Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, davalı ile aralarındaki ilaç temin sözleşmesinden doğan alacağının ödenmemesi üzerine başlattıkları takipte asıl alacağın bir kısmına, işlemiş faize ve işleyecek faizin oran ve nev'ine itiraz edildiğini, kabul edilmeyen asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden taleplerinin şimdilik bulunmadığını ancak işleyecek faize ilişkin itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın bu yönden iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 21.1.2015 tarih, 2014/16291 esas- 2015/871 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bu kez davacı tarafça karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Dava, taraflar arasındaki ilaç ve tıbbi malzeme alım sözleşmesinden doğan alacak hakkında başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir....

    işbu takibi kötüniyetle başlattığı için yüzde 20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, takibe borca ,ödeme emrine ,faiz oranına ,işlemiş faize ve tüm fer'ilerine açıkça itiraz ettiklerini, sonuç olarak açıklanan sebeplerle; icra takibine ödeme emrine ,işlemiş faize ,faiz oranma ,tüm fer'ilerine ,borca itirazlarımızla ödeme emrinin iptaline akabinde müvekkili hakkında açılan haksız ve mesnetsiz icra takibinin durdurulmasını ve iptalini, davalı yan işbu takibi kötüniyetle başlattığı için yüzde 20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Dava, borca, imzaya ve faize itiraz isteğine ilişkin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca 12. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın Yargıtay Yüksek 12. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE 2.3.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....

      Davacı vekili dava dilekçesinde, imzaya itiraz, borca ve faize itiraz yanında, İİK'nın 294. maddesi uyarınca konkordato kesin mühleti içinde takip yapılamayacağı ve ödeme emrinin yasal unsurları taşımadığı iddiaları ile takibin iptalini istemiş olup, kararın gerekçesinde sadece imzaya, borca ve faize itiraza ilişkin taleplerin değerlendirildiği, davacının diğer iddialarına ilişkin olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı ve kararın bu yönüyle bir gerekçe içermediği anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine kamu düzeni yönünden yapılan incelemeye göre, davacının tüm talepleri değerlendirilmeden verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK'nın 353/1- a/6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....

      Davacı bilirkişi raporuna itiraz etmemiş bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Nitekim mahkemece bilirkişi tarafından yıllık %15 faiz oranında göre hesap edilen işlemiş faiz miktarına göre karar vermiştir. Mahkemece işlemiş faiz hesabında yıllık %15 faize göre hesaplama yapılmış olmasına, sözleşmede kira borçlarına ilişkin “aylık” %15 faiz uygulanacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamasına, davalının icra takibinde açıkça faiz oranına itiraz etmesine, davacının da bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesini istemesine ve faize yönelik itirazda bulunmamasına rağmen hiçbir gerekçe belirtilmeksizin takipten itibaren asıl alacak üzerinden işleyecek faizin %27,5 oranında uygulanmasına karar verilmesi de doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

        Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarlamakla birlikte, ödemelere ilişkin belgeleri sundukları halde mahkemece borca ve faize itirazlarının hiç incelenmediğini beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK'nın 297/2. maddesi uyarınca, hakim taleplerin her biri hakkında bir karar vermek ve hükmün sonuç kısmında her bir talep için verdiği kararı açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermek zorundadır. Davacı dava dilekçesinde, zamanaşımı itirazı ile birlikte borca ve faize itirazlarını da ileri sürmüş olmasına rağmen, Mahkemece HMK'nın 297.maddesine aykırı olarak davacının borca ve faize itirazı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir....

        Somut olayda, davacı tarafından davalıların murisine yapılan ödeme bedelinin faizi ile birlikte tahsili amacı ile yapılan icra takibinde, davalılar asıl alacak yönünden itiraz etmemiş, faiz yönünden itiraz etmişlerdir. Bu haliyle uyuşmazlık, dava konusu faize yapılan itirazın iptaline ilişkindir. ''...Temerrüt faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine, yasa gereği olarak kendiliğinden, temerrüdü takip eden günden itibaren başlayan ve temerrüt devam ettikçe varlığını sürdüren, hüküm altına alınabilmesi için alacaklının açık bir talebinin varlığı zorunlu olan bir karşılıktır...'' (HGK, 26.05.2004, 2004/12-318-310). 818 sayılı BK'nun 101. maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütümerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 117. maddesinde bu hüküm ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.'' şeklinde düzenlenmiştir....

          Esas sayılı takip dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alan tüzel kişinin dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin farklı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde dosyada yapılan takipte faize dair itiraz dilekçesi sunulduğu, huzurdaki dosyada işlemiş faize yönelik yapılan itirazın iptalinin talep edildiği görülmüştür. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir....

            İnş.Ltd.Şti yönünden 178.489,17 TL nakdi alacak 52.056,84 TL 'sine takip tarihinden itibaren yıllık %95 temerrüt faizi ve faize %5 gider vergisi işletilerek devamına, nakit alacak yönünden 17 adet mer'i teminat mektubu bedeli 14.961,45 TL'nin bankanın faizsiz bir hesabında depo ettirilerek devamına, davalı ... yönünden takibin 49.849,31 TL nakdi alacağın asıl alacak 13.000 TL'sine takip tarihinden itibaren yıllık %95 temerrüt faizi ve faize %5 gider vergisi işletilerek devamına, davalı ... yönünden takibin 57.518,44 TL nakdi alacağın 15.000 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %95 temerrüt faizi ve faize %5 gider vergisi işletilerek devamına, davalı ... yönünden 38.345,63 TL nakdi alacağın , 10.000 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %95 temerrüt faizi ve faize %5 gider vergisi işletilerek devamına, %40 İcra inkar tazminatı tutarı olan 71.395,66 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince...

              Davacı tarafça verilen 16.12.2010 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde işverence 10. ay ücretinin ödenmediği açıkça belirtilmiştir. Davalı tarafça 2008/Ocak-Eylül dönemine ilişkin ücretlerin işçiye tam olarak ödendiğine ilişkin imzalı ücret bordroları ibraz edilmiştir. Davacı bu bordrolara itiraz etmemiştir. Davacının 2008/Ekim ücreti ödenmemiştir. Mahkemece davacının 2008/Ekim ayı ücretinin hüküm altına alınması gerekirken fazlaya hükmedilmesi hatalıdır. 3-Davacı ıslah dilekçesinde ücret, hafta ve genel tatil alacağı bakımından bankalarca yıllık mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanmasını talep etmiştir. Buna karşın mahkemece ıslah ile artırılan bu alacaklar yönünden yasal faize hükmedilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunun 34. maddesi uyarınca ücret niteliğindeki işçilik alacaklarına bankalarca yıllık mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi gerekir....

                UYAP Entegrasyonu