Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; erkek eşin, kadın eşe karşı “evlilik birliğinin sarsılması” nedenine dayalı boşanma davası açtığı, davanın reddine karar verildiği ve kararın 15.09.2008 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine eldeki karşılıklı boşanma davalarından ilkinin “eylemli ayrılık” sebebiyle TMK’nın 166/4. maddesine dayalı olarak erkek eş, karşı davanın ise “evlilik birliğinin sarsılması” sebebiyle 166/1. maddesine dayalı olarak kadın eş tarafından açıldığı, şartları oluştuğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, fiili ayrılık döneminde barışma önerisi sunan kadın eşin ise kusurlu davranışları affettiği gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır....

    Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı erkeğin açtığı ve reddedilerek kesinleşen boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmedikleri gibi, reddedilen boşanma davasını açarak, fiili ayrılığa neden olan ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin kusurlu olduğu, davacı erkeğin fiili ayrılık döneminde eve dönmesi için davalı kadına ihtar gönderdiği dolayısıyla kadının var olan kusurlarını affetmiş olduğu, yine ihtardan sonra ise davalı kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığının ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Bu husus gözetilmeden davalı kadının kusurlu kabulü ve Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi koşulları oluştuğu halde, davalı kadın yararına maddi tazminata karar vermek gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....

      Bu durumda her iki davanın boşanma davası olduğu, davalar arasında HMK 166/4 maddesi gereğince hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılmakla, davalının bu konudaki talebi de dikkate alınmak suretiyle dosyaların birleştirilmesine ve ilk açılan Fethiye Aile Mahkemesinin 2020/471 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Anlaşılmakla, karar usul ve yasaya uygun bulunmakla davacının istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir....

      Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında, fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Bu bağlamda, ret ile sonuçlanan ve Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebebiyet veren ve boşanma sebebi yaratan davalı kadın ile eşini müşterek konuta almayan ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Eşit kusurlu ve boşanma ile yoksulluğa düşecek davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına (TMK md. 175) hükmedilmesi gerekirken, talebinin reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir....

        İstinaf Sebepleri Davalı kadın vekili, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına göre boşanmaya karar verilebilmesi için davanın usuli bir nedenle reddine değil, esasa ilişkin bir nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, 30.01.2014 tarihli ek kararın feragate dayalı bir davanın reddi kararı olduğunu, reddedilen önceki boşanma davasında müvekkilinin avukatının vekâletnamesinde boşanma davasına özel bir davadan feragat yetkisinin olmadığını, önceki davanın boşanma davasından ziyade mal varlığı hukukuna ilişkin olduğunu, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin geçtiğinin kanıtlanmadığını, tanık Necmiye`nin boşanma davasından feragatten sonra davacı erkeğin ... adlı kadınla ilişkisinin devam ettiğini söylediğini, davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunu, tazminat taleplerinin kabulünün gerektiğini, davacı erkeğin ekonomik ve sosyal durumunun iyi olduğunun ispatlandığını, nafaka miktarlarının düşük olduğunu belirterek kararın tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir...

          Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayanmaktadır....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.02.2003 tarih, 2002/40 esas - 2003/7 karar sayılı ilamının davacı kocaya tebliğ edilmemesi sebebiyle henüz kesinleşmediğinin ve bu nedenle Türk Medeni Kanununun 166/son koşullarının gerçekleşmediği gibi, toplanan delillere göre fiili ayrılık döneminde davalıdan kaynaklanan Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesine göre boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışın varlığının da kanıtlanamamış olmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24.02.2014(Pzt.)...

              DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların fiili ayrılık sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....

              DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların fiili ayrılık sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davanın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda reddedilen ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan davacı kadın ile, fiili ayrılık döneminde eşiyle birlikte yaşamaktan kaçınan davalı erkeğin eşit kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru...

                UYAP Entegrasyonu