Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; asıl davaya cevap dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek; evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle ve fiili ayrılık sebebiyle tarafların boşanmalarına ve kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. III....
(HMK md.166/3- 4) Dosya incelendiğinde; aleyhinde verilmiş bir hükme karşı kanun yollarına başvurması, ayırt etme gücüne sahip vesayet altındaki kişiyi yükümlülük altına sokucu nitelikte bir işlem olmadığından davacı hükümlünün tek başına istinaf kanun yoluna başvurmasında bir engel olmadığı anlaşılmakla davacı erkeğin vasisi aracılığıyla 14/07/2021 tarihinde eldeki boşanma davası açtığı, davalı kadının ise Kaman Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin 2020/313 E. sayılı dosyasında 05/11/2020 tarihinde boşanma davası açtığı, davalı kadının cevap dilekçesinde birleştirme kararı verilmesini istediği, dava dosyaları arasında hukuki ve fiili irtibatın bulunduğu, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek mahiyette bulunduğu görülmekle Mardin Aile Mahkemesinin 2021/435 E. sayılı dosyası ile dava açılış tarihi önce olan Kaman Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin 2020/313 E. sayılı dosyasının HMK'nın 166. maddesi gereğince birleştirilmesine karar verilmesinde...
Bu hal, terk edilen eşe, terk sebebiyle boşanmayı isteme hakkı verir.(TMK.m.164) Dava, terk hukuki sebebine değil, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanmaktadır. Davalının kusurlu olup olmadığı, dayanılan boşanma sebebi çerçevesinde belirlenmelidir. Davalının gerçekleşen eylemi, terk olduğuna ve başkaca bir fiili kanıtlanmadığına göre, bu olay tek başına evlilik birliğine temelinden sarsar nitelikte bir kusur olarak görülemez.Bu bakımdan davalının kusurlu olduğunun tespiti isabetsizdir. Kararın bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun görüşüne katılamıyorum....
Davacı davalı erkeğin davası TMK'nun 166/son maddesine, davalı davacı kadının davası ise TMK 166/1 maddesine dayalı boşanma davasıdır. Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Davacı davalı erkek tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olması, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturur. Sözü edilen davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadına kusur yüklenemez....
Taraflarca karşılıklı açılan ilk boşanma davasında, her iki tarafın davasının 03.05.2010 tarihinde reddedildiği ve onanarak 18.01.2012 tarihinde kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece kadına kendisine gelen cevapsız aramayı eşine söylemeyerek güven sarsıcı davranışta bulunduğu ve eşine karşı güvensiz olduğu kusur olarak yüklenilmiş ise de erkek güven sarsıcı davranış eylemine reddedilen boşanma davasından önce dayanmış olup, yine kadının erkeğe güven duymadığına dair tanık beyanları reddedilen boşanma davasından önce gerçekleşen eylemlere ilişkin olduğundan o olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. O halde mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek ağır kusurludur....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava; fiili ayrılık sebebiyle (TMK md.166/son) boşanma, karşı dava ise; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma ve ziynet alacağı istemine ilişkindir. İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; davacının dava dilekçesinde nikahtan sonra davalının kendisini terk ederek Afganistan'a gittiğini iddia etttiği ve dava dilekçesinde sadece bu vakıaya dayandığı, tanık beyanlarının temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, fiili ayrılığın da boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceği, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen boşanma davası yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava; evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma ve fer’ileri istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Davacı davalı erkeğin davası, TMK'nun 166/son maddesine, davalı davacı kadının davası ise TMK 166/1 maddesine dayalı boşanma davasıdır. Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Davacı davalı erkek tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olması, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturur. Sözü edilen davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadına kusur yüklenemez....
Aile Mahkemesinde, boşanma davası ise bundan sonra İstanbul 11. Aile Mahkemesinde açıldığına göre, bağlantı sebebiyle birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkemeden istenebileceği ve birleştirmeye bu mahkemece karar verilebileceği nazara alınmadan, birleştirmeye karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bundan ayrı, ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır....
DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ortaya çıkan şiddetli geçimsizlik ve evlilik birliğinin devam ettirilmeyecek hale gelmesi sebebiyle davacı müvekkili tarafından Samsun 2.Aile Mahkemesinin 2015/542 esas 2017/121 karar sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını, 21.02.2017 tarihinde davanın reddine karar verildiğini, bu kararın 31.03.2017 tarihinde kesinleştiğini, tarafların 2015 yılında açılan boşanma davasından bu yana ayrı evlerde yaşadıklarını, 31.03.2017 tarihinden bu yana ayrı evlerde ikamet ettiklerini, taraflar için artık evlilik birliğini devam ettirmelerinin mümkün olmayıp tarafların fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....