- KARAR - İhtiyati haciz isteyen vekili, banka ile boçlu ... İç ve Dış Ticaret Gıda Sanayi Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmelerinin akdedildiğini, diğer borçlu ...’in sözleşmelere kefil olduğunu kredi sözleşmeleri kapsamında şirkete kredi kullandırıldığını, kredilerin geri ödemelerinin zamanında yapılmaması üzerine hesabın kat edilerek ihtarname keşide edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, ihtiyati haciz talebinde bulunmuş, mahkemece talep uygun görülerek ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz edenler vekili, şirketin halen faaliyetine devam ettiğini, alacaklı bankadan yapılandırma talebinde bulunulduğunu, borçluların mal kaçırma şeklinde hileli işlemler tesis ettiğine ilişkin delil sunulmadığını, rehinle güvence altına alınmış kredi borcundan dolayı haksız olarak ihtiyati haciz kararı verildiğini belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir....
nın 2006 yılında ... isimli şahsa davalı bankadan kredi sözleşmesine dayalı olarak almış olduğu kredi borcuna o tarihte kefil olduğunu, davacının 2006 yılında kefil olduğu borcun tamamen ödendiğini, davacının bu kredi sözleşmesi dışında kefil sıfatı ile imzaladığı başka bir kredi sözleşmesi mevcut olmadığını, davalı bankanın 2013 yılında ... isimli kişiye yine kredi sözleşmesine dayalı olarak kredi kullandırıldığını, bu kredi sözleşmesinde davacı müvekkilinin hiçbir şekilde imzasının bulunmadığını, davalı bankanın 2006 yılında kullandırılan kredi sözleşmesinin teminatı olarak aldığı senedi sonradan doldurulup müvekkil hakkında icra takibi yapıldığını, mezkur senet nedeniyle davacı müvekkilinin davalı bankaya borcu olmadığını, 2006 yılında ... isimli şahsa kullandırılan kredi sırasında kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınan 12/09/2009 tanzim ve 09/06/2015 vade tarihli 70.000 TL olarak görülen senet o tarihteki kredi borcunun tamamen ödenmiş olması nedeniyle bedelsiz kaldığını, senette...
bireysel kredi sözleşmesi bulunduğu, genel kredi sözleşmesine istinaden davacıya 01/06/2011 tarihinde 15.500,00 TL taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin son iki taksidinin süresinde ödenmediği, 13/05/2015 tarihinde bu kredinin kat edildiği, davacının 27/05/2015 ve 24/06/2015 tarihlerinde ödemek yapmak suretiyle bu kredi hesabını kapattığı, yine genel kredi ve ticari kart sözleşmesine istinaden 26/08/2014 tarihinde davacıya 12 ay vadeli 4.650,00 TL ticari taksitli ihtiyaç kredisi kullandırıldığı, davacının 6 taksiti ödediği, 2 taksitin üst üste ödenmemesi üzerine bakiye borcunun 13/05/2015 tarihinde kat edildiği, ihtar sonrası davacının taksitlerden birini 18/05/2015 tarihinde ödediği bakiye 2.061,20 TL'nin ise takip hesaplarına aktarıldığı, bu kredinin ticari kredi olduğu, bireysel kredi sözleşmesine istinaden ise de 03/09/2014 tarihinde 18 ay vadeli 6.750,00 TL taksitli bireysel ihtiyaç kredisi kullandırıldığı, kredinin 6 ve sonrası taksitlerinin ödenmediği, 13/05/2015 tarihinde...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkil kooperatifin 339 numaralı ortağı ve üyesi olarak, 1499 numaralı ortağı dava dışı Levent Şimşek'e ait 03.03.2016 tarih ve 1216 numaralı Kredi Genel Sözleşmesine kefil olmak suretiyle ilgili ortağın kredi kullanabilmesini sağladığını, davaya konu icra takibinin her iki dayanağının tüm sayfalarındaki imzaların birbiri ile örtüştüğünü, ancak davacının bahsettiği gibi söz konusu belgelerdeki imzaların davacıya ait olup olmadığının tespitini yapabilmelerinin mümkün olmadığını, ancak 9 sayfalık Kredi Genel Sözleşmesi ve 1 sayfa ön bildirim tutanağındaki her sayfada yapılan yüzeysel incelemede imzaların aynı olduğunun anlaşıldığını, ayrıca davaya konu kredi genel sözleşmesinin İcra İflas kanunu 38....
