Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava; İİK'nun 72 maddesine dayalı açılmış olup, genel kredi ve kefalet sözleşmesine dayalı olarak davacılar aleyhine başlatılmış ve kesinleşmiş takipten ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili; dava dışı kredi lehdarı şirket ile bağıtlanan 07/05/2015 tarihli genel kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza atan davacıların eşlerinin muvafakatlerinin alınmaması nedeniyle kefaletlerin geçerli olmadığını, bu sözleşmenin esasında 2013 tarihinde yapıldığını; ancak davalı tarafça genel kredi sözleşmesi tarihinin sonradan doldurulduğunu ileri sürmüş, davalı vekili, davacıların kefalet sözleşmesini imzaladıkları tarihte şirket ortağı olduklarını, TBK'nun sözleşme tarihinde yürürlükte olan 584 maddesi uyarınca eş rızasının gerekli olmadığını savunmuştur....

İSTİNAF BAŞVURU : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında görülen genel kredi sözleşmesinde kefalet altındaki imzanın inkarına dayalı menfi tespit istemine ilişkin Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/532 esas sayılı dosyasında rapora karşı itirazlarının değerlendirilmediğini ve mahkemece kararının kesinleşmediğini beyanla kararın kaldırılmasını talep edilmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Muğla 1....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, Genel Kredi Sözleşmesine ilişkin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan davacının icra dosyasına yapılan ödemenin iadesine ilişkin istirdat davasıdır. Davalı banka ile dava dışı .... Şti arasında 28.02.2012 düzenleme tarihli 32.500.-TL limitli Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığı, Kredi Genel Sözleşmesini davacı ...' ın dava dışı ... ve ... müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, her birinin kefalet limitinin 32.500.-TL olarak belirlendiği, sözleşmeye istinaden dava dışı şirkete kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine davalı banka tarafından kredi hesabı kat edilerek borçlulara ihtarname keşide edildiği, davalı banka tarafından İhtar sonrası davacı ve dava dışı borçlular aleyhine İzmir ... İcra Müdürlüğünün ... E....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -KARAR- Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih ve 2013/1 sayılı Kararı'nın dayanağı olan 2797 sayılı Yargıtay Yasası'nın 14. maddesini değiştiren 6110 sayılı Yasa'nın 8. maddesinde, daireler arası iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirmenin esas alınacağı öngörülmüştür. Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taraflar arasındaki eser sözleşmesine dayalı olarak verilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 15. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      in imzasının olması gereken yerdeki imzanın ...’e, davacı ...’e, asıl borçluya ve davalı banka çalışanına ait olmadığının tespit edildiği, her ne kadar kredi sözleşmesindeki eş muvafakatnamesinin kim tarafından imzalandığı tespit edilememiş ise de müteselsil kefalet sözleşmesine imza atan davacının, davalı bankaya güven verip davalı bankanın asıl borçluya kredi kullandırmasından sonra kefalet sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmesinin ve kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten dava tarihine kadar sessiz kalmasının TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinafa başvurulmuştur....

        Hukuk Dairesi Davacı asıl davada, davalı banka tarafından 16/11/2007 tarihli 95.000,00 TL bedelli Sabit Faizli Konut Finansman Kredisi Sözleşmesine dayalı olarak, davalı bankada bulunan emekli maaşı hesabından kesinti yapıldığını, kesintinin dayanağı olan sözleşme gereğince kredi çekmediğini, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek, dava konusu kredi sözleşmesi gereğince davalıya borçlu olmadığının tespiti ile kendisinden kredi sözleşmesi gereğince tahsil edilen paraların yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini istemiş; 16/11/2007 tarihli ıslah dilekçesiyle, imzanın kendisinin eli ürünü olmadığının tespitine, emekli maaş hesabından yapılan kesinti işleminin durdurulmasına, bundan sonra kesinti yapılmamasına, 16/11/2007 tarihinden itibaren yapılan haksız kesintilerin iadesine karar verilmesini istemiş; birleşen davada ise, dava konusu kredi sözleşmesi gereğince 16/11/2007-18/07/2014 tarihleri arasında emekli maaş hesabından yapılan 35.687,03 TL kesintinin...

          faiz borcu olduğunu ifade ettiğini, şirket yetkililerinin alınacak taşınmaz hissesinin ipotek edilmesi ile kredi kullanılacağını ipotek yapılmadan kredi tahsisinin nasıl yapıldığının kendi tasarruflarına sunulmayan paranın nasıl faizini talep ettiklerini, kredi tahsisinden neden haberdar olmadıklarını sorduklarını, tasarruflarına sunulmayan paranın faizinin talep edilemeyeceğini ileri sürerek davalı bankanın müvekkili şirkete gönderdiği ihtara verdiği cevapta tanımladığı 20/02/2017 tarihli genel kredi teminat sözlmeşmesine dayalı olarak kullandırdığını iddia ettiği krediden ve istenilen 102.500,00.TL faizden borçlu olmadığının, davalı bankadan kredi kullanmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            - K A R A R - Davacı vekili, davalı yanca müvekkili aleyhine kredi sözleşmesine dayalı takip yapılmış ise de, müvekkilinin kredi kullanmadığını belirterek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili uyuşmazlığın tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklandığını bildirerek görev itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece uyuşmazlığa konu sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığının bilirkişi raporuyla saptandığı gerekçesiyle davacı yanca kanıtlanan davanın kabulüne, takibe konu borçtan dolayı davacının sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlığın 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasanın 10. maddesinde düzenlenmiş olan tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Anılan yasanın 23. maddesine göre bu kanunun uygulanmasından ... uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılır....

              Şti. ile davalı temlik eden banka arasında yapılmış Kredi Çerçeve Sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığını, diğer müvekkillerinin kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, müvekkillerinin kullandırılan kredilerden dolayı borçlu olmadıklarını, kredi sözleşmesinin usulüne uygun olmadığını, müvekkilleri tarafından yapılan ödemelerin borçtan mahsup edilmediğini, buna rağmen .... İcra Müdürlüğü'nün ... E sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, yine kredi borcuna istinaden verilen bononun doldurularak ... 17. İcra Müdürlüğü'nün ... E sayılı dosyasından takibe konulduğunu, müvekkillerinin takiplerden dolayı borçlu olmadığını, her halükarda talep edilen faiz oranlarının fahiş olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazla ödemelerin iadesine, takiplerin iptaline, davalının tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Şti. ile temlik eden banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davacının kefil olduğunu ve kullandırılan kredinin geri ödendiğini, davacının şirket hisselerini devretmesi nedeniyle kefillikten caydığını bankaya bildirdiğini, bankanın borçlu şirket ile yeni sözleşme imzaladıktan ve yeni kefiller alındıktan sonra yeni sözleşmeye istinaden kredi kullandırdığını, davacının yeni kullandırılan krediden dolayı kefalet sorumluluğu bulunmadığından teminat senedinin takibe konulmasının haksız olduğunu ileri sürerek, 21.08.2007 tanzim tarihli, 300.000.- TL tutarlı bonoya istinaden ... 13. İcra Müdürlüğü’nün 2011/8056 E. sayılı dosyası ile başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı temlik alan ... Varlık Yönetim A.Ş. vekili, ... 13. İcra Müdürlüğü’nün 2011/8056 E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibine konu 01.06.2010 vadeli 300.000.- TL tutarlı bononun, Domino .... Ltd....

                  UYAP Entegrasyonu