Sayılı ceza davası neticesi o dönemki müvekkil banka personeli hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik isnadıyla açılan ceza davası neticelenmiş ve banka personeli hakkında herhangi bir mahkûmiyet hükmü kurulmadığını, bu nedenle davacı tarafın iddia ettiği üzere Genel Kredi Sözleşmelerindeki imzanın murisleri ...'a ait olmadığına ilişkin net ve kesin herhangi bir tespit bulunmadığını, ... mirasçılarının söz konusu sözleşmeler nedeniyle kefaletleri ve kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere sorumluluklarının devam ettiğini, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Dava, Antalya ...İcra Müdürlüğünün .../... E sayılı icra dosyası ile takibe konulan 03/10/2005 tarihli 5.000.000,00 TL bedelli ve 06/10/2005 tarihli 625.000,00 EURO bedelli genel kredi taahhütnamelerindeki imzanın davacı murisi ...'a ait olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır....
Şti. arasında 21/09/2006 tarihli 220.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiği, işbu genel kredi sözleşmesine davalı ...'ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğu, dava dışı asıl borçlunun genel kredi sözleşmesi uyarınca kendisine tahsis edilen nakdi kredileri kullandığı, ancak kredi borcunu sözleşmede gösterilen şekilde geri ödeyememesi üzerine alacağı temlik eden ... Bankası A.Ş.' nin ... 28....
Şti. ile davalı banka arasında 02.08.2011 ve 21.10.2011 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı ve bu sözleşmelerde davacının imzasının bulunmadığı, davacı tarafça imzalanan genel kredi sözleşmesi herhangi bir kredi borcuna hasredilmemiş olup, kredi borcu ödenmiş olsa bile kefil kefaletinden vazgeçmedikçe yeniden kullandırılan krediler için sorumluluğunun devam edeceği, bu nedenle davacının limit dahilinde dava dışı şirkete kullandırılan krediden sorumlu olması gerektiği, istirdat şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davacının kefalet imzası bulunmayan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak için takip yapılıp, haksız olarak davacıdan tahsilat yapıldığı iddiası ile menfi tespit istemine ilişkindir....
Davalı vekili; iki ayrı genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı ... Ltd. Şti.'ye kredi kullandırıldığını, davacıların müşterek borçlu müteselsil kefil olarak kredi borcundan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacıların imzalarının bulunduğu genel kredi sözleşmesinde kredi limitinin yazı ve rakamla yazılan kısımlarının farklı olduğu ve bu sayfada davacıların imzalarının bulunmadığı, sözleşmede limitin net olarak yazılmaması nedeniyle kefaletin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacıların takip nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, ayrıca koşulları oluşmadığından davacıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
TL'lik Genel Kredi Sözleşmesinde davalı müşterek borçlu ve müteselsil kefil ...'...
Asıl borçlu ...’ın banka ile akdettiği 08.09.2016 tarihli K2 000609630 no.lu Genel Kredi Sözleşmesi, Cari Hesap Kredi Sözleşmesi, davalı ...’e ait Genel Kredi Sözleşme eki kefaletname, eş muvafakati dosya içerisinde mevcut olduğundan kök raporda irdelenmiş ve gerekli açıklamalara yer verilmiştir. Davacı bankadan iş bu sözleşmeye istinaden kullandırılan kredilere ait hesap ekstreleri , ödeme planları alınarak kök rapor ekinde verilen belgelere ek olarak rapor ekinde tekrar sunulmuştur. 08.09.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçlu ...’a kullandırılan ve yapılandırılan krediler aşağıdaki gibi tespit edilmiştir. a-........ no.lu kredi hesabından 08.09.2016 tarihinde 15.500.-TL taksitli kredi kullandırılmış, ödeme planı davacı ... tarafından da imzalanmıştır.kredi 05.09.2017, 03.09.2018 ve 02.09.2019 tarihlerinde 7.298.94-TL Taksitle ödenmek üzere 36 ay geri ödeme planına bağlanmıştır....
ın eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ise de; mahkemece iş bu dava dosyasında aldırılan,15.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalı ...'a ait olduğunun tespit edildiğini, Mahkemece çelişkilerin giderilmesi amacıyla ATK Genel Kurulundan rapor aldırılmak üzere ATK'na müzekkere yazılmış olup, 10.12.2013 tarihli ATK raporunda, inceleme konusu "Genel Kredi Sözleşmesi"nde ...'a atfen atılı imzalar ile ...'ın yeni gelen mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların ...'ın eli ürünü olduğunun saptandığını, bu nedenlerle çelişkilerin giderilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar....
Yargılama aşamasında grafolog bilirkişiden alınan raporda, 03/09/2013 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefalet tarihi, kefalet limiti, kefilin adı ve adresi kısımlarındaki yazının davacı eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Davacı yan, genel kredi sözleşmesindeki kefalet limiti ve kefalet tarihindeki yazıların eli ürünü olmadığını, kambiyo senedinin genel kredi sözleşmesi evrakları arasında boş olarak imzalatıldığını, teminat niteliği bulunduğunu, geçerliliğinin kefaletin geçerliliğine bağlı olduğunu, bu nedenle bonoya ve genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ayrı ayrı başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiştir....
Yargılama aşamasında grafolog bilirkişiden alınan raporda, 03/09/2013 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefalet tarihi, kefalet limiti, kefilin adı ve adresi kısımlarındaki yazının davacı eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Davacı yan, genel kredi sözleşmesindeki kefalet limiti ve kefalet tarihindeki yazıların eli ürünü olmadığını, kambiyo senedinin genel kredi sözleşmesi evrakları arasında boş olarak imzalatıldığını, teminat niteliği bulunduğunu, geçerliliğinin kefaletin geçerliliğine bağlı olduğunu, bu nedenle bonoya ve genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ayrı ayrı başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiştir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafça kısmen borçlu olmadığının tespiti talepli olarak açılan bu dava 17/05/2022 tarihinde açıldığını, İcra takibinin 2003 yılında yapıldığını ve kesinleştiğini, İcra takibine konu kredi sözleşmeleri ise 2003 yılından evvel muhtelif tarihlerde imzalandığını, Genel Kredi Sözleşmelerinden kaynaklı itiraz ve davalar 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, Bu sebeple, davacı tarafından açılan davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından .... İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı dosyasına kısmen borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş olup, söz konusu icra dosyası dayanağı genel Kredi Sözleşmesi olduğunu, genel Kredi Sözleşmelerine ilişkin davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, iş bu davanın görevsiz mahkeme de açılması sebebiyle Görevsizlik Kararı Verilerek dosyanın Görevli Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini, .... İcra Müdürlüğü ......