Davalı vekili,müvekkili ile dava dışı Hakkı Sertçelik arasında 03.10.2008 tarihli genel kredi sözleşmesini davacının müşterek borçlu ve müteselsil sıfatıyla imzaladığını, davacının sözleşme gereği ödenmemiş krediler için kefalet limiti olan 50.000 TL’sine kadar sorumlu olduğunu, ödenmeyen borç için dava dışı şahısla birlikte davalı hakkında ilamsız takip başlatıldığını, davacının gerek ihtarname gerekse icra takibine itiraz etmediğini, kredi sözleşmesi ile belirlenen kefalet limitiyle sorumlu olduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile sorumluluğunun bulunmadığını belirttiği 008 nolu 03.10.2008 tarihli genel kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olduğunun Adli Tıp Raporu ile tespit edildiği gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; davalı ... ile dava dışı asıl kredi borçlusu ...Şti. arasında ... tarihli, ... TL. limitli Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığı, ... tarihinde ise Kredi Genel Sözleşmesi Limitinin Artırılmasına ilişkin ... TL limit artışıyla Kredi Genel Sözleşme limitinin ... TL.’ye çıkarıldığı, ... tarihinde ise Kredi Genel Sözleşmesi Limitinin Artırılmasına ilişkin ... TL limit artışıyla Kredi Genel Sözleşme limitinin ... TL.’ye çıkarıldığı, söz konusu sözleşmelerde davacı ve kredi kefili ... ve dava dışı kefil ...’nin kefalet imzalarının bulunduğu, ayrıca ilgili kişiler ile davalı ... arasında ... Sözleşmesi’nin düzenlendiği, bu çerçeve kredi sözleşmelerine bağlı birden fazla kredi kullandırıldığı görülmektedir. Davalı ... tarafından kredi kartı borcunu da kapsayacak şekilde Antalya ... Noterliği'nin ... tarih, ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacının kredi hesabı kat edildiği anlaşılmıştır....
Dava; Genel Kredi sözleşmesine teminat olarak verildiği belirtilen senetten kaynaklı olarak davalı aleyhine başlatılan menfi tespit talebine ilişkindir. Hakim ve Savcılar Kurulu'nun 25/11/2021 tarihli ve 1232 sayılı kararı gereğince İstanbul 6. 7. 8. ve 9. Asliye Ticaret Mahkemeleri, finans alanında ihtisas mahkemesi olarak görevlendirilmiştir. Davaya konu Genel kredi sözleşmesine teminat olarak verildiği belirtilen senetten kaynaklı olarak davalı aleyhine başlatılan menfi tespit talebiyle açılan iş bu davanın da anılan mahkemelerin görev alanında kaldığı anlaşılmakla , mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 114 ve 115/2....
Mahkemece, davalı bankanın alacaklı olduğunu ispatlamakla yükümlü olduğu, özellikle kredi sözleşmesinin aslını mahkemece ibraz etmesi gerektiği, sözleşme aslının davalı banka tarafından ibraz edilemediğini, Asliye Ceza dosyasında da kredi sözleşmesinin bulunmadığı, gerekçeleriyle davanın kabulüne, davanın davalıya 35.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Somut olayda genel kredi sözleşmesinin aslının davalı banka tarafından ibraz edilememesi nedeniyle mahkemece menfi tespit davası kabul edilmiştir. Ancak, kredinin davacı tarafa ödenmiş olması halinde genel kredi sözleşmesinin aslı olmasa dahi davacı borçtan sorumludur....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı oda başkanı ... ve genel sekreter ...’nın kredi başvuru evrakında tahrifat yaptıklarının ceza yargılamasında tespit edildiği, 5362 Sayılı Yasa’nın 10. maddesi hükmü uyarınca, ipotek karşılığı kredi kullanılmasına karar verme yetkisinin genel kurula ait olduğu, genel kurul kararı olmaksızın sırf yönetim kurulu kararına ve üst birliğin muvafakatine dayalı olarak kredi veren davalı bankanın, basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, bu itibarla davacı odanın söz konusu kredi borcundan sorumlu olmadığı, davacı odanın bu nedenle uğradığı zarardan, davalı bankanın, oda başkanının ve genel sekreterin zincirleme olarak sorumlu oldukları gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile toplam 62.100,00 TL’nin davalı bankadan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl davada davalı banka vekili, birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir....
a ilk olarak 02/12/2004 tarihinde davacı banka tarafından 17.000 TL kredi kullandırıldığı, bu tarihin ikinci genel kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonraki tarih olması sebebiyle 12/05/2004 tarihli ikinci genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığı kanaatine varılarak davalıların takibe konu borçtan sorumlu tutulamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olan davalıların borcundan dolayı alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu konusunda uzman olmayan kişi tarafından düzenlendiği gibi banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yapılmaması sebebiyle içerik olarak da yetersiz olduğundan hükme esas alınamaz....
DAVA Davacı vekili açtığı dava ile, davacının, dava dışı ... ile davalı banka arasında akdedilen 11/02/2010 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını, bu sözleşmeye istinaden kullanılan kredinin, kredi borçlusu ... tarafından ödendiğini, daha sonra dava dışı ... ve şirketi ......
Ltd.Şti ile davacı bankanın iki farklı Genel Kredi Sözleşmesi imzaladığı, bunlardan birincisinin 08.08.2008 tarihinde imzalandığı ve bu genel kredi sözleşmesine davalı müvekkilin de kefil sıfatı ile imzaladığı, diğer kredi sözleşmesinin ise 06.05.2011 tarihinde dava dışı şirkete imzalatıldığı bu sözleşmede müvekkilin herhangi bir sıfat ile imzasının bulunmadığının tespit edildiğini, 08.08.2008 tarihli genel kredi sözleşmesi çerçevesinde 01.02.2010 tarihinde 60.000,00 TL bedelli olarak kullandırılan krediden müvekkilin sorumlu olduğunu ve bu sorumluluğunun da takip tarihi itibariyle 31.395,50 TL olduğunu tespit edildiğini, iki seçenekli bir rapor sunulduğunu, 2008 tarihli genel kredi sözleşmesinin kapsamında dahi olmayan kredilerden müvekkilin sorumluluğuna gidilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, -Davacı banka, MK.m.2 çerçevesinde tanımlanan dürüstlük kuralına uygun hareket etmediğini, geçerli olmayan kefalet sözleşmesi neticesinde müvekkilin sorumluluğunun bulunmadığına ve davacının...
-KARAR- Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, diğer davalıların sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladıklarını, imzalanan genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında giriştiği icra takibinin davalıların haksız olarak itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazı iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dosya kapsamında mevcut delillerden, davacı banka ile dava dışı ... arasında bila tarihli 6.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, 28/08/2012 tarihinde bu sözleşmeye konu kredi limitinin 120.000,00 TL artırıldığı ve davalının 120.000,00 TL kefalet limiti ile bu sözleşmeye kefil olduğu, akabinde 24/02/2016 tarihli 160.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, davalının da aynı tarihte aynı tutarla kefil olduğu, ancak eş rızası bölümünde eşine atfen atılan imzanın eşi eli ürünü olmadığının tespit edildiği, sözleşme/sözleşmeler uyarınca asıl borçluya kullandırılan kredilere ilişkin borcun ödenmemesi üzerine hesabın 11/09/2017 tarihi itibariyle kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiği, 03/10/2017 tarihi itibariyle icra takibi başlatıldığı tespit edilmiştir....