. - K A R A R - Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yaptığını, icra takibinin dayandığı kredi sözleşmesindeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını ileri sürerek icra takibinden dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili bankanın dava tarihinden önce davacı hakkında yaptığı icra takibinden vazgeçtiğini belirterek davanın konusuz kalmasından dolayı reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı bankanın davacı aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak yaptığı icra takibinden 18.04.2011 tarihinde vazgeçtiği, davacının 06.06.2011 tarihinden itibaren basit bir araştırma ile hakkındaki takipten vazgeçildiğini öğrenebileceği gerekçesiyle davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
nın asıl borçlu, Serkan Kundakçı ve Şahin Kundura'nın ise kefil olarak genel kredi sözleşmesini imzaladığı, borçlu ile kefiller hakkında kredi riskleri konusunda araştırma yapıldığı ancak davacının kefil olarak sözleşme imzalanırken bildirilmediği her ne kadar davacının sözleşmenin 64. ve 63. sayfasında kefiller bölümünde imzası var ise de kefilin kredi sözleşmesinden dolayı borcunun olabilmesi için kefil olunan miktarın açıkça yazılmış olması gerekir iken yalnızca diğer kefiller ...Ltd.Şti'nin 60.000,00 TL kefalet limiti bulunduğuna dair imzalarının olduğu, davacı ...'...
Şti. ile davalı banka arasında 30.10.2006 tarihinde imzalanan 150.000,00 TL limitli genel kredi ve teminat sözleşmesinde davacının müteselsil kefil olduğu, işbu sözleşmenin süresiz düzenlendiği, kefilin kredi sözleşmesi kurulurken kendisine kefaletten kurtulma olanağı veren haklarından peşinen feragat edebileceği, davacının imzasını taşıyan 30.10.2006 tarihli sözleşmeden dolayı kefaletten vazgeçtiğine ilişkin ihtarnameye dayalı olarak borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, yaptırılan incelemede davacının kefalet imzasını taşıyan 30.10.2006 tarihli sözleşmeden dolayı borçlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2) Davacı imzası bulunan 30.10.2006 tarihli kredi sözleşmesine kefaletinden...
- K A R A R - Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, dayanak sözleşmede müvekkilinin kefil olduğuna ilişkin belgelerin geçersiz olduğunu, geçersiz belgeye istinaden müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsilen kefil olarak sorumlu olamayacağını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, takibin müvekkili yönünden iptalini ve kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini ve icra inkar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir....
İlk derece mahkemesince, iddia, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin sadece 17.09.2008 tarihli 100.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza attığı ve şekli açıdan halen geçerli kefalet yükümlülüğünün bulunduğu, kefile gönderilen kat ihtarının tebliğine ilişkin dosyaya evrak sunulmadığı, dolayısı ile kefilin temerrüdünün ödeme emrinin tebliği ile başladığının kabulü gerektiği, davalı kefilin, davaya konu edilen alacaklardan, 17.09.2008 ve 12.05.2011 düzenleme tarihli sırasıyla 7.000,00 TL ve 1.750.00 TL'lik teminat mektuplarının davacı bankaca tazmin edilmesi nedeniyle toplam 8.750,00 TL'den sorumlu olduğu, dava dışı kredi müşterisine teslim edilen 3 adet çekten kaynaklanan 3.600,00 TL depo talebinin kredi sözleşmesinde buna dair açık bir düzenleme ve hüküm bulunmaması nedeniyle emsal Yargıtay kararları uyarıca kefil davalıdan talep edilemeyeceği, şirket kredi kartından kaynaklı alacağın genel kredi sözleşmesinin 29.maddesi...
. - K A R A R - Davacı, davalı banka tarafından dört ayrı icra dosyasında Tarımsal Kredi Sözleşmesine dayalı olarak aleyhine takip başlatılmış ise de, ilgili sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda takiplerin dayanağını oluşturan kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, anılan sözleşme nedeniyle davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 23.2.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....