Kadastro Mahkemesinin 1996/ 356 esas (2004/13 esas) sayılı dava dosyası kesinleşmeden önce 04.12.1996 tarihinde, asliye hukuk mahkemesinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı paya yönelik tapu iptali ve tescil davası açıldığı, 11.09.1980 tarihinde dava konusu taşınmazların tespitlerinin yapıldığı, eldeki davanında tespit tarihten sonra düzenlenen 30.06.1987 gün ve 13871 sayılı ... Noterliğince düzenlenmiş, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 25/son maddesi uyarınca tespit gününden sonra doğan haklara ilişkin davalara bakma görevinin kadastro mahkemesine ait olmayıp, genel mahkemelere ait bulunduğundan, uyuşmazlığın ... Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılıp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince ......
arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin iptali ile tazminat istemine ilişkindir. Dava, davacı ... Ltd.Şti. ve şirket ortağı olarak davacı ... tarafından açılmıştır. Mahkemece, davacı şirket adına açılan davanın HUMK.nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş hüküm bu yönden temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Davacı şirket ortağı ...’nun açtığı davaya gelince; davaya konu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi davacı şirket ile davalı şirket arasında bağıtlanmıştır. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi iki taraflı borç doğuran sözleşmelerden olup, bu nedenle sözleşmeye dayalı talep ... sözleşmenin taraflarına aittir. Bu durumda davacı ortağın kendi adına sözleşmeye dayalı olarak talep ..., başka bir anlatımla aktif dava ehliyeti bulunmadığı gözetilerek davanın reddi gerekirken yazılı şekilde işin esası yönünden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.10.2005 gününde verilen dilekçe ile düzenleme gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.12.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 11.10.2005 günlü dava dilekçesi ile düzenleme gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanarak tescil talebinde bulunmuştur. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, düzenleme gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davasıdır....
Noterliğinin 15/10/1999 tarih ve 35042 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile müvekkiline satıldığını, sözleşmede geçen bedelin davalıya ödediğini, su-elektrik gibi aboneliklerin müvekkilinin üzerine geçirildiğini, ancak türlü bahaneler ve sözleşmenin geçerli olmadığı şeklindeki iddialar ortaya koyan davalının bugüne kadar taşınmazı müvekkiline teslim etmediği gibi kiracısı ...'ın kullandığını, kiracı ile yapılan görüşmeler sonrasında da taşınmazın tahliye edilmediğini ve müvekkiline kira da ödenmediğini beyan ederek; dava konusu taşınmaza yapılan müdahalenin men'i ile taşınmazın tahliyesine ve boş olarak müvekkiline teslimine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında Beşiktaş 5. Noterliğinin 15/10/1999 tarihinde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi akdedildiğini ancak müvekkilinin bu satış vaadinden kısa bir süre sonra Beşiktaş 6....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.10.2007 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dosyada davacı vekili tarafından davalı aleyhine 28.05.2006 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen 23.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil birleştirilen dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa alacak isteğine ilişkindir....
Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Somut olaya gelince; satış vaadi sözleşmesiyle davalıların murisi ... dava konusu taşınmazdaki murisinden intikal edecek hissenin satışını vaat etmiş olup, tapu kaydının incelenmesinde dava konusu taşınmazın 345/9726 hissesinde ... murisi ... mirasçılarının elbirliği halinde malik oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin henüz ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus, sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığıdır. Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaat etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak, elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle yapılan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Dava konusu olaya gelince, dava konusu 776 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 4/16 paya, davacıların mirasbırakanı ...ile davalının mirasbırakanı ...'...
Davalı İsa vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede;davaya konu ve noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde bedelin ödendiğinin belirtildiği,aksinin ispatlanmadığı, ortaklığın giderilmesine dair dosyanın ve Satış memurluğu dosyasının İlk derece mahkemesince incelendiği ve değerlendirildiği,Kandıra Satış Memurluğu'nun 2015/40 esas sayılı dosyasında satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların yapılan satışı sonucunda davalıların her birine muris Müzeyyen Ceylan'ın miras hissesi oranında 9.562,95'er TL ödeme yapıldığı, davalıların murisinin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini imzalamak üzere verdiği vekaletnamede de ahzı kabz yetkisi bulunduğu bu şekilde taşınmaz bedelinin vekile ödendiğine dair sözleşmedeki şerhe göre davalıların iç ilişkide vekile karşı talepte bulunabilecekleri, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu ve taşınmazların satışı 3. kişilere yapılmış olduğundan vaat alacaklısının zarara uğradığı kabul edilerek davanın...
KARAR Davacılar, davalının murisinden intikal eden 796 nolu parseldeki hissesini 23.9.1994 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile murisleri ... ’a sattığını ancak tapu ferağının verilmediğini ve izale’i şuyu davası açtığını ileri sürerek, taşınmazın dava tarihindeki değerinden fazla hakları saklı kalarak 5.100 YTL.nın ödetilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesindeki satış bedelinin 10,00 YTL. olarak belirlendiği gözetilerek, dava dilekçesinin görev yönünden reddine istek halinde dosyanın görevli ve yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm; davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın alınan taşınmazın tapu ferağının verilmemesi nedeni ile, taşınmazın dava tarihindeki değerinin davalıdan tahsilini istemiş ve yargılama harcını da fazla haklarını saklı tutarak, 5.100 YTL. üzerinden yatırmıştır....
Mahkemece, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 10.07.1991 tarihli olması, davanın ise 21.11.2012 de açılmış olması nedeniyle aradan 21 yıl 4 ay 11 gün geçtiğinden zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaadedilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez....