Davalı vekili, dava dışı şirketin davalı bankadan genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kredi kullandığını, davacının anılan bu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, bonoların vadesinde ödenmediğini, icra takibi başlatılan her iki bononun borçlularının farklı olduğunu, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takipte bulunduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda; davalının aynı kredi borcu için verilen senetlerden dolayı farklı icra dosyaları ile icra takibi yaptığı, davacının haciz tehdidi altında bulunması nedeniyle bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu, alınan bilirkişi raporlarında da davacı bankanın toplam alacağının 1.025.865,99 TL olduğu, davacının davasında haklı olduğu gerekçesi ile, davanın kabulü ile Mersin 1.İcra Müdürlüğü'nün 2014/10539 E sayılı dosyasından dolayı davacının davalıya 500.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....
Şubesi ile davalı kredi lehtarı ... arasında ... tarih 100.000,00 TL. limitli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi bağıtlandığı, sözleşme limitinin bila tarih sözleşmeyle 50.000,00 TL ve yine bila tarih ikinci bir ek sözleşmeyle 29.000,00 TL. arttırılarak toplam limitin 179.000,00 TL. bulunduğu, Davacı bankanın dava dışı asıl kredi lehtarı ...’e yukarıda belirtilen sözleşmeler çerçevesinde açtığı ve kullandırdığı dava ve takip konusu yapılan kredi işlemleri ... tarihinde kullandırılan ... numaralı 99.500,00 TL. tutarındaki taksitli ticari kredi ve banka nezdindeki ... numaralı vadesiz mevduat hesabı üzerinden borçlu cari hesap şeklinde işlem gören ... tarihinden itibaren 500,00 TL. limiti dahilinde kullandırılan kredili mevduat hesabı kredisi olduğu, Genel Kredi sözleşmesine bağlı olarak düzenlenen bila tarih kefalet sözleşmesinde, mevcut ve gelecekteki diğer kredilerden bağımsız olarak davalı ... imzasıyla 179.000,00 TL. üzerinden müteselsil kefil olunduğu, davalının eşi ... imzasıyla...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, " ...davalıların kefil olduğu kredi sözleşmesinde süre bulunmadığı için sözleşmenin süresiz olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda kredi sözleşmesi ile verilen kredinin ödenerek borcun kapatılması sözleşmeyi sona erdirmez ve bu sözleşme ile borçluya yeniden kredi kullandırılması halinde kefilin de sorumluluğu devam eder. Kural olarak süresiz genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerde cari hesap şeklindeki kredi hesabının devam eden süreçte bir noktada (0) olması tek yanlı olarak kefaleti sona erdirmez ve aynı sözleşmeye dayalı olarak yeniden kredi verilmesi durumunda kefil, kefalet limiti kapsamında borçtan sorumlu olur....
"Davalının müteselsil kefil olduğu 18.03.2010 tarihli sözleşmeye dayandırılarak kullandırılan kredinin tamamen ödendiği, sonradan kullandırılan kredilerin 26.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine dayanılarak kullandırıldığı, 26.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalının müteselsil kefil olarak sorumluluğunun bulunmadığı, bu sözleşmeye dayalı kredi işlemlerinin yeni bir kredi işlemi olduğundan davalının yeni kredi ilişkisinden kaynaklanan takip konusu alacak ile ilgili sorumluluğu bulunmadığı"(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4873 E, 2021/585K)' nı işaret eden Yargıtay kararı da kefilin hangi kefalet sözleşmesine kefil olduğu olgusuna dayanılarak ortaya konulan bir içtihat olup bu uygulamanın gerekçesi de kefil olunan kredi sözleşmesinin belirli olmasından kaynaklanmaktadır. Belirlilik ilkesinin uygulanmadığı hallerde kefil olunmayan veyahut olunmak istenmeyen sözleşmelerden dahi kefilin sorumluluğu gündeme gelebilecektir....
ın davalı ile akdettiği 28.11.1996 tarih ve 87 nolu tarımsal kredi genel sözleşmesine kefil sıfatı ile imza attığı, sözkonusu kredi borcunun asıl borçlu tarafından 1999 yılı içerisinde ödenip, bankadan ibra belgesi verilmesine rağmen davalı bankanın kötüniyetli olarak yeni kullandığı krediye istinaden müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, söz konusu krediden müvekkilinin sorumlu olmadığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacının kefil olduğu 21.11.1996 tarihli ve 87 nolu Tarımsal Kredi Genel sözleşmesine istinaden 1999 yılında dava dışı ...'a kredi kullandırıldığını, davacının sözkonusu kredi borcundan sorumlu olup, alacaklarını tahsil için icra takibine girişildiğini, davacının takibe itiraz etmediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davalı banka tarafından dava dışı ...'...
. - K A R A R - Davacı vekili, davalı yanca Tarımsal Krediler İkraz Sözleşmesine dayalı olarak kredi borcunun tahsili amacıyla müvekkilinden talepte bulunulmuş ise de, müvekkilince herhangi bir sözleşme imzalanmadığını belirterek, sözleşme üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığının ve ayrıca müvekkilinin bu sözleşme nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur....
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bonoya dayalı olarak başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı ile dava dışı ... Ltd.Şti. Arasında 19.09.2011 tarihinde genel kredi sözleşmesi düzenlendiği ve bu genel kredi sözleşmesine davacının 500.000 TL limitle kefil olduğu sabittir. Genel kredi sözleşmesiyle aynı tarihte düzenlenen 19.09.2011 tarihinde düzenlenen 10.08.2017 ödeme tarihli 250.000 TL bedelli bono, borçlu şirket tarafından bankaya verilmiş, bonoda davacı ve diğer kefilin aval veren sıfatıyla imzasının bulunduğu anlaşılmıştır....
Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine başlattıkları ilamsız icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, müvekkilinin takibe dayanak yapılan 07.08.2012 tarihli genel kredi sözleşmesine kefaletinin bulunmadığını, sadece eşi olan diğer kefilin kefaletine yazılı olarak muvafakat verdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı banka ile dava dışı şirket arasında 07/08/2012 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, kredi sözleşmesinde davalının sonradan boşandığı eşi ...'...
Buna göre davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile başlatılan takibin iptaline, kötü niyet tazminatının ise reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının davasının kabulü ile; Davacının 08.09.2005 tarih ve ... hesap numaralı "Genel Kredi Sözleşmesi" ile ... İcra Müdürlüğünün 2018/... E....
Genel kredi sözleşmesi, kredi kullandırıldığına dair sunulan belgeler, dosya içeriği ve şube kayıtlarında bulunan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Yapılan inceleme ile kullandırılan kredi miktarı ve her bir kredi yönünden davacının alacaklı olduğu miktar ayrı ayrı tespit edilmiştir. Bundan sonra kullanılan kredinin ödendiğinin ispat yükü davalı üzerindedir. Davalı ödenmemiş kredi borcunu ödendiğine dair delil sözleşmeleri ve HMK hükümleri uyarınca ödemeye dair herhangi bir yazılı (makbuz ve dekont örnekleri vb) delil sunamamıştır. Sözleşmenin 11. Maddesi uyarınca davalılar 12.060,00 TL gayrinakdi alacaktan sorumlu tutulmuştur....