Buna göre erkeğin karşı davasındaki talebinin 4721 sayılı Kanun’un 145 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan mutlak butlanla evliliğin iptali sebebine dayandığının kabulü ile delillerin değerlendirilmesinin bu yönde yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2. Kabule göre de; Davalı-karşı davacı erkeğin terditli olarak talep ettiği evliliğin iptaline ilişkin davanın sonucunun boşanma davasını etkileyecek olduğundan bu davanın tefrik edilerek bekletici mesele yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır. VI....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece Mahkemesince; evliliğin kuruluşunda davacının rızası olsa dahi, evliliğin kurulma şekli nazara alındığında davalının evliliğin kendisine yüklediği sorumlulukların farkında olmadığı, sorumsuzca davrandığı, davacıya müşterek ev açma teşebbüsünde bulunmadığı gibi makul olan şekliyle ailesi yanında da bırakmadığı, akrabalar arasında gezdirdiği, bakımını ve geçimini sağlamadığı, herhangi bir yerde çalışmadığı, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları taşımadığı, davacı kadının da evlilikte rızasının olduğu, ancak evliliğin kuruluş şekli nedeniyle aile ve toplum baskısı hissettiği için müşterek yaşamı terk ettiği, davalının davranışlarından kaynaklı olarak hayal kırıklığına uğradığı, erkeğin ağır kusurlu olduğu kanaatiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere aylık 300 TL tedbir nafakası ödenmesine, yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine 5.000...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evliliğin İptali ve Boşanma Taraflar arasındaki "nisbi butlan" sebebiyle evliliğin iptali davası ile davalı tarafından açılan "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosya içerisinde bulunan 12.09.2014 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda; davalı-davacının "bipolar duygulanım bozukluğu tanısının olduğu ve atak dönemlerinde vasi tayini gerektiği" bildirilmiştir. Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, hakim tarafından kendiliğinden (res'en) gözetilir. Davada, davalı-davacının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulanmıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesince, evlilik hukuku, evlenme başvurusu, töreni, evliliğin butlanı ve boşanma konularının Türk Medeni Kanununun 2. Kitabında düzenlendiği ve yargılama görevinin Aile Mahkemesinin görevine girdiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. ... 4. Aile Mahkemesi ise, uyuşmazlığın nüfus kaydındaki yanlış yazımın düzeltilmesine ilişkin olduğunu, evliliğin butlanı ya da boşanma ile ilgisi bulunmadığını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Evlenme, tarafların evlendirme memuruna evlenme iradelerini açıkladıkları anda oluşur.(TMK 142. md ) Davada gerçekte resmi memur huzurunda evlenme beyanı bulunmadığı halde nüfusta evli olarak kayıtları bulunan davalıların bu evlilik kayıtlarının iptali istenmiştir. Davada evlenme başvurusu ve törenini düzenleyen TMK 134 ve devamı maddelerinin tartışılması gerekmektedir. İstek “ yok hükmünde “olan evlenmenin tespitine ve buna yönelik nüfusta kayıt düzeltimine ilişkindir....
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı kadının evliliğinden pişman olduğunu belirtmesi ve bu durumun görgüye dayalı tanıklarca da ispatlandığı, ayrıca davalı kadının telefonda davacı erkeğe bağırması, sık sık özür dileyerek özür dilediği davaranış şeklini yeniden tekrarlaması boşanma davasının kabulüne götürecek düzeyde davranışlar olsa dahi, davalı kadının boşanmak istememesi ve tanıkların ifadeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde evliliğin üzerinden kısa bir zaman geçmesi, kişilerin olayların akabinde fevri karar verebilecek iken sonrasında daha sakin düşünebileceği, evliliğin bir anlık öfke ile bitirilmeye çalışıldığı, davalı tanıklarının anlatımlarında taraflar arasında geçimsizlik olduğuna dair görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı gözetilerek boşanma davasının reddi ile tarafların 1 yıl süre ile ayrılıklarına dair hüküm kurulmuş olup hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilmiştir....
Aile Mahkemesi TARİHİ : 27/12/2013 ESAS-KARAR NO : 2009/938-2013/1095 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının, boşanmadan sonraki boşanma sebebiyle maddi tazminat (TMK m. 174/1) ve yoksulluk nafakası (TMK m. 175) isteği, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava niteliğinde olup, davalının cevap süresinden sonra ileri sürdüğü zamanaşımı def'ine davacının karşı koymamış bulunmasına göre, bu taleplerin zamanaşımı sebebiyle reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yersizdir. 2-Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davacı, dava dilekçesinde kendisine ait takıların boşanmadan sonra davalıda kaldığını, davalının ziynetlerini...
Aile Mahkemesinin 2009/726 esas, 2010/459 karar sayılı boşanma ilamıyla boşanmış oldukları anlaşılmaktadır. Evlilik birliği boşanma hükmüyle sona erdiğinden; varlığı evliliğin devam etmesine bağlı olan aile konutu özelliği Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki koruma kapsamından çıkmıştır. Bu nedenle, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve buna bağlı olarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin ve satış işlemlerinin iptali talebiyle açılan davanın konusu kalmamıştır. Bu taleplerle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar oluşturulması gerekirken yazılı şekilde "davanın reddine" şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.(HMUK. md. 438/7) SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin hükümden çıkartılıp yerine "Davacı ile davalılardan ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma- Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından reddedilen boşanma davası ile kadının kabul edilen ziynet eşyası alacağı yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise reddedilen boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadınının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece; davalı-davacı kadının, dava dilekçesinde "Eşinin belki düzeleceği umuduyla ortak çocuk için evliliğin devamı konusunda elinden geleni yaptığını" belirtmesi ve tanık İdris'in "Dava açıldıktan sonra tarafları bir araya getirmeye çalıştım....
KARŞI OY Davalı kocanın hastalığı sebebiyle 7-8 yıldır davacı ile davalı arasında cinsel ilişki kurulamaması yüzünden davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) isteminde bulunulmuştur. Yerel mahkeme davalı kocanın şeker hastalığı sebebiyle erektil işlev bozukluğunun var olduğunu kabul etmekle beraber evliliğin iyi ve kötü günde birlikte olmayı gerektirdiğinden “evlenmeden sonra” oluşan bu hastalığın boşanma sebebi sayılamayacağı gerekçesiyle davanın “reddine” karar vermiştir. Değerli çoğunluk davacı kadın tarafından temyiz edilen hükmün “onanmasına” karar vermiştir. Devletler, hukuk politikasında boşanma sebeplerini belirlerken dayanacağı ilkeleri kendi toplumunun özelliklerini temel alarak saptamaktadır. Türk Boşanma Hukukuna yön veren “temel ilkeler” beş grupta toplanmaktadır: "İrade ilkesi", "kusur ilkesi" "evlilik birliğinin sarsılması ilkesi", (EGGER, s. 145-148, ...-Aile, s. 183-186.)...