Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” Bu duruma göre davalı ...’nin “işleten” olarak, kusuru bulunmasa bile tazminattan sorumlu olduğunun kabulü gerektiği ortadadır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle davalı işveren şirketin motorlu aracın işleteni olarak kusuru bulunmasa bile hüküm altına alınan tazminattan sorumlu olmaları gerektiği göz ardı edilerek, yazılı şekilde davalı ...’ne yönelik davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. 3-Maddi tazminata yönelik temyize gelince: Kusurun aidiyeti ve oranı ile sigortalının yardıma muhtaç % 64,00 oranında iş göremezliği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, TESCİL VE TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, yaşlı, cahil ve yardıma muhtaç iken davalı oğlu ...'ın 1200 ada 97 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin tapusunu vermesi karşılığında kendisine bakıp gözeteceği telkini, hile ve desise ile taşınmazın tapusunu üzerine almak istediğini, oğlunun baskılarından kurtulmak için yakınlarının yönlendirmesiyle güvenilir kişi olarak akrabası davalı ...'a taşınmazı bedelsiz devrettiğini, Rıfat'ın taşınmazı daha sonra ...'a temlik ettiğini 25.1.2010 tarihli resmi yazı ile öğrendiğini, iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp, tapunun iptali ile adına tescilini olmazsa bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ..., davacının dava konusu evi oğlu ...'a devretmek üzere temlik ettiğini, herhangi bir para alışverişi olmadığını bildirmiş, davalı ... ise, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur....

      Davalı, davacının Kaymakamlıkta çalışmadığını, davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin kamu kurumu olduğunu, kamu kurumlarında çalışmalarının belgelere dayalı olmasının asıl olduğunu, davacının çalıştığını gösterir hiçbir kayıt bulunmadığını, davacının yardıma muhtaç olması nedeniyle yardım yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dosyadaki bilgi, belgeler ve tanık beyanları birlikte gözönüne alındığında davalı işverenin davacı işçinin çalışırken iş akdinin haklı nedenle sona erdiğini ispat edemediği, bir kısım alacaklar dışındaki alacaklara hak kazandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

        Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde, manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 346,48 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına 10/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. .......

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 Esas ve 2017/219 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, cezaevinde bulunana vasi ya da mümessil tayin edilmesinin ceza yargılamasında vekille temsil edilme halinden farklı olup, niteliği itibariyle daha değişik amaçlara yönelik bulunduğu, usulde kıyasın geçerli oluşu nedeniyle, 7201 sayılı Tebligat Yasasının 11. maddesinde sanığa yapılacak tebligatı geçerli sayan normun, yasayoluna başvurma hakkını kullanma ya da kullanmama gibi ergin kişinin herhangi bir yardıma ihtiyaç duymadan kendiliğinden karara bağlayabileceği konularda hükümlü için de geçerli kabul edilmesi ve salt cezaevinde oluşuna dayanılarak hükümlünün vasi ya da mümessilin temsili ile bağımlı tutulmaması ve onun yardımına muhtaç hale düşürülmemesi gerektiği gözetildiğinde,yokluğunda verilen hükmün başka suçtan cezaevinde hükümlü olan sanığın vasisine...

            nın evine giderek Belediye'den geldiklerini ve odun-kömür yardımında bulunacaklarını söyleyerek ne kadar paraları varsa göstermelerini istedikleri, müştekilerin de toplam 1105 TL parayı zarfın içerisinde sanıklara gösterdikleri ve sanıkların da "Bu paranın iki katı kadar size yardımda bulunacağız, ancak paranızı iyi yerde saklamıyorsunuz" diyerek sanıklardan birinin parayı zarfa koyarak mağdurların koyduğu yere koyarken zarfın içindeki parayı el çabukluğuyla aldığı ve mağdurlara "yakınınızda başka fakir, yardıma ihtiyacı olan kimse var mı?" diye sordukları, mağdur ...'nın da sanıkları alarak mağdur ....'nin evine gittikleri ve aynı şekilde mağdur ...'ye de "Teyze biz Belediye'den geliyoruz, kömür yardımı yapacağız, kömür şimdi geliyor, kamyonları yıktıracağız, fakat senin paran var mı çünkü paraya göre kömür indiriyoruz" dedikleri, mağdur ...'...

              Kanunun 24. maddesi de korunma kararı alınmasını gerektiren şartların ortadan kalkması halinde, kurum yetkililerinin önerisi üzerine mahkemece, çocuk ergin olmadan kaldırılabileceği gibi, ergin olduktan sonra da. çocuğun rızası alınmak şartıyla ve bu maddede gösterilen şartların varlığı halinde korunma kararının devamına karar verilebileceğini hükme bağlamıştır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 26/3. maddesinde mahkemeler ve çocuk hakiminin bu kanun ve diğer kanunlarda yer alan tedbir kararlarını almakla görevli olduğu düzenlendiğinden. 2828 sayılı Kanun maddesindeki tedbir kararlarında da çocuk mahkemeleri görevli bulunmaktadır (HGK'nun 16.01.2013 tarih, 2012/2-563 Esas. 2013/69 Karar sayılı ilamı). Yukarıda açıklandığı üzere, 5395 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle, 2828 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevi çocuk mahkemelerinin görevi kapsamına alınmıştır....

                Somut olaya bakıldığında, davacının 07/09/2001 doğumlu, yani ergin olduğu,14/09/2019 tarihinde Van/ Edremit Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinden mezun olduğu, hali hazırda dosya kapsamında bulunan belgelerden de anlaşılacağı üzere herhangi bir eğitim kurumunda eğitimini sürdürmediği,buna göre TMK 'nun 328/2 maddesinde belirtilen nafaka koşullarının oluşmadığı; yine dosya kapsamına alınan SGK kayıtlarından anlaşılacağı üzere dava tarihi itibariyle davacının sigortalı olarak çalıştığı yani dava tarihi itibariyle yardıma muhtaç olmadığı ; davalının ise evli olduğu, bu evliliğinden 3 çocuğunun olduğu, düzenli bir gelirinin olmadığı ,tır şöförü olarak çalıştığı, aylık ortalama 2500 TL gelirinin olduğu, davalının nafaka yükümlüsü olması durumunda kendisinin yardıma muhtaç olacağı, TMK 'nun 364/1 maddesinde belirtilen nafaka koşullarının da oluşmadığı anlaşıldığından kararın kaldırılması gerekmiştir....

                F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı vekilininin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki açıklamaların kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, 2- Dava, 10/10/2007 tarihli iş kazası nedeniyle %100 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının yardıma muhtaç olması nedeniyle bakıcı gideri isteminden ibarettir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden taraflar arasında daha önce karara bağlanan ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen ...1....

                  Mahkemece davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davalı belediyenin belirlediği fakir öğrencilere davacının kırtasiye dükkanından istenilen malzemelerin verildiği hususları tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkemece ihale yapılmadan malzeme verilmesi nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın davacı tarafça temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu dairemizin 20006/1565-8062 esas ve karar sayılı ve 18.5.2006 tarihli ilamı ile davacı lehine bozulmuş ve ilamda davacı tarafından ibraz edilen belgelerdeki malzeme bedelinin tahsiline karar 2007/12701-2008/1534 verilmesi gerektiği belirtilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu