Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İhtisas Dairesi'nin 10.08.2020 tarih 12043 sayılı raporunda davacının 01/05/2008 tarihinde maruz kaldığı iş kazasına bağlı arızası sebebiyle başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı sonucuna varıldığı anlaşılmıştır. İlk derece Mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, davacının 01/05/2008 tarihinde maruz kaldığı iş kazasına bağlı arızası sebebiyle başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı ve meslekte kazanma gücününün %76 olduğu anlaşılmakla kararın vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı görülmekle, davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....

Maddesi gereğince ücretsiz dava alındığına dair bir beyanının olmadığı gibi ücretsiz dava alınması halinde bu durumun baroya bildirildiğine dair bir bilgi ve belge de dosyada bulunmadığı, davalının adli yardıma muhtaç bir durumda olmadığı sebepleriyle, davalılar vekilinin adli yardım talebinin reddine karşı yapılan itirazın reddine karar verilmiştir. Davalıların adli yardım talebinin reddedilmesi karşısında HMK'nın 344. maddesi gereğince istinaf harcının tamamlaması için kararı istinaf eden davalılara muhtıra gönderilerek harcının yatırılması halinde sayman mutemet makbuzunun da eklenerek dosyanın istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmesi ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. KARAR: Gerekçesi yukarıda yazıldığı üzere; 1-Davalılar vekilinin adli yardım istemi reddedilmiş bulunduğundan HMK'nın 344/1.md. gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın İSTANBUL 10....

    DAVA KONUSU : Alacak (Sosyal Güvenlik Hukukundan Kaynaklanan) KARAR : İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddi kararının istinafı üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelendi: GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati haciz talepli dava dilekçesinde özetle; Kurumun sigortalılarından T.C. kimlik numaralı Mesut Paşa'nın, davalıya ait işyerinde çalışmakta iken 23.10.2018 tarihinde iş kazası geçirdiğini, Ankara Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezince düzenlenen 11.11.2020 tarih 9 sayılı Sağlık Kurulu Kararına göre kazazede işçinin kaza sonucu sürekli iş göremezlik derecesi(MKGKO) %100'dür ve kişi yardıma muhtaç olduğunu, meydana gelen kaza sebebiyle müvekkili Kurum tarafından sigortalı Mesut Paşa'ya 24.11.2020 onay tarihli 729.193,23 TL peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, 809.892,11 TL tedavi gideri yapıldığını, kurum zararının toplam 1.539.085,34 TL'ye ulaştığını belirterek, tahsili talebiyle açtığı davada davanın niteliği, talep miktarı, mal kaçırılma ve tahsilatın...

    Katılanın, maaşını bankadan çekmek ve alışveriş yapmak maksadıyla Burdur’a geldiği, bu sırada sanığın katılanın yanına yanaştığı ve “amca oğlun nerede çalışıyor” diye sorduğu, katılanın "lokantada çalışıyor" demesi ile birlikte, sanığın katılana hacda akrabasının öldüğünü, 17 milyar TL parasının olup, onları fakir fukaraya dağıtacağını, köyde fakir insanlar bulunup bulunmadığını sorduğu, katılanın da "şehirde fakir fukara yok mu?"...

      SGK Başkanlığının 2022 sayılı Yasa gereğince yaptığı işlemler teşkilat yasası olan 5502 sayılı Yasaya dayandığından, SGK Başkanlığının kişilerin 2022 sayılı Yasa gereğince almak istediği yardıma ilişkin işlemi idari bir tasarruf olup, idari işlemlerden doğan ihtilafların çözüm yeri ise İdari Yargıdır. Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nın 114 ve 115.maddelerine göre yargı yolu caiz olmadığından dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde, davacının ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Olay tarihinde sanığın, katılanın ikamet ettiği ...İlçesi'nin ...Köyü'ne geldiği ve katılana adres sorma bahanesi ile iletişim kurduğu, katılana yardım dağıttığını beyan ettiği, katılanın da yardıma muhtaç olduğunu beyan etmesi üzerine sanığın katılana yardım edeceğini, ancak yanında Türk Lirası bulunmadığını, bu nedenle dolar vereceğini, yanında 200 USD olduğunu, 100 TL vermesi durumunda bu parayı kendisine vereceğini söylediği, bunun üzerine katılanın sanığa 100 TL verdiği, sanığın da katılana yanında bulunan 1 USD'yi katılana 100 USD olarak verdiği, katılanın sanığa bu paranın üzerinde 1 yazdığını söylemesi üzerine, para üzerinde bulunan 2 rakamını göstererek verdiği banknotun 200 USD olduğunu söylediği ve olay yerinden ayrıldığı, bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul edilen olan olayda, ikrar, katılan beyanı ve tüm dosya kapsamına göre sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabülünde...

