Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, aile konutu niteliğinde olan taşınmazın tapu kaydının iptali ve davalı eş adına tescili istemine ilişkindir. Aile Mahkemesince; taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasının feragat nedeniyle reddedildiği, dava konusu taşınmazın tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptali isteminin asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise; dosya kapsamından dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun anlaşıldığı, boşanma davasının feragat nedeniyle reddedilmesi sonucu taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği ve uyuşmazlığın çözümünde aile mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

    in, 333 ada 637 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 numaralı bağımsız bölümü satın alarak evlilik dışı eşinden olan davalı adına tapuya tescil ettirdiğini, davalının akit tarihinde 13 yaşında olduğunu, taşınmazı alacak gücü bulunmayıp işlemin muvazaalı yapıldığını ileri sürerek, miras payları oranında tapu kaydının iptali ile adlarına tescili isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmaz bedelinin satın alma sırasında davalının annesi tarafından ödendiği değerlendirmesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazın ½ payını birlikte yaşadığı davalı ...’ye ölünceye kadar bakım akdi ile devrettiğini, dava konusu taşınmazda birlikte yaşadıklarını, bir süre sonra davalının taşınmazın satılarak adına başka yerden ev alınmasını istediğini, davalının sürekli artan maddi taleplerinin karşılanmaması üzerine kendi isteği ve arzusu ile birlikte yaşadıkları evden ayrıldığını, davalının akde aykırı davrandığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiştir. Davalı, bakım borcunu yerine getirdiğini, evlilik telkinlerine davacının sürekli olumsuz yanıt verdiğini, ayrıca davacının kendisine şiddet uyguladığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının bakım görevini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

        Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, taşınmazın aile konutu olup uyuşmazlığın katkı payı alacağına ilişkin olduğu ve aile hukukundan kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davanın katkı payı alacağı davası olmayıp BK.nin 18. maddesine dayalı tasarrufun iptali davası niteliğinde olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacının, müvekkilinin eşi olan davalı ile birlikte evlilik birliği içinde satın aldıkları taşınmazı muvazaa yoluyla diğer davalıya sattığı iddiasıyla BK.nin 18. maddesi uyarınca açılan tasarrufun iptali davası niteliğinde olduğu anlaşılmıştır....

          Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden söz edilmesi gereklidir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2- 36- 47 sayılı kararından) Somut olayda; 26.06.1996 doğumlu davacı Yaşar, Hacı İbrahim ve Saniye çocukları olarak 11.01.2002 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Gerçek anne ve baba olduğu iddia edilen davalı T3 ile T5 20.11.2002 tarihinde evlenmiştir. Davacının iddialarının doğruluğu kabul edildiğinde, davacı evlilik dışı ilişkiden doğmuş, daha sonra anne babanın evlenmesi ile çocuk ile baba arasındaki soybağı da iş bu evlenme ile Türk Medeni Kanunu 282. madde gereği kendiliğinden kurulmuş olacaktır. Zira Türk Medeni Kanunu'nun 292.maddesi gereği evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi halinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olur....

          in 21.07.1966 tarihinde evlendikleri, evlilik tarihinde davacının onüç yaşında olduğu resmi evrak kapsamıyla sabittir. Dosya kapsamından ... ile ...'in evlilikten önce fiili beraberliklerinin olmadığı, evlilik tarihinden önce davacının annesi yanında olduğu ve annesinin evlenirken davacıyı da beraberinde götürdüğü, bu hali ile Türk Medeni Kanunu'nun 292. maddesinin koşullarının da gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Davacının iddialarının kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; davacının kayden babası görünen ... yönünden nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden söz edilmesi gereklidir. Çünkü ... ile davacı arasında Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesine uygun şekilde soybağı ilişkisi kurulmamış, tescil yanlış beyana dayalı olarak yapılmış ve ... tarafından baştan itibaren bu durum da bilinmektedir. Bu yönlerden dava soybağı davası değil, nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....

            TMK'nun 285/1. maddesine göre; evlilik birliği devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Davacının gerçek annesinin Melek Yılmaz Kanıt olduğunun belirlenmesi ve nüfus kayıtlarında anne ve babası olarak görünen Sebahat ve T5'un üzerindeki hatalı beyana dayalı kaydın iptali halinde davacı 24/05/1983 doğum tarihine göre T2'ın dava dışı Ruhi Yerlikaya ile boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren yaklaşık 7 ay 17 gün sonra, yani 300 gün içerisinde doğması nedeniyle Melek Yılmaz Kanıt ve boşandığı eşi Ruhi Yerlikayanın evlilik içi doğmuş çocuğu olarak Ruhi'nin hanesine tescili yapılacaktır. Yukarıda gösterilen açıklamalara göre eldeki davada uyuşmazlık; davacının T5 çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali isteğine ilişkindir....

            in baba hanesinde ....olarak görünen kapalı kaydının Hatay ili Antakya ilçesi .... Mahallesi Cilt:..., Hane:.... ve Sayfa:2'de evli olarak ve doğru olan nüfus kaydı ile eşleştirilerek düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece ... ile .....'ın aynı şahıs olduğunun tespitine karar verilmiştir. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, somut olayda mahkemece salt taraflar ve tanık beyanları ile yetinilmeyip ...'in ..... ve ... kızı olup olmadığı konusunda DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Kabule göre de; Mahkemece, ... ile ....'ın aynı kişi olduğunun tespit edildiği dikkate alınarak bir kişinin iki ayrı nüfus kaydı olamayacağından ...'ın kaydının iptaline, ...'in baba hanesine tescili ile evlilik hanesi arasında bağ kurulmasına karar verilmemesi, Doğru görülmemiştir....

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 141,142 ve 143.maddelerine göre akdedilmiş bir evlilik sözleşmesi bulunmadığı için Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 22. ve 23.maddelerine göre evliliğin tescili işlemlerinin gerçekleştirilmediği, hukuk sistemimize göre geçerli bir evlilik söz konusu olmadığı, bu nedenle davacının "dul" olarak kabul edilmesi ve nüfus kütüğündeki "bekar" olan kaydın "dul" olarak değiştirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır....

              Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur (HGK 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı). Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere göre; davacı ...'nin oğlu ... ...'nın davalılardan ... ile 03.11.1987 tarihinde evlendikleri, evlilik devam ederken 26.08.1994 tarihinde davalı ...'nın, 25.02.1997 tarihinde ise davalı ...'nın doğduğu ve evlilik içi doğum olarak ... çocukları olarak nüfusa tescil edildikleri, ... ile ...'nın 27.04.20104 tarihinde boşandıkları bu şekilde evlilik içi doğan çocukların babaları ile soybağı TMK'nin 285.madde kapsamında kurulduğu, dolayısı ile nüfus kayıtlarının soybağına dair kanundan kaynaklanan karine gereği oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Davacı ... vekili, müteveffa ...'in, ... ile evlilik birliği içinde doğan ...'...

                UYAP Entegrasyonu