Davalı kadına boşanma kararı verildikten sonra ölen babadan bağlanan yetim aylığı yapılan denetim sonrası fiili birliktelik nedeni ile 5510 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca ödenen aylıkların yersiz ödendiği gerekçesi ile borç çıkarılmıştır. Dairemizin 07.10.2021 tarih ve 2021/7072 Esas, 2021/11762 Karar sayılı ilamında yazılan karşı oy gerekçelerimde belirttiğim gibi davacı boşandığında 506 sayılı Kanun yürürlüktedir. 5510 sayılı Kanunun 5754 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değişik geçici 1. maddesi uyarınca kesilmede 506 sayılı kanun uygulanmalıdır. Anılan kanunda ise boşanılan eş ile birlikte yaşama olgusu bir kesilme nedeni olarak düzenlenmemiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen boşanma olgusuna uygulanması olanağı, önceye etki yasağı nedeni ile olanaklı değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1 -Fiili ayrılık başlı başına boşanma nedeni yapılamaz. Terk nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir....
Mahkemece, "Her iki tarafın da kusurlu davranışlarının olduğu, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları" şeklinde yetersiz gerekçe ile karar verilmiş ancak mahkemece; taraflara yüklenen ve Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi hükmüne dayalı olarak açılan boşanma davalarında tek başına boşanma nedeni oluşturmayan fiili ayrılık vakıası dışında ''kusurlu davranışlarının neler olduğu” gösterilmemiştir. Yerel mahkeme, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıaların kusur olarak nitelendirdiğini Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklamak zorundadır. Bu nedenle, gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni sayılamayacağı terk hukuki sebebine dayalı bir davanın da bulunmadığının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.03.2017 (Pzt.)...
Zira sigortalı başvurduğunda, başvuru tarihi itibari ile Kurumun fiili birlikteliğe ilişkin aksi sabit oluncaya kadar geçerli bir denetim raporu yoktur. Kurumca bir denetim raporu yoksa o zaman sigortalı aylığın yeniden bağlanmasını talep ettiğinden, başvuru tarihi itibari ile emsal Daire uygulamamız gereği, fiili birlikteliğin Mahkemece önceki denetim raporundan bağımsız olarak araştırılması gerekir. Sonuç olarak; boşanma sonucu fiili birliktelik nedeni ile Kurum işleminin iptali veya kesilme sonrası aylığın yeniden bağlanması istemli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 56 ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davanın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda reddedilen ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan davacı kadın ile, fiili ayrılık döneminde eşiyle birlikte yaşamaktan kaçınan davalı erkeğin eşit kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru...
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve red ile sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma nedeni yaratan, fiili ayrılık döneminde zina yapan davacı davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşıldığından davalı davacı kadının vakıaya yönelik istinaf talebinin kabulüne, erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin reddine, tarafların birbirlerinin davalarının kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine, boşanmaya yol açan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir. Davalı davacı kadının terke dayalı boşanma davasının koşulları dava dosyasında gerçekleşmediği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin 3 nolu bendinin kaldırılmasına, davalı davacı kadının TMK 164 maddesi nedeniyle boşanma kararı verilmesi ve bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Eldeki dava TMK'nun m.166/son maddesi uyarınca açılan boşanma davasıdır.Toplanan delillerden, davacı tarafından açılan boşanma davasının kimse kendi kusuruna dayanarak hak elde edemeyeceği gerekçesiyle reddedilip kesinleştiği anlaşılmakla davacının ilk boşanma davası açarak boşanma sebebi yaratıp fiili ayrılığa sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır.Bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı anlaşılmıştır....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; kusur belirlemesi, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakaları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirecek kusurlu bir davranışın varlığı kanıtlanamamıştır. Buna karşın davalı kadın da süresinde sunduğu 12/05/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde sadece fiili ayrılık vakıasına dayanmış, tanık deliline ise dayanmamıştır. Fiili ayrılık vakıası tek başına boşanma nedeni sayılamayacağı gibi, davalı kadının duruşmada dinlenen tanığının beyanları esas alınarak davacı erkeğe kusur yüklenmesi de mümkün değildir....
Aile Mahkemesi'nin 2014/421 Esas, 2014/1004 Karar sayılı dosyasıyla boşanma davası açtığını, davanın reddi kararının 20/02/2019 tarihinde kesinleştiğini, tarafların 5 yıldır bir araya gelmediklerini, evliliğin yeniden tesis edilmediğini, fiili ayrılık nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....