WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kredi aldığı T. Emlak Bankası A.Ş. ile alacak borç ilişkisi kalmadığına dair herhangi bir ibraname veya protokol düzenlenmediği, 2.616,00 TL den oluşan kredi tutarının davacının eşi...' in hesabına virman yapılmış olması sebebiyle davacının kredi borcundan kurtulmasının mümkün bulunmadığı, kredi sözleşmesine göre, davacının, dava konusu sözleşmeye müşterek ve müteselsil borçlu olarak kefil sıfatıyla imza attığı ve kooperatif üyeliğinin devam ettiği, üyeliğinin devri sonucunda kredi borcunun da daireyi alan kişiye devredilmeyeceği, davacının, kefalet limiti kapsamında sorumlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kooperatif tarafından konut finansmanı için üyeleri ile birlikte imzalanan kredi sözleşmesi nedeniyle, davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir....

    - K A R A R - Davacı vekili; davalı banka tarafından müvekkili ve müvekkilinin boşandığı eşi hakkında kredi kartı borcuna dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin herhangi bir kredi kartı talebi olmadığını ve kredi kartı almadığını belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; müvekkili banka ile davacı ve davacının dava dışı eşi arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca ... nolu ek kredi kartının davacıya verildiğini, bu kart ile yapılan harcamaların ödenmemesi nedeniyle icra takibi yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; ...'nün cevabi yazısında davacının imzasını taşıyan ve davacı ile yapılan bir kredi kartı sözleşmesinin mevcut olmadığının, dava konusu ... nolu kredi kartının dava dışı ...'...

      E.sas sayılı takip dosyasının ve davacının mükerrer takip iddiasının incelenmemesi nedeniyle yapılan ek inceleme sonucu düzenlenen 05.02.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; davalı bankanın Genel Kredi Sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayalı aldığı teminat senedi üzerinden kullandırılmış olan aynı kredi alacağı için ayrı ayrı takip yaptığı, takibin mükerrer açılmış olduğu, ilk takip Genel Kredi Sözleşmesine dayalı açılmış olmakla 02.05.2008 tarihli ... Esas sayılı icra takibinin esas alınması gerektiği kanaati açıklanmıştır....

        borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, bilindiği üzere genel kredi sözleşmelerinin çerçeve sözleşmeler olduğunu, bu sözleşmeye dayanılarak borçlu ile tekrar sözleşme yapmaya gerek olmaksızın birden çok kredi verildiğini, kredi alanın birden fazla genel kredi sözleşmesi imzaladığını, ancak kefil sadece bir genel kredi sözleşmesine kefil olmuş ise sadece kefil olduğu genel kredi sözleşmesi ile sorumlu tutulabileceğini (Yargıtay 19....

          Davalı vekili, sermaye piyasaları işlemlerinin tüketici mahkemesi görev alanına girmediğini, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 48. maddesinde belirtilen ''kredi sayılan haller arasında vadeli işleme ve opsiyon sözleşmelerinin de dahil edilmesi nedeniyle davacıya genel kredi sözleşmesi imzalatıldığını, iş bu davanın asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin ''... ve ... Sözleşmesi''(Genel kredi sözleşmesi) olduğu, davacı ile banka arasındaki alacaktan kaynaklı uyuşmazlığın bu haliyle 6502 sayılı Yasa'nın 3/I maddesi ve aynı yasanın 73. maddesinde tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlığa ilişkin dava olmadığı gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir....

            İş Mahkemesi Dava, Kurum işleminin iptali, boçlu olmadığının tespiti, ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile ödenmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

              CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafça kısmen borçlu olmadığının tespiti talepli olarak açılan bu dava 17/05/2022 tarihinde açıldığını, İcra takibinin 2003 yılında yapıldığını ve kesinleştiğini, İcra takibine konu kredi sözleşmeleri ise 2003 yılından evvel muhtelif tarihlerde imzalandığını, Genel Kredi Sözleşmelerinden kaynaklı itiraz ve davalar 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, Bu sebeple, davacı tarafından açılan davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından .... İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı dosyasına kısmen borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş olup, söz konusu icra dosyası dayanağı genel Kredi Sözleşmesi olduğunu, genel Kredi Sözleşmelerine ilişkin davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, iş bu davanın görevsiz mahkeme de açılması sebebiyle Görevsizlik Kararı Verilerek dosyanın Görevli Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini, .... İcra Müdürlüğü ......

                İcra Müdürlüğünündeki takibin ise Koray İnşaatın borcuna kefilliğinden kaynaklı olduğu, her iki icra takibinin başlangıç tarihleri ile davacının davalı aleyhine açmış olduğu eldeki bu davanın ve birleşen dosyadaki davanın açılış tarihlerinin dikkat çekici olduğu, müteselsil kefalet sözleşmesine imza atan davalı Bankanın güven verip, asıl borçluya kredi kullandırmasından sonra davacının kefalet sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmesinin MK 2' ye göre hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının salt genel kredi sözleşmesindeki kefaletinin geçersizliğine dayalı olarak dava açmasına genel kredi sözleşmesindeki kefaletinin geçersizliğine dayalı olarak dava açmasına genel kredi sözleşmesindeki dava dışı şirketin davalı bankaya olan borcunun miktarına yönelik bir ihtilaf bulunmamasına, davaya konu takibin genel kredi sözleşmesine değil bonoya bağlı olup bonoda davalının asıl borçlu olmasına ve bono bedelinin ödendiğinin de iddia ve ispat edilmemesine göre sonuca gitmek...

                Bölge Adliye Mahkemesince, davalıların kefil sıfatıyla yer aldıkları 25.01.2008 tarihli genel kredi sözleşmesine dayandırılarak kullandırılan kredilerin 17.08.2009 tarihinde tahsil edilerek kapatılmış olması, davalıların takip konusu borcun kaynağını teşkil eden 20.01.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefalet imzalarının bulunmaması nedeniyle takibe konu alacaktan sorumlu tutulmaları mümkün olmadığından ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik kararında bir isabetsizlik görülmediği, diğer taraftan davacı banka ile dava dışı Deka Madencilik Tur. Oto. İnş. Nakl. Gıda. Tic. San. Ltd. Şti. arasında birden fazla sözleşme bulunduğu ve davacı bankanın icra takibinde kötü niyetli olduğu hususunda dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....

                  . - 2020/289 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı asil, davalı bankaca kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı olarak aleyhine takip başlatılmış ise de kendisinin 30.06.2005 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığını, diğer kredi sözleşmesinde imzası olmamasına rağmen kredi asıl borçlularıyla akraba olması nedeniyle sorumlu tutulmak istendiğini ileri sürerek, 2007/1337 sayılı icra dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Girişim Varlık Yönetimi A.Ş. vekili, davacının takibe konu kredi borcundan dolayı sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu