K A R A R Davacılar, ... ilçesinde bulunan 422 parseldeki dava konusu hisselerini 11/07/2012 tarihinde noterde düzenlenen Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 70.000,00 TL bedelle davalıya satmayı vaadettiklerini, bu süreçte dava dışı akrabaları ve aynı taşınmazda hiisesi bulunan ...’ün aracı olduğunu, davalı ile işbirliği halinde bilgi ve tecrübesizliklerinden yararlanarak hisselerinin çok düşük bedelle satılmasına ikna edildiklerini, bu durumu dava dışı ... kendi hissesini yaklaşık 4 katına kısa bir süre sonra aynı şahsa gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satmayı vaadettiğinde anladıklarını ileri sürerek, Borçalar Kanunu’nun 28. maddesinde düzenelenen aşırı yararlanma ve 36. maddesinde düzenlenen aldatma nedeni ile davalı ile aralarında düzenlenen Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi’nin iptaline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı süresinde cevap vermemekle birlikte bilirkişi raporu ve esasa ilişkin beyanlarında davanın reddini dilemiştir....
Mahkemece 23.8.2002 günlü biçimine uygun düzenlenmiş taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında kalan 195 ada 7 ve 8 numaralı parseller ile 196 ada 2 parsel sayılı taşınmazların davacı adına tesciline, davalıların satış bedelinden kalanının tahsilini teminen giriştikleri icra takibinden ötürü davacının borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri bir satım akdi değil, alacaklısına ileride satış akdi yapmak üzere satış vaadi borçlusunu ifaya zorlama yetkisi sağlayan bir ön akit (akit yapma vaadi) dir. Gerçekten; satış vaadi borçlusu iradi olarak ön aktin konusunu teşkil eden borcunu yerine getirmezse vaad alacaklısı Türk Medeni Kanununun 716. maddesinden yararlanarak ifanın hükmen yerine getirilmesini mahkemeden isteyebilir. Eldeki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı ferağa icbar yoluyla tescil isteminin dayanağı Türk Medeni Kanununun 716. maddesidir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Asıl dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesinin iptali, şerhin terkini ikinci kademede tasarrufun iptali istemlerine ilişkidir. Davacı vekili, davalı ...’nın 15/02/2011 tarihinde .... 3. Noterliğinde 02618 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 284 Ada 1 parsel nolu taşınmazda bulunan 2/8 oranındaki payını davacıya satmayı vaadettiğini, taraflar arasında düzenlenen bu sözleşmenin imzalandıktan sonra 22/03/2011 tarihinde tapuya şerh edildiğini, ancak davalının davacının tüm taleplerine rağmen dava konusu taşınmazdaki payını davacı adına tescile yanaşmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Birleştirilen .....ahkemesinin 2015/154 Esas sayılı dosyasında davacılar ..... vekili, davalılar arasında düzenlenmiş ........
Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, hukuki niteliği bakımından bir ön akit olup bu sözleşme ile; taşınmaz mal mülkiyetinin başkasına geçirilmesi ve başkası adına tescili değil, sadece o taşınmaz malın ileride satışına ilişkin bir sözleşme yapılması borçlanılmaktadır. Bu nedenle, satış vaadine konu taşınmazın sözleşmenin düzenlendiği sırada vaad edenin mülkiyetinde bulunmaması sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurmaz. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin aynen yerine getirilmesi mümkündür ancak, satış vaadinde bulunan, geçerli bir satış vaadi sözleşmesine rağmen akdi yerine getirmez ise, vaad edilen; vaad olunan satış aktinin yerine getirilmesi hususunda dava açabilir. Zira, satış vaadi sözleşmesi, satış sözleşmesinin yapılmasına tarafları icbar eder. Mahkemenin hükmü de bu satış aktinin yapılmasına ilişkindir. Bir başka deyişle mahkeme hükmü satış aktinin yerini tutar ve Türk Medeni Kanunu'nun 716....
Davacılar, noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıların murislerinden kalan taşınmazdaki paylarını satın alıp bedelini ödedikleri halde tapusunun devredilmediğini bildirerek tapunun iptali ile adlarına tescilini talep etmiş, ancak dava devam ederken taşınmazın dava dışı 3. kişilere satılması üzerine de, 15.3.2006 havale tarihli dilekçeleri ile davalarını ıslah ederek taşınmazın satıldığını tescil imkanının ortadan kalktığını bildirip, taşınmazın rayiç değerinin kendilerine ödenmesini istemişlerdir. Mahkemenin kabulünde olduğu üzere noterde yapılan davalıların paylarına ilişkin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçerlidir. Ne var ki, dava devam ederken dava dışı 3. şahıslara satıldığından, artık tapunun iptali ile davacı adına tescili imkanı ortadan kalkmıştır. Öyle olunca davacılar ifanın imkansız hale geldiği tarihteki taşınmazın kaim değerini isteyebilir. Nitekim 15.3.2006 havale tarihli dilekçe ile de taşınmazın rayiç bedelini istemişlerdir....
Somut olayda; tarafların üst miras bırakanı Hacı Mehmet Fırtına davacıların miras bırakanı oğlu Alaettin Fırtına dava konusu taşınmazların satış vaadi konusunda bedel karşılığı anlaşmış, Kozaklı Noterliğinin 0852 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlenmiştir. Davalılardan T20 T22 Fatih Fırtına, T24 açılan davayı kabul etmiştir. Bir kısım davalılar ise miras bırakan Alaettin Fırtına'nın gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini yaptığı sırada fiil ehliyetinin olmadığını, sözleşmesi mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, bedelin ödemediği, zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek davanın reddini, tenkis alacağının hesaplanmasını talep etmiştir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanunu'nun 125. (TBK m.146) maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar....
Noterliği'nin 28/06/1973 tarih ve 12815 yevmiye nolu Gayrimenklu Satış Vaadi Sözleşmesi düzenlendiğini, bu zamana kadar satış vaadine konu olan taşınmazlarla ilgili bir işlem yapılmadığını, satış vaadi sözleşmesine konu olan Adana ili, Seyhan ilçesi, Kurtuluş Mah. 1559 ada 963 parsel sayılı taşınmazın maliye hazinesi adına tescil edildiğinin anlaşıldığını, ancak bu taşınmazın 04/09/1936 tarih ve 50 sayılı kararla Maliye Satış Komisyonu Tarafından Ahmet Remzi Kılıçyaldır'a satıldığını, ancak tapuya tescil işlemi yazısı gönderilmediğinden tescil numarası altında Maliye Hazinesi adına kayıtlı bulunan ve satış vaadi sözleşmesi ile bu taşınmazın 1000 metrekaresinin Mesut Nardalı'ya satılmış olmasından bahisle, davanın kabulüne, satış vaadi sözleşmesinde satıcı olarak yer alan davalının adına kayıtlı olan bu hisselerin iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini, tapu iptali ve tescil talepleri uygun görülmez ise davaya konu satış vaadi sözleşmesindeki davalıların hisselerinin...
Noterliğinin 24.02.2005 tarihli ve 03570 sayılı satış vaadi sözleşmesine dayandığı, ancak bu sözleşmenin konusunu oluşturan taşınmazın ...'a mülkiyetini geçirecek olan temeldeki kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmelerinin İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, davalı ... ve ...'ın mülkiyet iddiasında bulunamayacaklarını, taşınmaz hakkında satış vaadi sözleşmesi de yapamayacaklarını, bu nedenle hem birbirleri arasında yaptıkları hem de davacı ile yaptıkları satış vaadi sözleşmesinin mülkiyeti geçirme borcuna yönelik işlem temelinin çöktüğü belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İstanbul 20....
DAVA Davacılar vekili; davalıların Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/42 Esas sayılı dosyası ile Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, yargılama sırasında müvekkillerine Mahkemece HMK'nın 208 inci maddesi gereğince sahtelik davası açmak için süre verildiğini, eldeki davanın bu nedenle açıldığını, ...'ın davacıların kök murisi (nineleri) olduğunu, Manavgat Noterliğinin 13.07.1970 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinde ...'ın satış vaadi borçlusu, İbrahim Uçar'ın ise satış vaadi alacaklısı olarak yer aldığını, dava konusu sözleşmenin 30 yıl gizlendiğini, işlemi düzenleyen noterin öldüğünü, satış vaadi alacaklısı ve borçlusunun yakın akraba olmaları nedeniyle aynı taşınmazlarda paydaş olduklarını, satış vaadi sözleşmesine "Manavgat Sorkun Köyünden ... kızı ....'den Olma 65 yaşlarında ..." şeklinde yazıldığını ancak ...'ın 1896 doğumlu ve sözleşme tarihinde 74 yaşında olması sebebi ile yanlış olduğunu, ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.05.1992 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 01.03.1993 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, taraflar arasında Beşiktaş .... Noterliğince re’sen düzenleme şeklinde tanzim olunmuş olan, 27.01.1983 gün ve 02493 yevmiye sayılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca, .... ilçesi, ..... Çiftliği 1372 parsel sayılı taşınmazda davalıya ait 300.000/ 6.825.000 hissenin tapusunun iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir....