Anılan mevzuat hükümlerinde ise boşanılan eş ile birlikte yaşama olgusu bir kesilme nedeni olarak düzenlenmemiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen boşanma olgusuna uygulanması olanağı, önceye etki yasağı nedeni ile olanaklı değildir. Çoğunluğun önceye etki yasağı ilkesine aykırı olarak, lafzi yorum ve sigortalı aleyhine yorumu benimseyerek, sonradan gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak salt birlikte yaşama ve boşanan eşin desteğini alma koşulunu yeterli kabul etmesi ve bu yönde yerel mahkeme kararını araştırmaya yönelik olarak bozması Kanunun ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçelerine aykırıdır. Kaldı ki fiili birliktelik konusunda karar iki kez bozulmuş, fiili birliktelik kanıtlanmadığı gibi davacının 2015 yılında başka bir kişi ile evlendiği de anlaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle mahkeme kararının onanması gerekirken, fiili birlikteliğin tekrar araştırılması yönünde bozulması görüşüne katılınmamıştır....
Oysa, davacı tarafından davalıya karşı 12.12.2006 tarihinde Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan sebeple açılan boşanma davasına karşılık, davalı tarafından da davacıya karşı 21.3.2007 tarihinde aynı sebeple karşı boşanma davası açıldığı; mahkemece; her iki davanın da “taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir geçimsizliğin ispatlanamadığı, fiili ayrılığın da, tek başına boşanma sebebi olmadığı” gerekçesiyle reddedildiği, kararın; her iki dava bakımından Yargıtay denetiminden geçerek 28.6.2010 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Kesinleşen bu ret kararı, tarafların her ikisinin de reddedilen davalara kadar boşanmayı gerektirecek kusurlu bir davranışlarının bulunmadığına kesin delil teşkil eder. Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık suresi içinde davacı-karşı davalı(nın), diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanamamıştır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/11/2021 NUMARASI : 2017/888 ESAS 2021/605 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince fiili ayrılık nedeni ile boşanmanın şartlarının gerçekleştiği, Besni Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/122 Esas ve 2010/67 Karar sayılı ceza dosyasında kesinleşen karar ile 13.03.2009 tarihinde davalı kadının davacı eşine "şerefsiz niye böyle yapıyorsun, namusuna sahip çıkacağına beni dövüyorsun" diyerek hakaret ettiği, davalı kocanın da davacı eşine vurmak suretiyle yaraladığı ve ayrıca davacı kocanın ret ile sonuçlanan ilk davayı açarak birlikte yaşamaktan kaçındığı ve boşanma sebebi yarattığı, işbu davada davacı erkeğin davalıdan daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların fiili ayrılık nedeni ile boşanmalarına, davalı kadın yararına karar tarihinden geçerli olmak üzere aylık 400,00-TL yoksulluk nafakasına, 40.000,00-TL. maddî tazminat, 15.000,00-TL. manevî tazminata karar verilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2016/587 Esas sayılı dosyası ile açmış olduğu tedbir nafakası ve velayetin tedbiren düzenlenmesi talepli davada tarafların 2011 yılından beri ayrı yaşadıkları hususu davalının da kabulünde ise de bu hususa ilişkin Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2020/1046 E. ve 2020/2130 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere ise tarafların ayrı yaşaması tek başına boşanma için yeterli değildir. Fiili olarak ayrı yaşamak Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesindeki boşanma koşullarıyla birlikte gerçekleşmiş olmadıkça tek başına Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. madde uyarınca açılmış boşanma davası için boşanma nedeni olamaz. Davacının terk (TMK.m.164) hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış bir boşanma davası da bulunmamaktadır. Belirtilen dosyada davacının davasını ispata yarar başkaca bir delil de bulunmamaktadır. ..." gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir....
Aile Mahkemesi TARİHİ :06.11.2013 NUMARASI :Esas no:2013/397 Karar no:2013/1479 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, terk nedenine dayanan bir davanın bulunmamasına ve fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni olmadığına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.11.06.2014(Çrş.)...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni olmaması ve Türk Medeni Kanununun 166/3.maddesinde belirtilen anlaşmalı boşanmanın koşullarının gerçekleşmediğinin anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20'şer TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.23.12.2010(Prş.)...
Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına ve özellikle fiili olarak ayrı yaşamanın tek başına boşanma nedeni olamayacağının anlaşılmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.01.2012 (Pzt.)...
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili tarafından açılan boşanma davasının reddedilmesi amacı için müvekkiline gerçek olmayan şevkat ve sevgi göstergeleri ile kandırıp müvekkili ile tatile çıktığını, gezilere katıldığını, bu sırada çekinilen resimlere mahkemeye sunarak boşanma davasındaki iddiaları asılsız bırakıtrıp davanın lehine sonuçlanmasını sağladığını, davalı taraf ile müvekkilinin eski boşanma davası sırasında aynı konut altında yaşamadığını, boşanma davasının müvekkil aleyhine sonuçlanmasından sonra davalının yüzünü göremediğini, boşanma davasından sonraki tarihdeki resimleri davaya delil olarak sunarak davanın reddini sağlama eylemine girdiğini, davalı tarafça dosyaya sunulan resim tarihlerinin sonradan yapılan sahte düzenleme olduğunu, davalı tarafın nafaka ve tazminat taleplerinin reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir....
(TMK. m. 174/2) Koca tarafından açılan boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine, kadının birleştirilen boşanma davasının ise, aynı Yasanın 166/1. maddesine dayandığı, her iki davanın da kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği, “boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta kocanın tam kusurlu” kabul edildiği görülmektedir. Tarafların fiili ayrılığının, evlenmelerinden sonra, kocanın çalıştığı ülkeye eşini götürmemesinin sebep olduğu, yaklaşık on yıldır fiilen ayrı yaşadıkları yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Gerek redle sonuçlanan önceki boşanma davasında, gerekse fiili ayrılık süresi zarfında, kocanın, eşinin kişilik değerlerine saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanamamıştır. Bu duruma göre, manevi tazminata hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır. Salt boşanmış olmak da, manevi tazminatı gerektirmez....