29/07/2020 tarihli K1000000493 numaralı genel kredi sözleşmesi ve 18/06/2014 tarihli K200135859 numaralı genel kredi sözleşmesi olduğu, ayrıca 30/03/2017 tarihli kefalet sözleşmesi bulunmakta olup, bu sözleşme ile 18/06/2014 tarihli GKS sözleşmesinin limiti arttırıldığı, her üç sözleşme tarihinde de davacının evli olduğu ancak eş rızasının bulunmadığı anlaşılmıştır....
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dava; genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede; Ankara 16....
-TL ve ayrıca bedeli nakden ahzolunmuştur şeklinde doldurduğunu, bu suretle müvekkilinin açığa imzasını kötüye kullandığını, davalı bankanın dava konusu bonoya istinaden yapabileceği takibin yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasının elzem olduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir talebinin teminatsız olarak kabulü ile dava konusu bonoya istinaden yapılacak muhtemel icra takiplerinin durdurulmasına, davanın kabulü ile kesin hükümsüz kefalet sözleşmesine dayalı, gerçeğe ve hukuka aykırı doldurulan bono dolayısıyla müvekkilinin davalı bankaya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş; ıslah dilekçesi ile bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, davalı bankanın başlattığı icra takibinin iptali ile %20’den az olmayan kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirlenmesinin ihtisaslaştırma sağlanarak hükümlerde, doğruluk ve yargılamaya hız kazandırılması olduğundan, yasadaki ... düzenlemenin çok geniş bir yoruma tabi tutulmayarak, sadece Bankalar Yasasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, bankanın taraf olması durumunda uygulama yeri bulunduğu, diğer bankalar ile fon ve fona devredilen bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarının çözüm yerinin yasada belirtilen Ticaret Mahkemeleri olacağı” kabul edildiğine ve somut olayda uyuşmazlık nedeni alacağın davacı banka ile davalılar arasında imzalanan tüketici kredi sözleşmesine dayalı zamanında ödenmeyen alacaktan kaynaklanması sebebiyle davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
. - 2019/533 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, genel kredi sözleşmesine dayanarak davalı bankanın davacı aleyhine icra takibine başlattığını, davacının davalı bankadan kredi kullanmadığını, sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığını, banka çalışanı ...’in sahte belgelerle söz konusu krediyi kendisinin kullandığını ileri sürerek, davacının borçlu olmadığının tespitini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yerel mahkemece uyulan bozma ilamında; “ Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu bononun, davacının 20.000 TL kefalet limiti ile kefil olarak imzaladığı banka kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, teminat altına alınan kredi borcunun tamamen ödenip ödenmediği, kefilin kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumluluğu ilkesi uyarınca ödeme yapıp yapmadığı, dolayısıyla dava konusu senedin teminat fonksiyonunu devam ettirip ettirmediği noktalarında toplanmaktadır. Kredi borcuna karşılık bir kısım ödeme yapılmış ise de bu ödemelerin kimin tarafından yapıldığı ve davacının kefaletinin teminatı olarak verilen bononun akibeti konusunda araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı Şevket Korkmaz ile davalı banka arasında tanzim ve imza olunan 26/01/2009 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden dava dışı Şevket Korkmaz'a kredi hesabı açıldığı ve kullanıldığını, davacı T1 iş bu genel kredi sözleşmesine istinaden dava dışı Şevket Korkmaz'a kredi hesabı açılmış ve kullandırıldığını, davacı T1 iş bu genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, davalı banka ile imzalanan 26/01/2009 tarihli genel kredi közleşmesi hükümlerine aykırı olarak borçlarını yerine getirmeyen davacı ve dava dışı 3. şahsa Zonguldak 2....
- K A R A R - Davacı vekili; davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu ... arasında düzenlenen 01.11.2005 tarihli genel kredi sözleşmesine müvekkili ...'in müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu ileri sürülerek müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı kredi sözleşmesinin incelenmesinde gerek sözleşmenin birinci sayfasındaki kredi limitinin ve gerekse kredi sözleşmesinin altmış beşinci sayfasındaki kefilin sorumluluğunu gösteren limitin bulunmadığını, sözleşmenin kefalet limitsiz olarak düzenlendiğini, kefalet limitlerinin sonradan doldurulduğunu, bu nedenle sözleşmenin müvekkili kefil ... yönünden geçersiz olduğunu belirterek müvekkilinin icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, icra takip dosyasına ödenen miktarın 16.10.2012 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İl Müdürlüğü'nden getirtilmesinden sonra kooperatif uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla, ödemelerin asıl alacaktan mahsubu yönünde genel kurul kararı ya da tüm defter ve kayıtları incelenerek bu yönde fiili bir uygulama olup olmadığı tespit edilip, BK'nın 84. maddesine ilişkin yukarıdaki açıklamalar da gözetilerek ve karar tarihinden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde değerlendirilerek, takip tarihleri itibariyle davacıların asıl alacak ve işlemiş faiz borcu ile ilgili ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, öte yandan, davalı kooperatifin "...Tarım Kredi Kooperatifi " olan unvanının gerekçeli karar başlığında tam olarak yazılmamış olmasının, HMK'nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olduğu belirtilerek, davalı yararına bozulmuştur. Bu kez, davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....
A.Ş.’ne kullandırılan kredilere istinaden düzenlenen genel kredi ve teminat sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefilleri olan borçluların, kat edilen kredi hesaplarından kaynaklanan alacaktan sorumlu bulunduklarını ileri sürerek, 1.030.455,41 TL nakdi ve 972.217,44 TL gayrinakdi olmak üzere toplam ....001.892,85 TL alacağın tahsilini teminen borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile .... kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini talep etmiştir....