"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir (HMK m. 297/2). Davacı-karşı davalı erkek fiili ayrılık sebebine dayalı (TMK m. 166/son) boşanma davası açmış, davalı-karşı davacı kadın ise, 02.10.2014 tarihinde harcını yatırarak evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) karşı dava açmıştır. Bu halde, her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir....
Maddesi uyarınca ayrılık süresinin kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlamasına, Ayrılık süresinin bitiminde, ayrılık durumunun kendiliğinden sona ereceğinin ve bu süre sonunda ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden her birinin boşanma davası açabileceğinin taraflara ihtar edilmesine, Boşanma hükmü kurulmadığından davacı tarafın maddi ve manevi tazminat talepleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına, Boşanma hükmü kurulmadığından davacı tarafın davalı lehine hükmedilen nafakanın kaldırılması talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına," karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı koca; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı kadın; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....
İSTİNAF SEBEPLERİ; Mahkeme kararına karşı davacı/karşı davalı vekili; karşı ve birleşen davanın kabulü, kusur, kadın lehine verilen nafaka ve tazminat kararları açısından istinaf başvurusunda bulunmuş, kendilerinin kabul edilen davalarında kurulan boşanma hükmüne ilişkin itirazlarının bulunmadığını bildirmiştir. Mahkeme kararına karşı davalı/karşı davacı kadın vekili; kusur, erkeğin davasının kabulü, kadın lehine verilen nafaka ve tazminat kararlarının yetersiz olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE; Asıl dava TMK 166/4 maddesinde düzenlenen fiili ayrılığa dayalı boşanma, karşı dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası, birleşen dava ise daha önce mahkeme kararıyla takdir edilen tedbir nafakasının arttırılması talebine yöneliktir. HMK 355. Maddesine göre inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı ve sınırlı olarak yapılmıştır....
Karşı boşanma davasının kabulü ve her iki davada kusur yönünden yapılan istinaf incelenmesinde; Mahkemece; " taraflar arasında görülen boşanma davasının reddinden sonra tarafların üç yılı aşkın bir süre bir araya gelmedikleri, evlilik birliğinin yeniden kurulamadığı, halen ayrı yaşadıkları anlaşılmakla fiili ayrılık nedeniyle davacının ve karşı davacının boşanma davalarının kabulüyle TMK'nun 166/4 maddesi gereğince boşanmalarına, fiili ayrılığa sebep olan olaylarda sadakat yükümlülüğünü ihlal eden, eşine hakaret eden, küçük düşürücü davranışlarda bulunan davacı karşı davalının tam kusurlu olduğu," gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma KARAR DÜZELTME İSTEYEN :Davacı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; dilekçenin reddine dair Dairemizin 03.07.2014 gün ve 4913-15327 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. 1-Davacı ... tarafından, davalı kadın aleyhine fiili ayrılık (TMK md 166/son) hukuki sebebine dayalı olarak boşanma davası açılmış olup, mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile tarafların fiili ayrılık (TMK md 166/son) nedeniyle boşanmalarına, davalı kadın yararına maddi ve...
Aile Mahkemesi'nin 2020/274 Esas sayılı dosyasına kayden fiili ayrılık nedenine dayalı olarak boşanma davası açılmış bu davanın da eldeki dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Mahkemece, erkeğin asıl boşanma davası ile kadının birleşen boşanma davasında ayrı ayrı kusur belirlemesi yapılmış, erkeğin fiili ayrılık hukuki nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında ise bu davaya dayanak yapılan Bakırköy 5. Aile Mahkemesinin 2013/755 Esas sayılı dosyasındaki kusur belirlemesine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. O halde Mahkemece tarafların asıl ve birleşen davalarında usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle kusur belirlemesi yapılarak ve erkeğin birleşen davasına dayanak davasındaki kesinleşen kusur durumu da dikkate alınarak tüm davaların birlikte değerlendirilmesiyle kusurun harmanlaması sonucu nihai kusurun belirlenmesi gerekmektedir....
Başlangıçta yersiz boşanma davası açarak, fiili ayrılık nedenine dayalı boşanmanın (TMK.md.166/son) zeminini hazırlayan ve boşanmaya sebebiyet veren davacı koca ise bu nedenle tamamen kusurludur. Eylemli ayrılık sebebiyle boşanma davasında boşanma kararı verilebilmesi için eşlerin kusur durumlarının ayrıca araştırılması gerekmemekle birlikte kusur durumunun tespiti nafaka ve tazminatlar açısından önemli olup istinaf incelemesine konu dava 14.05.2019 tarihinde açılmakla, davanın açıldığı tarih itibariyle TMK .166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmakla mahkemenin karşı boşanma davasının kabulüne ilişkin kararı usul ve yayasa uygundur....
2015 doğumlu bir çocuğunun olduğu, kadının çocuğu dava tarihinden önce öğrendiği iddiasının erkek tarafından ispat edilemediği gibi, zina eylemi devam ettiğine göre hak düşürücü sürenin geçmiş sayılamayacağı, bu hali ile fiili ayrılık döneminde erkeğin zina eyleminde bulunduğu sabit olduğu, kadının zina sebebiyle açılan boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, erkek tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olmasının, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturduğu, sözü edilen davadan sonra tarafların bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadına kusur yüklenemeyeceği, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son maddesine dayanak teşkil eden ve red ile sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili...
Tüm dosya kapsamından, gerek erkeğin davasına dayanak teşkil eden ve reddine karar verilen önceki davada, gerekse fiili ayrılık süresi içinde, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir kusuru ispatlanamamıştır. Zira, temyize konu karşılıklı görülen boşanma davasındaki dinlenen kadın tanıklarının erkeğin sadakatsizliğe ilişkin beyanları da duyum, gözlem ve yoruma dayalı olup, erkeğin sadakatsizliğine ilişkin maddi gerçeği açığa çıkarmaktan uzaktır. Ne var ki, ilk boşanma davasını açarak, fiili ayrılığa neden olan boşanmaya sebebi yaratan davacı karşı davalı erkek, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere tam kusurludur. Ancak erkeğin reddedilen davayı açarak, fiili ayrılığa sebebiyet vermesi tek başına kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. O halde, Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. Maddesi şartlarının kadın lehine oluşmadığının kabulü gerekir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece ön inceleme duruşmasında, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca fiili ayrılığa dayalı boşanma davası olarak nitelendirilmiş, ön inceleme duruşma zaptı taraf vekillerince imzalanmış olup tarafların mahkemece yapılan hukuki nitelendirmeye karşı istinaf itirazları bulunmadığı, fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası erkek tarafından, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve davanın, kadının kusurunun ispatlanamadığı, erkeğin agresif, kadının hastalığına ve evle ilgili yapılması gereken işlere karşı duyarsız olduğu, kadına hakaret ve tehditkar davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle reddedildiği, Mahkemece, erkeğin kesinleşen önceki kusurlu davranışlarının hükme esas alınmamasının doğru olmadığı, buna karşılık, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, erkek, fiili ayrılık döneminde...