Dava, icra takibine konu genel kredi sözleşmesinden borçlu olunmadığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Bu nedenle mahkemece takip konusu genel kredi sözleşmesinden dolayı davacı tarafın borcu olup olmadığı incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, takip ve dava konusu olmayan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı borç bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, bilirkişi raporunda sadece 4 adet genel kredi sözleşmesi incelenmiş, icra dosyasına sunulan diğer 2 genel kredi sözleşmesi yönünden inceleme yapılmadığı gibi, görüş de bildirilmemiştir. Bu durumda mahkemece, icra dosyasına sunulan tüm genel kredi sözleşmelerinin eksik olan sayfaları da getirtilmek suretiyle bilirkişiye incelettirilip, bu inceleme sonucuna göre davalının zamanaşımı def'i de değerlendirilmek suretiyle ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, bu raporda özellikle takip konusu teminat mektubu ve çeklerin hangi genel kredi sözleşmesi kapsamında verildiği de tespit ettirilerek deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kurumu raporu doğrultusunda takibe konu genel kredi sözleşmesi altındaki asıl borçlu imzasının davacıya ait olmadığı, bu nedenle davacının takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,ancak davalı bankanın takibe geçmesinde ve kredi kullandırılmasında kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması gerekçesiyle davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava genel kredi sözleşmesinde ve kredi ödeme dekontunda bulunan imza inkarına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.Davacı taraf imzaların kendisine ait olmadığını söylemiş,mahkemece aldırılan ... Kurumu raporuda bu hususu teyit etmiştir....
Dava, takipten sonra açılan takibe konu borçtan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir. Her ne kadar itirazın iptali ve menfi tespit davalarında takibe sıkı sıkıya bağlılık ilkesi geçerli ise de, davaya konu takip talebinde dayanak olarak gösterilen 11/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin hiç mevcut olmadığı ve taraflar arasında 30/09/2009 tarihli tek bir genel kredi sözleşmesi bulunduğu ihtilafsız olduğundan mahkemece, söz konusu yanlışın maddi hataya dayalı olduğu kabul edilerek işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
kredi riskimizin bulunmaması halinde ise bankanızın kredinin kullandırıldığı tarih ile temerrüt tarihi arasındaki süre için nakdi ticari kredilere uyguladığı en yüksek kredi faiz oranının iki katı tutarında temerrüt faizi uygulamasını kredi asıl borçlusu konumundaki davacı şirketin kabul ve beyan ettiği, yine taraflar arasında imzalanan 19/09/2012 tarihli ve 46.250,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesinin 5.13.16.maddesinde ve ayrıca teminat mektuplarının nakde tazmin edilmesi halinde Genel Kredi Taahhütnamesinin 4/V maddesinin (a) paragrafı ile genel kredi sözleşmesinin 2.7.1....
Bankası Suluova Şubesi ile dava dışı ... arasında düzenlenen 13.09.2011 tarihli genel kredi sözleşmesine davacının 20.000 TL limitle kefil olduğu, bu kredi sözleşmesine dayalı olarak dava dışı borçluya kredi açılıp kullandırıldığı ve bu kredi cari hesabının 03.08.2012 tarihinde tamamen kapatıldığı tespit edilmiştir. Bu kredi kapandıktan sonra asıl borçlu ...'in yeni kredi kullanmak üzere banka ile görüştüğü, tamamen ayrı ve yeni bir kredi kullandığı, son kullanılan kredi ile ilgili ayrı bir genel kredi sözleşmesi imzalandığı ve bu son sözleşmede davacının herhangi bir kefaletinin bulunmadığı belirlenmiştir. Buna rağmen davalı banka şubesinin sistem üzerinde takip aşamasına geçerken hesap kat ihtarında davacının da kefilmiş gibi gösterilerek ihtar gönderdiği tespit edilmiştir....
Açıklanan nedenlerle; davacı borçlu tarafından işbu menfi tespit davasında, davacının açıkça ve ayrıca genel kredi sözleşmesi altındaki müteselsil kefil olduğuna yönelik imzasını inkar ettiği, genel kredi sözleşmesindeki müteselsil kefil olarak atfen atılan imzanın kendisine ait olmadığını savunması karşısında; taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ilişkisinin varlığını ve alacaklı olduğu iddia eden davalı alacaklının hem akdi ilişkinin hem de alacağının varlığını ispatla yükümlü olduğu, bu kapsamda davalı alacaklının genel kredi sözleşmesindeki davacı kefile ait imzanın onun eli ürünü ve davacıya ait olduğunu ispat etmesi gerektiği, ancak yargılama sürecinde mahkememizce gösterilen tüm özen ve çabaya rağmen genel kredi sözleşmesi asıllarının dosyaya ibraz edilmediği, bu hususta bir çok kez süre verildiği ve 17/02/2023 tarihli duruşmada son kez 4 haftalık kesin süre verildiği ve bunun sonuçlarının hatırlatıldığı, davalı tarafından genel kredi sözleşmesi asıllarının dosyaya ibraz edilememesi...
Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, genel kredi sözleşmesinin 41.1 maddesi uyarınca davacının, dava dışı asıl borçlunun davalı banka ile yapmış olduğu ve ileride yapacağı işlemlere "kefil olmayı" kabul ettiği, bu durumda davacı kefilin, genel kredi sözleşmesinde yazılı ve hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde sorumluluğunun belirlendiği, böylece davalı bankanın dava dışı borçlu ... hakkında genel kredi sözleşmesi dışında oluşan (kredi kartı kullanımı ve tüketici kredisi kullanımından kaynaklı olarak) doğan alacakları hakkında davacı hakkında icra takibi yapmakta haklı olduğu, bu takip dosyalarında da davacı kefilin kefalet limiti kapsamında ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı, davalı banka ile dava dışı ... arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalamıştır....
Yargıtay bozma ilamından sonra banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle alınan bilirkişi ek raporu ile dava konusu icra takibi ile tahsili talep edilen alacağın 05/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı tespit edildiği gibi, davacı banka genel müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından da davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 05/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi dışında imzalanan başka bir genel kredi sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmıştır. İstinaf yargılaması sırasında davacı banka genel müdürlüğe yazılan müzekkere cevabında davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında akdedilen 13/11/2014 tarihli sözleşmenin son sayfasının da gönderildiği görülmüştür....
Yargıtay bozma ilamından sonra banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle alınan bilirkişi ek raporu ile dava konusu icra takibi ile tahsili talep edilen alacağın 05/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı tespit edildiği gibi, davacı banka genel müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından da davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 05/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi dışında imzalanan başka bir genel kredi sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmıştır. İstinaf yargılaması sırasında davacı banka genel müdürlüğe yazılan müzekkere cevabında davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında akdedilen 13/11/2014 tarihli sözleşmenin son sayfasının da gönderildiği görülmüştür....