Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;"Asıl davanın KABULÜNE, taraflar arasındaki evliliğin TMK m.149 gereğince yanılmadan kaynaklı nisbi butlan sebebiyle İPTALİNE, Davalı - karşı davacı kadının açmış olduğu karşı boşanma davası hakkında taraflar arasındaki evliliğin nisbi butlan sebebiyle iptaline karar verilmiş olması sebebiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA," karar verilmiş ise de: Yukarıda açıklandığı gibi şartları oluşmayan butlan davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Butlan davasının kabulüne karar verildiği için davacı kocanın boşanma talebi ile davalı kadının boşanmaya yönelik karşı davasında, boşanma taleplerine ilişkin bir değerlendirilmediğinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş tarafların boşanma taleplerinin, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları değerlendirilerek oluşacak sonucu uyarınca bir karar vermekten ibarettir....

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı taraf; kusur tespiti, nafakalar ve tazminatların miktarları ile nafaka artış oranına yönelik süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı taraf, boşanma, kusur tespiti, velayet, davacı kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile kendisinin tazminat taleplerinin reddine yönelik süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....

Bu nedenle davaya kusur tespiti açısından devam etmek isteyen mirasçılar Betül ve Nimet'in dışında müşterek çocukları Erdoğan Eser'in de davaya dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra evliliğin ölümle sona erdiği ve boşanma davasının konusunun kalmadığı gözetilerek boşanma davası konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair ve kusur tespiti yönünden karar verilmek üzere kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin, davalının ve ortak çocuklarının beyanları ile evliliğin fiilen sona erdiği, evliliğin temelden sarsıldığı, eşlerin bir arada yaşama ihtimalinin bulunmadığı açıkça ortada iken, mahkemenin aynı ikamette yaşamayan, evliliğin sarsılıp sarsılmadığına tanıklık etme durumu ve imkanı olmayan, sadece davalının anlatımları ile yorum yapıp tahminde bulunan, farklı illerde ve mekanlarda yaşayan davalı tanıklarına itibar edip, davanın reddine karar verdiğini, müvekkilin, davalının ve ortak çocukların yazılı beyanlarından da anlaşılacağı üzere, yaklaşık 10 yıldır sadakatsiz ve ilgisiz davranılan, bu tarih itibari ile 1.5 yıldır fiilen ayrı yaşanılan bahse konu evliliğin temelden sarsılmadığına mahkemece kanaat getirilmeyip, davanın reddine karar verilmesi hukuken hatalı bir karar olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden...

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı-karşı davacı kadın vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti, asıl davanın kabulü, nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf talebinde bulunmuştur....

GEREKÇE : Davanın konusu TMK 149/2 maddesi uyarınca evlenmenin iptali, birleşen dava TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanma ve fer'ileri ile ziynet alacağı istemine ilişkindir. TMK 149/2 maddesi uyarınca evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturur. Butlan davasının sonucu beklenmeksizin, boşanma davasının esasının incelenmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılacak iş, kadın tarafından açılan boşanma ve ziynet talepli davanın butlan davasından tefrik edilmesi butlan sebebiyle evliliğin iptali davasının sonucu beklenildikten sonra, karar vermekten ibarettir....

Başka bir anlatımla Türk Hukukuna göre evlilik, Türk Mahkemesinden verilen boşanma kararı, yabancı mahkemeden verilen boşanma kararının tanıma-tenfizi kararı, Türk Mahkemesinden verilen evliliğin iptali kararı, ölüm ve benzeri sebeplerle sonlanmışsa bu hukuki olayların öncesinde verilerek kesinleşen yabancı mahkeme boşanma kararının tanıma-tenfizi istenemez. Bilindiği üzere boşanma hükmünün tanınması yabancı mahkeme kararının kesin hüküm kuvvetinin ülkemizde kabulü anlamına gelmekte ise de yabancı mahkemeden verilen boşanma kararı aynı zamanda bir eda kararını da içermekte ise örneğin yabancı mahkeme kararında tazminat veya nafakaya da hükmedilmişse kararın eda bölümü için tenfiz şartlarının varlığı aranacaktır. Tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararı Türk mahkemesinden verilen başka bir karar ile “bağdaşmayacak” nitelikte olması ret sebebi midir? Evet ret sebebidir....

    Boşanma sonucu, davacı yararına aylık 325 TL. yoksulluk nafakası 10.000 TL. maddi, 10.000 TL. manevi tazminat hükmedilmiştir. Boşanma gerekçesi davalı kocanın cinsel birleşmeden kaçınması ve ilişkiyi gerçekleştirememesi olarak kabul edilmiştir. Davacı kadının hala bakire olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların belirlenen bu ekonomik/sosyal durumu, davalının kusuru, evliliğin çok kısa sürmesi karşısında; davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat miktarı; orantısız ve fazladır. Temyiz edilen hükmün yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatın fazla olduğu gerekçesiyle bozulması gerektiğini düşünüyorum....

      Aynı kanunun 225/2. maddesine göre de; evliliğin boşanma ile sona ermesinde mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer. Somut olayda; 14.12.1988 tarihinde evlenen eşler arasındaki mal rejimi, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan boşanma davasıyla 07.02.2002 tarihinde sona ermiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun m.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Az yukarıda belirtilen kanun maddeleri uyarınca, mal rejiminin sona erdiği tarihte 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlükte bulunduğundan görülmekte olan davada Aile Mahkemesi görevlidir. Görev kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir....

        Mahkemece, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiş ve Dairemizin 05.12.2016 tarihli ilamı ile davacı erkeğin karar tarihinden sonra öldüğü,evliliğin ölümle sona erdiği,davanın konusuz kaldığı ve husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiş, ölü davacı erkek mirasçısının davaya kusur yönünden devam etme isteğine (TMK m.181) ilişkin dilekçesi temyiz incelemesinden sonra dosyaya bırakıldığı için bu istek hakkında Dairemizce bir değerlendirme yapılmamıştır.Açıklanan sebeple mirasçının karar düzeltme talebinin kabulüne,hükmün davacı erkek mirasçısı tarafından kusur tespiti bakımından davaya devam edilmek üzere de bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

          UYAP Entegrasyonu