Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tebligatın usulsüz olması nedeniyle mahkemece davanın gecikmiş itiraz olarak nitelendirmesi hatalıdır. Dairemizce dava tebligatın usulsüzlüğünün tespiti olarak kabul edilmek suretiyle tebliğ işleminin usulsüz olmasına göre, TK 32. maddesi gereğince muhatabın uyap üzerinden icra dosyasını incelediği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilerek ödeme emri tebliğ tarihinin 02/03/2022 olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken davanın gecikmiş itiraz olarak kabulü ile takibin durdurulmasına yönelik karar isabetsiz olduğundan, davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1)-b-2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurmak gerektiği anlaşılmıştır....

Sözkonusu tebligat bu hali ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüzdür. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. Borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 Esas 1991/344 Karar sayılı kararı)....

    Mahkemece; Muhatabın ödeme emrinde yer alan ve bilinen adresine çıkartılan tebligatın T.K.’nun 21/1 maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, Davacı borçlunun başvurusu, İİK.nun 65.maddesi kapsamında gecikmiş itiraz olup, anılan maddenin ikinci fıkrası uyarınca, borçlu, mazeretinin ortadan kalktığı tarihten itibaren 3 gün içinde mahkemeye başvurmak zorundadır. Burdur Jandarma Komutanlığına yazılan müzekkere cevabından borçlunun 05/12/2020 tarihi itibari ile mazeretinin ortadan kalktığı, 08/12/2020 tarihinde icra dosyasına itiraz dilekçesi verdiği, ancak yasal (3) günlük süreyi fazlasıyla geçirdikten sonra 14/12/2020 tarihinde icra mahkemesine gecikmiş itirazda bulunduğu gerekçesiyle davacının gecikmiş itirazının süre yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

    İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur...." hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır....

      Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nın 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir (HGK'nın 05/06/1991 tarih ve 1991/12- 258 E.-1991/344 K)....

      Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, davanın konusunun usulsüz tebligat olmadığı ve icra takibine gecikmiş itiraz olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesi açıkça gecikmiş itirazlarının kabulünün istenildiğini, mahkemece açıkça HMK'nın 25. maddesine aykırı hareket edildiğini, ayrıca mahkemece HMK'nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine de aykırı hareket edildiğini ,davacının talebinin dışına çıkılarak karar verildiğini, davacıya yapılan tebligatların hukuka uygun olduğunu ve mevcut tebligat mazbatalarının incelenmesinde açıkça görüleceğini, tebligatın 16/03/2022 tarihinde muhatap hanede olmadığından dolayı aynı hanede ikamet eden ve davacının eşi olan Kadriye Gebeç'e yapıldığını, 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 16. maddesi gereği yapılan tebligatın usul ve kanuna uygun olduğunu ve davcının gecikmiş itiraz talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, tebliğ yapılan eşin muhatap eşe bu konuda bilgi vermesi hayatın olağan akışı içerisinde kabul görecek...

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 65. maddesi gereğince borca gecikmiş itiraza ilişkindir. Ödemiş İcra Müdürlüğünün 2021/6247 E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davalı tarafından borçlu davacı şirket aleyhine 202.462,64 TL asıl alacak üzerinden başlatılan ilamsız icra takibi olduğu, 7 örnek ödeme emrinin borçlu şirkete e-tebligat ile 09/11/2021 tarihinde tebliğ olunduğu anlaşılmıştır. İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir" hükmü yer almaktadır. İİK'nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, muhatabın, bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememesi halinde mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir....

      İcra Müdürlüğü’nün 06/11/2020 tarihli kararı ile kesinleştiğini, davacı, 26/11/2020 tarihinde, İİK. m. 65 uyarınca, gecikmiş itiraz iddiası ile huzurdaki davayı ikame ettiğini, gecikmiş itiraz koşulları oluşmamış olduğundan, huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, iik. m. 65 kapsamındaki gecikmiş itiraz dahi süresinde yapılmadığını, ödeme emri usulüne uygun tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içerisinde itiraz edilmeyen takip kesinleştiğini, haksız davanın ve soyut ve mesnetsiz iddialara dayalı gecikmiş itirazın reddine, davacının takibe, borca ve fer’ilerine itirazlarının yasal süresi içerisinde yapılmadığının tespitine ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir....

      Her ne kadar şikayet dilekçesinde gecikmiş itirazdan da söz edilmekte ise de; İİK’nun 65.maddesine dayanan gecikmiş itirazın kabulü öncelikle usulüne uygun tebligat yapılmış olmasını gerektirir. 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi (mülga 1086 sayılı HUMK'nun 76. maddesi) uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uygulanması gerekli kanun hükmünü de saptayıp, çekişmeyi gidermek hakime ait olduğundan ve özellikle borçlu vekilinin 10.01.2013 tarihli beyanından başvurunun, usulsüz tebliğ şikayeti olarak kabulü gerekir. Mahkeme kararında bu nitelemenin yanında gecikmiş itirazın kabulü şeklinde de hüküm kurulmuş ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....

        somut olayda dava dilekçesine bakıldığında tebligatların usulsüz olduğunun açıkça ve ayrıca dile getirilmediği, gecikmiş itirazda bulunulduğu, İİK'nun 65....

        UYAP Entegrasyonu