Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Oysa, davacı erkek tarafından açılan ve retle sonuçlanan ilk boşanma davası 31.05.2012 tarihinde kesinleşmiş ve kesinleşen bu kararda davalı kadının evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede bir kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir. Bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve fiili ayrılık döneminde kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma sebebi yaratan, erkeğin boşanmaya neden olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Öyleyse; mahkemece davalı kadının maddi tazminat talebinin (TMK m. 174/1) kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....

    DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek tarafından fiili ayrılık hukuki sebebine (TMK m. 166/son) dayalı boşanma davası açılmış, davalı-karşı davacı kadın tarafından evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK m. 166/1) dayalı karşı boşanma davası açılmış olup, mahkemece asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının karşı boşanma davasının ise reddine ve kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmiştir....

      AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2020 NUMARASI : 2018/813 ESAS 2020/263 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı kadının evin temizlik işleriyle ilgilenmediğini, sağlanan maddi imkanlarla gezdiğini, gezerken kaybolduğunu, 2 ay bile dolmadan sebepsiz yere evi terk ettiğini, tüm bu nedenlerle TMK'nun 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....

      DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; kadının eşine iyi davranmadığını, onu eve almadığını, evlilik birliğinin sürmesi için çaba göstermediğini, daha önce açılan boşanma davasının reddedildiğini, taraflar arasında ilk davanın reddinden itibaren 3 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen ortak yaşamın kurulmadığını iddia ederek tarafların fiili ayrılık nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı asıl cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, eşinin kendisi ve çocuklarını terk ettiğini, arayıp sormadığını, maddî ve manevî destek olmadığını, başka kadınla yaşadığını, rahatsızlıklarından dolayı kendisini hor gördüğünü iddia ederek lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 1000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir. III....

        AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2020 NUMARASI : 2018/813 ESAS 2020/263 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı kadının evin temizlik işleriyle ilgilenmediğini, sağlanan maddi imkanlarla gezdiğini, gezerken kaybolduğunu, 2 ay bile dolmadan sebepsiz yere evi terk ettiğini, tüm bu nedenlerle TMK'nun 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....

        Dava, TMK 'nın 166/son maddesi uyarınca eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma davasıdır. Davanın, dava dilekçesinde gösterilen hukuki sebep, anlatım ve mahkeme gerekçesine göre TMK'nın 166/son maddesine dayalı boşanma davası olduğu açık olduğu halde, hükümde hukuki sebep olarak TMK'nın 166/son maddesi yerine TMK'nın 166/3 maddesinin yazılmasının açık maddi hata niteliğinde olduğu ve mahallinde düzeltilebileceği anlaşılmıştır....

        Somut olayda; erkek eşin, kadın eşe karşı “evlilik birliğinin sarsılması” nedenine dayalı boşanma davası açtığı, davanın reddine karar verildiği ve kararın 15.09.2008 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine eldeki karşılıklı boşanma davalarından ilkinin “eylemli ayrılık” sebebiyle TMK’nın 166/4. maddesine dayalı olarak erkek eş, karşı davanın ise “evlilik birliğinin sarsılması” sebebiyle 166/1. maddesine dayalı olarak kadın eş tarafından açıldığı, şartları oluştuğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, fiili ayrılık döneminde barışma önerisi sunan kadın eşin ise kusurlu davranışları affettiği gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır....

          Davacı kadın tarafından açılan ve retle sonuçlanan ilk boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık döneminde davalı erkeğe yüklenebilecek bir olayın varlığı da ispatlanamamıştır. O halde, retle sonuçlanan ilk boşanma davasını açarak birlikte yaşamaktan kaçınan ve boşanma sebebi yaratan davacı kadın, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurludur. Hal böyle iken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının yoksulluk nafakası (TMK m. 175) talebinin kabulü doğru görülmemiştir....

            Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı kadın zina sebebine ( TMK m. 161), davalı -davacı erkek ise fiili ayrılık sebebine dayalı (TMK m. 166/son) boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece davacı- davalı kadının zinaya dayalı boşanma davasının reddine, erkeğin davasının ise, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı-davalı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı-davacı erkeğin bir başka kadınla birlikte yaşadığı gerçekleşmiştir. Bu durumda davalı-davacı erkeğin zinası ispatlanmıştır. O halde davacı-davalı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

              Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davalı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığı da ispatlanamadığına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan davacı kadının, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece davalı erkeğin kusurlu olduğuna yönelik tespit yerinde değilse de, verilen boşanma kararı sonucu itibariyle doğru bulunduğundan davalı erkeğin boşanma davasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, boşanma kararının kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına (HUMK m. 438/son) karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davacı tam kusurludur....

                UYAP Entegrasyonu