Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, davalıdan satın almış olduğu, ancak hırsızlık malı olduğundan bahisle el konulan aracın dava tarihindeki değerinin ödetilmesi istemiyle eldeki davayı açmış, mahkemece, sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesiyle ödenen satış bedelinin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasındaki trafikte kayıtlı aracın satışına ilişkin sözleşme, noterde resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olup, davacı bu durumda ancak ödediği satış bedelinin 2008/14783-2009/4540 iadesini talep edebilirse de, harici sözleşmenin dava tarihinden 13 yıl önce yapılmış olması ve aracın da bu süre içinde davacı tarafından kullanılmış olması karşısında, somut olayın özelliğine göre davacının zararlarının karşılanması ve hakkaniyetin gerçekleştirilmesi için, satışa konusu araca el konulan tarih itibariyle aracın yıpranmış ve kullanılmış değerinin ödetilmesi gereklidir....

    KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde; haksız inşaat sebebiyle açtıkları el atmanın önlenmesi ve kal davasında, taşınmaz maliki hakkında gaiplik davası açılması yönünde verilen yetkiye istinaden Sarıyer İlçesi Maden Mahallesi 911 ada 5 parsel sayılı taşınmaz maliki Ethem'in gaipliğine karar verilmesini istemiş; Mahkemece, gaiplik davasını gaip olduğu ileri sürülenin mirasçıları, mirasçısı yok ise son mirasçı sıfatı ile Hazine'nin açabileceği, koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. 04.06.1958 tarihli ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesinde hâkimin, Türk hukukunu resen uygulayacağı belirtilmiştir....

      olduğu, 1993 yılında hakkında kayıp ilanı verildiği, 24 yıldır haber alınamadığından bahisle gaiplik karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/951 Esas sayılı dosyasında açılan ortaklığın giderilmesi davasında; paydaşlardan İfakat Eşkara(...), ...(...l karısı),...(...),...(...) ve ...)'in açık kimlikleri ve adresleri tespit edilemediğinden bu şahıslara 3561 Sayılı Kanun gereğince ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16/12/2004 tarih 2004/1545 Esas 2004/2539 Karar sayılı ilamı ile ... Defterdarının kayyım olarak atandığını, taşınmazın ortaklığının satış suretiyle giderilmesi kararı neticesinde satıldığını ve kayyım atanan şahısların payına düşen satış bedellerinin kayyımlık büro hesabına yatırıldığını, 10 yıllık kayyımla idare süresinin geçtiğini ileri sürerek, İfakat Eşkara(...), ...(... karısı), ...(...), ...(...) ve ...(...) hakkında MK. 588/1. ve 2. fıkralar gereğince gaiplik kararı verilmesi ve kayyımlık bürosu hesabında bulunan 44.135,39 TL' nin yasal faizi ile birlikte Hazineye irad kaydedilmesini istemiştir. Davalı, savunma getirmemiştir....

        Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; vergiyi doğuran olayın, taraflar arasındaki taşınmaz satımı olduğu, satışla birlikte, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Yasası'na göre KDV'nin mükellef ve sorumlusu malı teslim eden veya hizmeti gören kişi olduğu, ancak, satış sırasında ve paranın ödenmesinden önce düzenlenen belgede KDV'nin satış bedelinden ayrı olarak gösterilmesi halinde satıcının, bu vergiyi alıcıdan satış bedeli ile birlikte tahsil edebileceği, satış sırasında KDV ayrıca gösterilmemişse, KDV'nin satış bedeline dahil olduğunun kabulü gerektiği, satıcı satış sırasında KDV'nin satış bedelinin dışında olduğunu açıkça bildirmemişse taraflar karşılıklı edimlerini yerine getirdikten sonra artık alıcıdan KDV bedelini talep edemeyeceği, taraflar arasında tapuda yapılan satış sırasında veya satıştan önce yapılan sözleşme ile KDV'nin satış bedeline dahil olmadığı hususunda yapılmış bir anlaşma bulunmadığı, davacı şirket tarafından taşınmazın 950.000....

          Her ne kadar TMK 33/2. maddesinde gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kişilerin belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre ilan yapılacağının düzenlendiği, aynı maddenin üçüncü fıkrasında da bu sürenin ilk ilanının yapıldığı tarihten başlayarak en az altı ay olacağının düzenlendiği ve maddedeki bu ifadeden ilan sayısının en az iki olacağı ve arasındaki sürenin de en az altı ay olacağının anlaşılmakta ise de yukarıda belirtildiği şekilde hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen T2 ölüm tehlikesi içerisinde uzun zamandan beri haber alınamadığı hususu ispatlanamadığından, İDM'ce ikinci ilanın usul ekonomisi açısından yaptırılmamış olması ve davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacının istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir....

          Kaymakamlığı İlçe Tapu Müdürlüğünün 09.12.2013 günlü ve 4231 sayılı yazısı ekinde yer alan tapu kaydına göre; dava konusu ... Mahallesi 383 ada 7 parsel sayılı taşınmazın karar tarihinden sonra "Kamu Kurumlarının Bedelsiz Devri" açıklamasıyla 22.12.2011 tarihli 18777 yevmiye no'lu işlemle Maliye Hazinesine devredildiği görülmüştür. Dava, kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Alacağın devri ve borcun üstlenilmesi Türk Borçlar Kanununun 183 ila 204. maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri, alacağın ona bağlı bütün (yan ve öncelik) hakları ile birlikte devralana geçmesini sağlar ve bu işlem yapılırken borçlunun rızasının alınması gerekmez. Alacağın devri, hatta borçlunun muhalefetine rağmen geçerli olarak doğar ve hükümlerin hasıl eder. Borçlunun alacağın devrinden sonraki asıl muhatabı artık alacağı devralan kişidir....

            Davacılar ve diğer mirasçılar başlangıçta iyiniyetli olarak satın alıp, zilyetliğini de devralmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğu ve taşınmazın rayiç değerine hükmedilmesi gerekirse de somut olayda davacılar gerek dava dilekçesinde gerekse de temyiz dilekçesinde, taşınmazların tapusunun iptali ile adlarına tescili, bunun mümkün olmaması halinde ödenen satış bedelinin günümüz ekonomik koşullara uyarlanarak taraflarına verilmesi yönünde talepte bulunmuşlardır. Bu durumda davacılar ve asli müdahil taşınmaz için davalılara verdiği bedeli, sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir. Sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/10/2020 NUMARASI : 2019/105 ESAS 2020/44 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Gaiplik Nedeniyle Hazine Adına Tescil) KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yozgat Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 07/10/2008 tarih ve 2008/624 E. - 2008/754 K. Sayılı kararıyla T3 Mahkemenin 2008/294 E....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ GEREKÇE : Dava, TMK'nın 588.maddesine dayalı gaiplik ve gaipe ait malvarlığının hazineye devri istemine ilişkindir. Tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliklerine yöneltilmesinin zorunlu olduğu, kayıt malikinin kim olduğu belirlenemiyor ise, kayyım atanması ve kayyımın görev ve sorumluluklarıyla ilgili 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümleri dikkate alındığında, ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla davanın kayyıma, kayıt maliki mirasçı bırakmadan ölmüş ise son mirasçısı sıfatıyla Hazine mirasçı olacağından Hazineye karşı dava açabileceği yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu açıktır....

              UYAP Entegrasyonu