Dava; aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi eş tarafından diğer eşin rızası alınmadan, davalılardan Suzan'a yapılan satış işlemi nedeniyle, tapusunun iptali ile davalı eş ... adına tapuya tescil isteğine ilişkindir (TMK m. 194). Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "Aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer. Ancak aile kotu ile ilgili malik olmayan eş yararına getirilen koruma, malik eş sağ iken başlayıp (TMK m. 194), malik eşin ölümünden sonra da devam etmektedir. Davalı eş 19.11.2015 tarihinde vefat etmiş, mahkemece 17.06.2016 tarihli kararla davalı eş ...'...
Türk Medeni Kanunu'nun 199'ncu maddesinde düzenlenen "Eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlanması", evlilik birliğinin korunması önlemlerinden olup, evlilik birliği devam ediyorsa uygulanabilir. Evlilik birliğinin sona ermesi durumunda bu hüküm artık uygulanamaz. Bu durumda davacı kadının tasarruf yetkisinin sınırlanması davasının esası konusuz hale gelmiştir. Bu husus gözetilerek bir karar vermek ve yargılama giderleri ile bu kapsamdaki vekalet ücretinin, tarafların dava tarihindeki haklılık durumu dikkate alınarak karara bağlanmak üzere (HMK m.331/1) hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.03.2019(Prş.)...
Türk Medeni Kanununun, 194'ncü maddesiyle aile konutu için getirilen sınırlama, kanundan doğan bir tasarruf yetkisi sınırlaması niteliğindedir. Somut olayda, davalı eş dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2015 tarih ve 2013/2-2056 esas, 2015/1201 karar günlü kararında açıkça ifade edildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. Eş söyleyişle eşin "açık rızası alınmadan" yapılan işlemin "geçersiz olduğunu" kabul etmek zorunludur. Bu bakımdan davacı, açık rızası alınmadan aile konutu üzerine tesis edilen ipoteğin iptalini istemekte, diğer bir ifade ile dava açmakta haklıdır. Durum böyle olunca, davanın konusuz kalmasının gerektirdiği vekalet ücretinin, davalı yararına değil, davacı yararına tayin edilmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tasarruf yetkisinin sınırlandırılması KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık TMK'nun 199. maddesinden kaynaklanan tasarruf yetkisinin sınırlandırılması isteğine ilişkin bulunduğuna ve davada mal rejimine yönelik talep bulunmadığına göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı ...... Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (2.) Hukuk Dairesi'ne ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 07.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ :TASARRUF YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASI Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava, Türk Medeni Kanununun 199.maddesine dayalı olarak açılan tasarruf yetkisinin sınırlandırılması istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 2. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,25.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mülkiyet hakkı, kişiye, başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren bir haktır. Bu bağlamda, alacak hakkı da, mülkiyet hakkı kapsamındadır (Anayasa Mahkemesi 06.11.2011, 19/4: RG 12.04.2011, Sa. 27903). 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nun 91/1-ilk cümlesinde; "Taşınmazın haczi ile tasarruf hakkı, Medeni Kanun'un 920 nci maddesi anlamında tahdide uğrar." hükmüne yer verilmiştir. Tapu kütüğünde malikin tasarruf yetkisinin sınırlanmasına ilişkin şerhler, kural olarak Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenmektedir. Türk Medeni Kanununun 1010. maddesinin birinci fıkrasının 2. bendinde; haczin de tapu kütüğüne şerh verilmek suretiyle, malikin tasarruf yetkisinin kısıtlanacağı öngörülmüştür. Somut olayda, şikayetçi borçlunun, maliki olduğu hacizli taşınmazın kat irtifakı terkini işlemi için, ......
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir. Yukarıda açıklanan yöntemlerden yararlanılarak ayrı ayrı tespit edilen toplu para ve düzenli gelirlerle yapılan katkı oranları, birleştirmek suretiyle değerlendirilerek, tasfiyeye konu malvarlığının dava tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, her bir eşin katkı payı alacak miktarı bulunur....
Bu maddeye göre sulh hâkiminin, işin niteliği gereği (vesayet işlerinin zorunlu kıldığı) başkaca önlemleri de alabileceği anlaşılmaktadır Uygulamada vesayet davası açıldığında kısıtlanması istenenin mal varlığı üzerine vesayet tedbir kararı verilmekte ve böylelikle dava devam ettiği sürece kısıtlanması istenenin bir zarara uğramasının engellenmesi amaçlanmaktadır. Bu durumda vesayet tedbir önlemleri tam olarak ihtiyati tedbir değildir. Nitekim mahkeme vesayet tedbir şerhi koyduğu malvarlığı değerleri üzerinde, kısıtlanması istenenin tasarruf haklarını elinden almamakta, kısıtlanması istenen mallarını dilediğince kullanmaya devam etmektedir. Vesayet tedbir kararı yalnızca mallar üzerinde temliki tasarruf yapılması durumunda bu tasarrufların mahkemenin gözetiminde yapılmasını, kısıtlanması istenenin açık bir şekilde aleyhine olan işlemlerin engellenmesini ve böylelikle sonuçta kısıtlanması istenenin korunmasını sağlamaktadır....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır. Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır. Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır....