Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bilirkişi incelemesiyle işleyen tecil faiz oran ve miktarının yerinde olduğunun anlaşıldığı, icra emrinin usul ve yasaya uygun olduğu, iptalini gerektirecek sebep bulunmadığı, şikayete konu eksikliklerin ise Yargıtay kararlarına göre her zaman tamamlanabileceği, faiz oran ve miktarının şikayetin aksine eksik talep edildiği, davalı alacaklı tazminat istemiş ise de İİK'nun 18 ve devamı maddelerinde tazminata ilişkin düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet dilekçesi içeriğini tekrar etmiş, ayrıca İYUK'un 28. Maddesini bilmeyen bilirkişi tarafından düzenlenen rapora itibar edilerek hüküm kurulduğunu, 6183 sayılı yasanın 48....

Mahkemece, borçlunun işlemiş faize itirazı da dikkate alınarak, takip dayanağı ilama göre faiz miktarının belirlenmesi ve yapılan ödemenin de TBK'nun 100. maddesi gereğince öncelikle faiz ve masraflardan mahsubu Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masraflarını da içerecek şekilde bakiye borç miktarının belirlenmesi ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yapılan ödemenin asıl alacaktan mahsubu suretiyle yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi doğru değildir....

    Ancak böyle bir durumda borçlu, ihtarnamede kesinleşen borç miktarına takip tarihine kadar işletilen faiz miktarına ve faiz oranına itiraz edebilir. Somut olayda, İİK'nun 150/ı maddesine uygun şekilde asıl borçlu ve ipotek veren adına çıkarılan hesap kat ihtarına asıl borçlu tarafından itiraz edilmediği anlaşılmaktadır. İpotek veren taşınmaz maliki borçlunun ve asıl kredi borçlusunun icra mahkemesine başvurusunda; faize ve faiz oranına itiraz ettiği görülmektedir....

    İcra Müdürlüğü'nün 2020/2130 Esas sayılı dosyasından müvekkili belediye hakkında yapılan ilamsız takibe itiraz ettiklerinde takip öncesi faize müvekkili belediye temerrüde düşürülmediğinden ödeme emrindeki fatura alacaklarının 1.304.004,06- TL'si ve ferileri ile fatura alacaklarının tüm faizine ve ferilerine itiraz ettiklerini, takibin bu kısımlar için durdurulmasını ve takibin 161.008.737,17- TL'lik asıl alacak bedeli üzerinden devamına karar verilmesi istendiğini, alacağa esas olan Yapım İşleri Genel Şartnamesinde ve Sözleşme tasarısında faiz ve faiz oranı konusunda bir hüküm bulunmadığını ve bu nedenle fatura alacaklarına işleyecek faiz miktarı ve faiz oranı ve faizin başlangıcı yargılamayı gerektirdiğini, fatura alacaklarına ve işletilen tüm faize de itiraz ettiklerini, yapılan itiraza rağmen icra dosyasına yapılan ödeme sonrası bakiye borç hesaplandığında yapılan dosya hesabının hatalı olduğunu, ilamsız takipte tüm faize itiraz edildiği halde bakiye borç hesaplandığında asıl alacağa...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Borçlu vekili ilama dayalı olarak başlatılan takipte İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; icra emrinde ilama aykırı şekilde faiz uygulandığını, dayanak ilamda ticari reeskont faizine hükmedildiği halde, icra emrinde ticari temerrüt faizi uygulandığını, bu şekilde hatalı uygulama neticesinde 40.922,50 TL fazla faiz hesaplandığını, takip tarihine kadar faizin 1.842,393,38 TL olması gerektiğini, ilama aykırı 40.922,50 TL fazla faiz talep edilmiş olduğundan icra emrinin ve takibin iptali ile %20'den aşağı olmamak üzere...

      İlamın davacı yararına hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin bölümü ise bir tahsil (eda) hükmü niteliğinde olduğundan bu bölümün ilamlı takibe konu yapılması mümkündür. Bu durumda mahkemece dayanak ilamın yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmı dışındaki bölümünün, eda hükmü taşımadığı nazara alınarak, şikayetin kısmen kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücreti kalemi dışındaki kısımla ilgili takibin iptali yerine, yazılı şekilde şikayetin tümden reddine karar verilmesi isabetsiz ise de bu husus dava dilekçesinde şikayet nedeni olarak ileri sürülmediğinden bozma nedeni yapılamamıştır. Ancak, takip dayanağı ilamda faiz konusunda bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. HGK’nun 04.07.2000 tarih ve 2001/12- 565 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; ilamda faize hükmedilmemiş olması halinde, edayı içeren bölüm için alacak karar tarihinde muaccel hale geleceğinden, bu tarihten itibaren faiz istenmesi mümkündür....

      Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Anılan Kanun'un 50. maddesinin 4. fıkrasında, "Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır." hükmü bulunmaktadır. Bu durumda, mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir....

        Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Anılan Kanun'un 50. maddesinin 4. fıkrasında, "Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır." hükmü bulunmaktadır. Bu durumda, mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir....

          Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Anılan Kanun'un 50. maddesinin 4. fıkrasında, "Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır." hükmü bulunmaktadır. Bu durumda, mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir....

            İLGİLİ MEVZUAT: İdareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır. İadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak, bir borç ilişkisine dönüşmüştür. Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir....

              UYAP Entegrasyonu