Takipte talep edilen alacak miktarı ile senet bedelinin farklı olması tek başına senedin genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Öte yandan işbu dava konusu icra takibi senede dayalı olarak yapılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere senet, davacının, senedin müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğunu usulüne uygun delillerle ispatlayamadığından genel kredi sözleşmesinde yer alan davacı kefaletinin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesinin sonuca bir etkisi bulunmamaktadır....
Mahkemece, davacının 19.03.2007 tarihli ortaklar kurulu kararı ve hisse devri ile şirket ortaklığından ayrıldığı, kararın 22.03.2007 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davaya konu teşkil eden genel kredi sözleşmesinin ise 28.03.2007 tarihinde imzalandığı, dolayısıyla davacının şirket ortaklığından resmen ayrıldıktan sonra genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığı, ayrıca taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde kefilin kefaletten kurtulma imkanı veren haklardan feragat ettiği, kefalet sözleşmesinin niteliği gereği iş bu kredi sözleşmesine kefil olması için şirket ortağı olması gerekmediği gibi, sözleşmenin imzalandığı tarihte şirket ortağı olmamakla birlikte bir an için aksi düşünülse dahi şirket ortaklığından ayrılmasının kefalet ilişkisini de sona erdirmeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, Kurum işleminin iptali ile Kuruma boçlu olmadığının tespiti, yersiz ödeme kapsamında Kurumca tahsil edilen yaşlılık aylığı ve tedavi giderlerini yasal faizi ile iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 25.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İlk derece mahkemesince; davacı tarafın dava konusu bononun teminat amacıyla verildiğini iddia ettiği, davalı tarafın ise genel kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmesinin temini amacıyla verilen bonodan söz ettiği, bu bononun teminat bonosu olup olmadığının genel kredi sözleşmesi ile birlikte değerlendirilmesinin gerektiği, bonoya ilişkin talepler ile genel kredi sözleşmesine ve finansal kiralama sözleşmesi ile finansal kiralama ek sözleşmesine ilişkin talepler arasında sıkı bağ bulunduğu, davacının bu sözleşmeler ve bonodan dolayı davalı bankaya borçlu olup olmadığının tespiti için bonoya ilişkin talepler ile sözleşmelere ilişkin taleplerin birlikte değerlendirilmesinde usul ekonomisi açısından faydalı görüldüğü, gerekçeleriyle yetkisizlik kararı verdiği anlaşılmıştır....
İlk derece mahkemesince; davacı tarafın dava konusu bononun teminat amacıyla verildiğini iddia ettiği, davalı tarafın ise genel kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmesinin temini amacıyla verilen bonodan söz ettiği, bu bononun teminat bonosu olup olmadığının genel kredi sözleşmesi ile birlikte değerlendirilmesinin gerektiği, bonoya ilişkin talepler ile genel kredi sözleşmesine ve finansal kiralama sözleşmesi ile finansal kiralama ek sözleşmesine ilişkin talepler arasında sıkı bağ bulunduğu, davacının bu sözleşmeler ve bonodan dolayı davalı bankaya borçlu olup olmadığının tespiti için bonoya ilişkin talepler ile sözleşmelere ilişkin taleplerin birlikte değerlendirilmesinde usul ekonomisi açısından faydalı görüldüğü, gerekçeleriyle yetkisizlik kararı verdiği anlaşılmıştır....
İlk derece mahkemesince; davacı tarafın dava konusu bononun teminat amacıyla verildiğini iddia ettiği, davalı tarafın ise genel kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmesinin temini amacıyla verilen bonodan söz ettiği, bu bononun teminat bonosu olup olmadığının genel kredi sözleşmesi ile birlikte değerlendirilmesinin gerektiği, bonoya ilişkin talepler ile genel kredi sözleşmesine ve finansal kiralama sözleşmesi ile finansal kiralama ek sözleşmesine ilişkin talepler arasında sıkı bağ bulunduğu, davacının bu sözleşmeler ve bonodan dolayı davalı bankaya borçlu olup olmadığının tespiti için bonoya ilişkin talepler ile sözleşmelere ilişkin taleplerin birlikte değerlendirilmesinde usul ekonomisi açısından faydalı görüldüğü, gerekçeleriyle yetkisizlik kararı verdiği anlaşılmıştır....
Mahkemece, iddia savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının genel kredi sözleşmesine dayalı alacağının... dosyasından karşılanmış olduğu, ipotekli taşınmazın satış bedelinin satış tarihine kadar işlemiş faizi dahil olmak üzere tahsil edildiğini, iflas masasına bu kapsamda kaydı gereken alacak bulunmadığını, iflas öncesi takibe konulan çeklerin dava dışı ....ye kredi borçlarının temini ve tahsili için verilmiş olduğunu, çek fotokopilerine göre yapılan hesaplamada davacının iflas öncesi 7 icra dosyasından takibe konulmuş çeklerden dolayı 560.193,76-TL ve iflas öncesi takibe konulmamış çeklerden dolayı 208.750,00-TL olmak üzere toplam 768.943,76-TL alacağı bulunduğunu, 403.016,40-TL'lik kayıt talebinin kabul edildiğini bu miktarın mahsubu ile bakiye alacak tutarının 365.927,36-TL olduğunu, ....Müdürlüğü'nün ...sayılı dosyasındaki rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip sonucu davacının tahsil ettiği miktarın söz konusu alacaktan mahsubunun mümkün olmadığı, dava...
kalemi olarak hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, asıl borçlu tarafından yapılan ödemelerden / kredi kullandırım miktarlarından kesinti yapılan farklı borç kalemlerinin de asıl borçlu bakımından alacak kalemi olarak hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, genel işlem koşulunun reddi halinde TBK da yer alan faize ilişkin sınırlamaların uygulanmasını, asıl borçlunun davalıya borçlu olmayacağı açıkça ortaya çıkacağından davacının davalıya borçlu olup olmadığının tespitine, yapılan fazla ödemenin tespiti halinde istirdadına alacağın '% 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, davacı yana dava giderlerini karşılayacak ekonomik güçten yoksun olup adli yardım talebinin kabulüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, kefalet sözleşmesine dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından davacı hakkında Samsun İcra Müdürlüğü'nün .... Esas sayılı dosyasında genel kredi sözleşmesi ve taşıt kredi sözleşmesine dayalı ilamsız takip başlatıldığı, davacı tarafından takip dayanağı kredi sözleşmelerinde kefalet sözleşmesinin vekaleten imzalandığından geçerli olmadığı ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki boçlu olmadığının tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı davalılardan ...’e ait işyerinde işçi olarak çalıştığını , işten ayrılmak isteyince davalı tarafından kendisine senet imzalattırıp bu senedi diğer davalıya ciro ettiğini iddia ederek senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı ..., davacının işçi olarak işyerinde çalıştığını ancak deneme süresinde olduğu için sigortasını başlatmadığını, diğer davalıya verilmek üzere davacıya teslim edilen paranın verilmemesi nedeniyle senet düzenlendiğini savunmuş, diğer davalı da davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davalılardan ......