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; Konya Şehir Hastanesi 03.11.2021 tarihli sağlık kurulu raporunda; kısıtlı adayının akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olduğu, iradesinin verdiği kararlar ve hareketleri üzerinde normal bir etki yaratacağı, mental açıdan kendi işlerini görecek güce sahip olduğu, yardıma muhtaç olmadığı, muhafaza altına alınmasına gerek olmadığı, vasi tayinine gerek olmadığı yönünde değerlendirmelerin bulunduğu, kısıtlının mal varlığını, tarlalarını düşük bedelle sattığı ve mal varlığını kötü yönettiği yönündeki davacı vekili iddialarının değerlendirilmesine yönelik Selçuklu, Karatay ve Meram Tapu Müdürlükleri'nden kısıtlı adayının aktif ve pasif taşınmaz bilgilerinin dosya arasına alınarak TMK'nın 406. maddesinde öngörülen savurganlık ve mal varlığının kötü yönetilmesi sebebiyle kısıtlı adayının kendisini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açıp ve bu yüzden devamlı korunmaya muhtaç olma...

          Kanun'un 24. maddesi de, korunma kararı alınmasını gerektiren şartların ortadan kalkması halinde, kurum yetkililerinin önerisi üzerine mahkemece, çocuk ... olmadan kaldırılabileceği gibi, ... olduktan sonra da, çocuğun rızası alınmak şartıyla ve bu maddede gösterilen şartların varlığı halinde korunma kararının devamına karar verilebileceğini hükme bağlamıştır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 26/3. maddesinde mahkemeler ve çocuk hakiminin bu kanun ve diğer kanunlarda yer ... tedbir kararlarını almakla görevli olduğu düzenlendiğinden, 2828 sayılı Kanun maddesindeki tedbir kararlarında da çocuk mahkemeleri görevli bulunmaktadır (HGK'nun 16.01.2013 tarih, 2012/2-563 esas, 2013/69 karar sayılı ilamı). Yukarıda açıklandığı üzere, 5395 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle, 2828 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevi çocuk mahkemelerinin görevi kapsamına alınmıştır....

            Kanun'un 24. maddesi de, korunma kararı alınmasını gerektiren şartların ortadan kalkması halinde, kurum yetkililerinin önerisi üzerine mahkemece, çocuk ... olmadan kaldırılabileceği gibi, ... olduktan sonra da, çocuğun rızası alınmak şartıyla ve bu maddede gösterilen şartların varlığı halinde korunma kararının devamına karar verilebileceğini hükme bağlamıştır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 26/3. maddesinde mahkemeler ve çocuk hakiminin bu kanun ve diğer kanunlarda yer ... tedbir kararlarını almakla görevli olduğu düzenlendiğinden, 2828 sayılı Kanun maddesindeki tedbir kararlarında da çocuk mahkemeleri görevli bulunmaktadır (HGK'nun 16.01.2013 tarih, 2012/2-563 esas, 2013/69 karar sayılı ilamı). Yukarıda açıklandığı üzere, 5395 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle, 2828 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevi çocuk mahkemelerinin görevi kapsamına alınmıştır....

              Kanun'un 24. maddesi de, korunma kararı alınmasını gerektiren şartların ortadan kalkması halinde, kurum yetkililerinin önerisi üzerine mahkemece, çocuk ergin olmadan kaldırılabileceği gibi, ergin olduktan sonra da, çocuğun rızası alınmak şartıyla ve bu maddede gösterilen şartların varlığı halinde korunma kararının devamına karar verilebileceğini hükme bağlamıştır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 26/3. maddesinde mahkemeler ve çocuk hakiminin bu kanun ve diğer kanunlarda yer alan tedbir kararlarını almakla görevli olduğu düzenlendiğinden, 2828 sayılı Kanun maddesindeki tedbir kararlarında da çocuk mahkemeleri görevli bulunmaktadır (HGK'nun 16.01.2013 tarih, 2012/2-563 esas, 2013/69 karar sayılı ilamı). Yukarıda açıklandığı üzere, 5395 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle, 2828 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevi çocuk mahkemelerinin görevi kapsamına alınmıştır....

                UYAP Entegrasyonu