"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma davasına bakan mahkeme yargılamayı Türk Medeni Kanununun 184 ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. 119, 129, 137, 140/3 ve 187. hükümlerinde yer alan emredici düzenleme sebebiyle ön inceleme sonuç tutanağında yer alan ve taraflarca imzalanarak kabul edilen çekişmeli vakıaları gösteren tutanak esas alınmak suretiyle yürütmek zorundadır. Ön inceleme sonuç tutanağı boşanma davasının yol haritasıdır. Başka yoldan gidilmesi ancak karşı tarafın açık muvafakati ile mümkündür (HMK.md. 141/1)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca boşanma davası açmış, mahkemece Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi şartlarının gerçekleştiği, kesinleşen önceki mahkeme ilamı ile boşanma davası reddedilen davacının fiili ayrılığın gerçekleşmesinde tam kusurlu olduğu, fiili ayrılık süresince de davacı tarafından davalıya yüklenebilecek bir kusurun varlığı ispat edilemediği gerekçesiyle...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece Mahkemesi tarafından davacı tarafça açılan boşanma davasının Reddine karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden yerinde olmadığını, müvekkili tarafından açılan davanın tefrik edilerek reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, fiili ayrılık döneminde de davalının barışma girişimlerine cevap vermediğini, açtıkları davanın reddine karar verilmesi ve müvekkili aleyhine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek verilen kararın kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Ortak hayatın yeniden kurulamamasına dayalı fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasında (TMK m.166/son) davacı taraf; davanın reddi yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece Mahkemesi tarafından davacı tarafça açılan boşanma davasının Reddine karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden yerinde olmadığını, müvekkili tarafından açılan davanın tefrik edilerek reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, fiili ayrılık döneminde de davalının barışma girişimlerine cevap vermediğini, açtıkları davanın reddine karar verilmesi ve müvekkili aleyhine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek verilen kararın kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Ortak hayatın yeniden kurulamamasına dayalı fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasında (TMK m.166/son) davacı taraf; davanın reddi yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
"Oysa, fiili ayrılığı başlatan reddedilen boşanma davasının davacı erkek tarafından açıldığı, davacı erkeğin 29/07/2010 tarihinde davadan feragat etmesi sebebiyle reddedildiği, bundan sonra tarafların bir arada yaşamadığı anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin boşanma davasından feragati, sözü edilen davaya kadar ki olaylardan dolayı davalının kusurlu kabul edilmesine mani olur. Feragatin hasıl ettiği kesin hüküm etkisi karşısında, artık önceki olaylardan dolayı davalı kusurlu addedilemez. Mahkemece davalı kadına yüklenen diğer kusurlara davacı erkek dava dilekçesinde dayanmamış olup, dayanılmayan vakıaların hükme esas alınması mümkün değildir (HMK m. 25/1). Bu durumda reddedilen boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebep olan davacı erkek boşanmada tam kusurludur. Davalı kadına atfedilebilecek bir kusur gerçekleşmemiştir. Hal böyle iken davalı kadının tam kusurlu bulunması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Olayları açıklamak taraflara, hukuki vasıflandırma hakime aittir (HMK.md.33). Dolayısıyla hakim, tarafların vasıflandırmasıyla bağlı değildir. Davacı, dava dilekçesinde, davalı ile aralarındaki ruhi ve fikri anlaşmazlık nedeniyle evliliğin fiilen 2009 yılından itibaren bittiğini, 14.06.2010 tarihinde anlaşmalı boşanma talebiyle dava açtığını, davalının bu yolla boşanmayı kabul etmemesi sebebiyle davanın ... 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (...) tarafından kusur belirlemesi ve maddi tazminat yönünden, davalı-karşı davacı (...) tarafından ise her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin yasal karine mevcut olsa bile, davalı bu yasal karineye dayanmak zorunda olmaksızın evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma davası açabilir. Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda “davacı-karşı davalı (...)'...
Oysa, davacı tarafından davalıya karşı 12.12.2006 tarihinde Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan sebeple açılan boşanma davasına karşılık, davalı tarafından da davacıya karşı 21.3.2007 tarihinde aynı sebeple karşı boşanma davası açıldığı; mahkemece; her iki davanın da “taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir geçimsizliğin ispatlanamadığı, fiili ayrılığın da, tek başına boşanma sebebi olmadığı” gerekçesiyle reddedildiği, kararın; her iki dava bakımından Yargıtay denetiminden geçerek 28.6.2010 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Kesinleşen bu ret kararı, tarafların her ikisinin de reddedilen davalara kadar boşanmayı gerektirecek kusurlu bir davranışlarının bulunmadığına kesin delil teşkil eder. Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık suresi içinde davacı-karşı davalı(nın), diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanamamıştır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında kadının adil yargılama hakkının ihlal edilip edilmediği, fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkrası,169 uncu ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 307 nci, 309 uncu, 310 uncu ve 311 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi. 3....
; davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenen, ablasının eşine yönelik hakaret fiili nedeniyle, davalı-karşı davacının ablasına eşinin ve annesinin de bulunduğu ortamda yeterli şekilde tepki gösterdiği, bu olay sebebiyle eşinin yanında yer aldığı, bu olaydan sonra ablası ve annesi ile görüşmek amacıyla tarafların bulundukları yazlıktan müşterek konutun bulunduğu İstanbul'a gittiği ve sonrasında tarafların yeniden bir araya gelmedikleri anlaşılmakta olup, bu fiiller davalı-karşı davacıya kusur olarak yüklenemez....