Davacı, 1986 yılında ölen kardeşinin Fatma adındaki eşiyle resmi nikahlı olarak evliyken öldüğünü, kendisinin Fatma ile evlilik dışı olarak yaşamaya başladığını ve 2009 yılında evlendiğini, fiili birliktelik döneminde evlilik dışı olarak 1990 doğumlu Habibe, 1994 doğumlu Mustafa adlı çocuklarının olduğunu; Fatma'nın nüfusa bildirimi üzerine çocukların evlilik dışı olarak Fatma hanesine tescili gerekirken; ölen kardeşi Kazım'ın Fatma ile evliliğinden olmuş gibi Kazım'ın nüfus hanesine tescil edildiklerini bildirerek; çocukların nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun hale getirerek düzeltilmesini talep etmiştir. Çocukların doğum tarihi gözönüne alındığında Kazım-Fatma evliliğinden olmuş gibi nüfusa tescil edilmeleri mümkün değildir. Mevcut şekilde tescil açıkça kayıtlar arasında çelişki oluşturmaktadır. Kayıtlar arasındaki bu çelişkinin giderilmesi soybağının düzeltimi işlemi niteliğinde değildir. Nüfus idaresi doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür....
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarihli 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....
Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur.(HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından) Somut olayda; davalı Muharrem 10.04.1965 doğumlu olarak Havva ve Muharrem çocuğu olarak muhtar bildirimi üzerine 29.03.1986 tarihinde nüfusa tescil edilmiş, çocuğun gerçek baba ve annesi olduğu iddia edilen Ramazan ve Havva 21.09.1952 tarihinde evlenmişlerdir. Davacının iddiasının kabulü halinde çocuk, anne ve babasının evlilik birliği içerisinde doğmuş olacak dolayısı ile anne ve baba arasındaki soybağı TMK'nun 282. maddesi gereği kurulacaktır. Davacılar ana ve baba yönünden davalı Muharrem'in kaydının düzeltilmesini istemiştir....
Somut olayda, davacının davalı ile evli iken evlilik birliği içerisinde alınan taşınmazın 1/2 hissesinin davalı eşi tarafından muvazaalı olarak boşanma davasının açılması öncesinde diğer davalıya satıldığını, ancak bedelinin davacı ve davalı eşin ortak gelirinden ödendiği iddiasıyla, taşınmazın tapu kaydının iptali ve taşınmazın davacı veya önceki malik adına tescilinin talep edildiği eldeki davada, davacı talebinin katkı payı alacağı istemine ilişkin olmayıp Borçlar Kanunundan kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel hükümlere göre ... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 28/09/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, davalı tarafından evlilik birliğinden önce hileli davranışlarla davacıya aldırıldığı ileri sürülen ev ve araç kaydının iptali ile kendi adına tescili istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın aile hukukuna ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davacının malvarlığı rejiminin tasfiyesine ilişkin bir talebi olmadığı, uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı ile davalı evli olup, aralarında görülmekte olan bir boşanma davası da bulunmamaktadır....
Somut uyuşmazlıkta dava, mahkemenin nitelediği üzere mükerrer nüfus kaydının iptali olmayıp davacı ...'in evlilik hanesi ile bekarlık hanesi arasında bağ bulunmadığından evlilik hanesi ile bekarlık hanesi arasında bağ kurulması istemine ilişkindir. 1. Davacı ... ile anne ve babasının nüfus kayıtları arasında bağ olmadığı için öncelikle davacının ... ve ... kızı olup olmadığının tespiti gerektiğinden anne ve baba olduğu iddia edilen ... ve ... mirasçılarının verilecek karar ile miras hakları etkileneceğinden mirasçılarının tespiti ile mahkemece bu kişilerin re'sen davalı sıfatı ile davaya katılmaları sağlandıktan ve varsa delilleri toplanarak işin esasının incelenmesi gerekirken bu husus gözetilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi, 2....
ın biyolojik babasının annesi ... ile resmi evlilik ilişkisi olmayan ... olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında dava, davacıların murisi...'ın, annesi ....e'nin nüfus kaydından babası olduğunu iddia ettikleri ...'nın nüfus kaydına taşınması isteği biyolojik anne ....ın evlilik ilişkisi olmadığından Türk Medeni Kanunu'nun 301. Maddesi kapsamında babalığın hükmen tespiti niteliğindedir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise asliye hukuk mahkemesinde bakılır....
Davacı, dava dilekçesinde düğünde takılan 6 adet bileziğin evlilik sırasında bozdurularak tarla alındığını tarlanın ise satılıp davalının Bağ- Kur borcu kapatılarak emekli olması için harcandığını iddia etmiş, davalı ise cevap dilekçesinde, dava konusu ziynetlerin bozdurularak elde edilen para ile davacının geçirdiği ameliyat giderlerinin karşılandığını beyan etmiş, yeminli beyanında ise müşterek çocukların evlilik masrafları için kullanıldığını belirtmiştir. Buna göre davalı yazılı ve sözlü beyanı ile ziynetlerin varlığını ve evlilik birliği içinde bozdurulduğunu kabul etmiştir....
Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararı) Somut olayda; davacı ... 01.01.1972 doğumlu olarak amcası ... ile davacının gerçek annesi ...'ın evlilik hanesine baba beyanı üzerine 16/07/1976 tarihinde nüfusa tescil edilmiş, gerçek annesi İkramiye ile baba olduğu iddia edilen ... 26/04/1956 tarihinde evlenmişlerdir. Davacı iddiasının kabulü halinde çocuk, anne ve babasının evlilik birliğine tescil edilecek, dolayısı ile anne ve baba arasındaki soybağı TMK.nin 282. maddesi gereği kurulacaktır. Davacı vekili, ...'ın kaydının baba yönünden düzeltilmesini istemiştir. Davacı iddialarının kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; ...'ın kayden baba görünen ... yönünden nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe kaydedildiğinden ve tarafların bundan haberdar olduklarından söz edilmesi gereklidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının nüfus kaydında mükerrer olan kaydının iptali ile evlilik kaydının düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili ...'nun nüfus kütüğünde mükerrer olan kaydının iptali ile evlilik kaydının buna göre düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 1943 doğumlu BSN:3 no'lu ......