Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Asıl dava yönünden; davacı erkek, boşanma sebebi olarak davalı kadın ile yaklaşık 10 yıldır ayrı yaşama sebebine dayanmıştır. Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir. Terk hukuki sebebine dayalı bir davada bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3523 E - 2019/2973 K) Somut olayda, davacı erkek tarafından maddi vakıa olarak sadece ayrılık iddiasına dayanıldığı, fiili ayrılık da tek başına boşanma sebebi olmadığından davasının reddine karar verilmiştir. Birleşen dava yönünden; Çekişmeli boşanma isteminin kabulü için karşı tarafın az da olsa kusurunun ispatı, boşanma isteminin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olmaması ve evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmaması gerekir....

Fiili ayrılık ise başlı başına boşanma sebebi değildir. Bu itibarla davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edildiğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 3-Tarafların diğer temyiz itirazlarına hasren yapıan inceleme gelince; a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının tüm, davacı-karşı davalı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b-Yukarıda 2. bentte açıklanan sebeple davacı-karşı davalı erkeğin kusurlu bir davranışı ispat edilememiştir. Bu nedenle erkek aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilemez....

    Davacının, davalı eşinin ilk eşinden olan kızı nedeni ile aralarında çıkan anlaşmazlık nedeni ile kızını da alarak 1 yıl önce evi terk ettiğini, davalının eve dönmesi için 26.02.2018 tarihinde terk ihtarı çektiğini bildirerek anlaşmalı boşanma davası açtığı, daha sonra taraflar arasında anlaşma sağlanamadığından davasını çekişmeli boşanma davasına çevirdiği, çekişmeli boşanma dava dilekçesinde aynı iddiaları yinelediği, davacının 26.02.20018 tarihinde davalının eve dönmesi için çektiği terk ihtarı nedeni ile taraflar arasında bu zamana kadar meydana gelen olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, terk ihtar tarihi olan 26.02.2018 tarihinden boşanma davası açtığı tarih olan 18.09.2018 tarihine kadar olan dönem için herhangi bir vakıaya dayanmadığı, dolayısı ile davasını ispatlayamadığı, fiili ayrılığında tek başına boşanma nedeni olmadığı dolayısı ile ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından...

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davalı kadının harcı kaydı olmayan temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 2-Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca "boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.” Toplanan delillerden davacı koca tarafından 04.09.2001 tarihinde boşanma davası açılmış, 07.11.2002 tarihinde retle sonuçlanmış, ilgili karar 08.02.2003 tarihinde kesinleşmiştir....

      Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davalı (kadın)'a kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığının anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma nedeni yaratan davacı (koca)'nın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davalı (kadın)'ın ağır kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, maddi tazminat talebinin reddi de isabetsiz olmuştur. Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen davalı (kadın)'ın davacı (koca)'dan daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır....

        Aile Mahkemesinde görülen boşanma davasından sonra bir araya gelmediklerini, ortak hayatın yeniden kurulamadığını belirterek, tarafların şartları oluşan TMK 166/son maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş, 24.03.2022 tarihli ön inceleme tutanağında, boşanma sebebini fiili ayrılık olarak değiştirdiklerini beyan etmiştir. Davalı süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiş, yargılamaya Ankara'da olması ve sağlık problemlerinin bulunması nedeni ile segbis sistemi ile veya talimat yoluyla katılmak istediğini bildirmiş, 24.03.2022 tarihli celsede ise, açıkça yetkili mahkemeyi belirtmeden davanın son kez altı ay birlikte ikamet edilen yerde açılması gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Ankara Nöbetçi Aile Mahkemesi olduğuna hükmedilmiştir....

        Aile Mahkemesinde görülen boşanma davasından sonra bir araya gelmediklerini, ortak hayatın yeniden kurulamadığını belirterek, tarafların şartları oluşan TMK 166/son maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş, 24.03.2022 tarihli ön inceleme tutanağında, boşanma sebebini fiili ayrılık olarak değiştirdiklerini beyan etmiştir. Davalı süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiş, yargılamaya Ankara'da olması ve sağlık problemlerinin bulunması nedeni ile segbis sistemi ile veya talimat yoluyla katılmak istediğini bildirmiş, 24.03.2022 tarihli celsede ise, açıkça yetkili mahkemeyi belirtmeden davanın son kez altı ay birlikte ikamet edilen yerde açılması gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Ankara Nöbetçi Aile Mahkemesi olduğuna hükmedilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur ve nafaka yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Toplanan delillerden eşine hakaret eden, şiddet uygulayan ve tehdit eden davacı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni sayılmaz. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır....

          Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı boşanma davasının, kusurun tamamen kendisinde olması nedeni ile sübut bulmadığından reddedildiğini, kararın kesinleşmesine rağmen davacının başka bir kişi ile gayri resmi yaşantısına devam ettiğini, bu sebeple fiili birlikteliğin gerçekleşmediğini, ancak tamamen kusurlu tarafın boşanma talep edemeyeceğini belirterek, öncelikle davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde müvekkili yararına 30.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat ile daha önce mahkemece hükmedilen tedbir nafakasının 1.000 TL artırılarak aylık 1.500 TL'ye yükseltilmesine, gelecek yıllarda artırılmak koşuluyla aynı miktar yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, "Türk Medeni Kanunu'nun 166/4 maddesinde yer alan üç yıllık fiili ayrılık süresinde ortak hayatın yeniden kurulmadığı" gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, tarafların fiili ayrılığın üzerinden uzun zaman geçtiği ve davalının da kendisine ayrı bir hayat kurduğu, dolayısı ile boşanmanın mevcut hali ile davalının herhangi bir menfaatini şu aşamada zedelenmeyeceği yine aynı şekilde davalının...

            UYAP Entegrasyonu